Translation of "Artıyor" in English

0.014 sec.

Examples of using "Artıyor" in a sentence and their english translations:

Artıyor.

year..

İşsizlik artıyor.

Unemployment is rising.

Kiralar artıyor.

Rents are going up.

Zorluklar artıyor.

The challenges are mounting.

Etkinliği gittikçe artıyor.

Its activity gets stronger and stronger.

İsveç'in nüfusu artıyor.

Sweden's population is growing.

Doların değeri artıyor.

The value of the dollar is going up.

Yaşamanın maliyeti artıyor.

The cost of living is rising.

İş hızla artıyor.

Business is booming.

Sokaklardaki suç artıyor.

Crime in the streets is increasing.

Onların satışları artıyor.

Their sales are growing.

Şirketin karları artıyor.

The company's profits have been increasing.

Tayfunun gücü artıyor.

The typhoon is increasing in strength.

Ev fiyatları artıyor.

Home prices are surging.

Faiz oranları artıyor.

Interest rates are going up.

Arabaların sayısı artıyor.

The number of cars is increasing.

Suç sürekli artıyor.

Crime is increasing steadily.

Heyecan seviyesi artıyor.

The excitement level is building.

Sabah ışığı artıyor.

The morning light is increasing.

...risk o kadar artıyor.

the higher the risk.

Enflasyon yavaş yavaş artıyor

the inflation rate is starting to grow little by little.

Kitapların fiyatı bugünlerde artıyor.

The price of books is getting higher these days.

Çalışan kadın sayısı artıyor.

The number of working women is increasing.

Sosyal medyanın önemi artıyor.

Social media is growing in importance.

Fiyatlar her gün artıyor.

Prices are going up every day.

Üyelerin sayısı çabucak artıyor.

The number of members will grow quickly.

Bunun yanında işşizlik artıyor.

Besides that, unemployment is increasing.

Bu kasabanın nüfusu artıyor.

This town is increasing in population.

Amerika'nın kent nüfusu artıyor.

The urban population of America is increasing.

Denizde sondaj masrafları artıyor.

Offshore drilling costs are rising.

İptal ücretleri hızla artıyor.

Cancellation fees are rising fast.

Yaralanmalara ilişkin raporlar artıyor.

Reports of injuries are mounting.

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

Why are they in fact still increasing?

Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.

As they grow, they make increasing demands on their mother.

Hava karardıkça... ...düşme riski artıyor.

The darker it gets, the higher the risk of falling.

Kafamızdaki soru işaretleri iyice artıyor

the question marks in our heads are increasing

Son yıllarda fiyatlar giderek artıyor.

Prices have been gradually rising in recent years.

Suç oranı sürekli olarak artıyor.

The crime rate is rising steadily.

İstatistiklere göre, dünya nüfusu artıyor.

- Statistics show that the population of the world is increasing.
- According to statistics, world population is on the rise.

Alkol tüketimi her yıl artıyor.

Alcohol consumption is increasing every year.

Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.

Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar.

Dünyanın nüfusu yıldan yıla artıyor.

The world's population is growing from year to year.

Fiyatlar geçen yıldan beri artıyor.

Prices have been rising since last year.

Dünya çapındaki obezite oranları artıyor.

Obesity rates around the world are rising.

AIDS'ten etkilenen insan sayısı artıyor.

The number of people suffering from AIDS has increased.

Vergi reformu için baskı artıyor.

The pressure for tax reform is growing.

Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.

Visitors to that town increase in number year by year.

Bir sonraki nesile olan inancım artıyor.

My faith in the next generation is increasing.

Trafik kazaları her geçen yıl artıyor.

Traffic accidents are increasing year by year.

- Ulusal borç büyüyor.
- Ulusal borç artıyor.

The national debt is growing.

Bu kentin nüfusu yıldan yıla artıyor.

This city has been increasing in population year after year.

Cezayir ve Fas arasında gerginlik artıyor.

Tension is running high between Algeria and Morocco.

Ölüm riski, yaş yükseldikçe çok artıyor.

The risk of dying increases greatly with age.

Bunun gibi şiddet olayları yıllardır giderek artıyor.

violence like this unfolds for many, many years.

Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.

But yet, the CEOs's pay goes up and up and up.

Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.

Revenues are growing, but not as fast as costs.

Japonya'da gayrimenkul fiyatları anormal bir biçimde artıyor.

The price of real estate has been rising abnormally in Japan.

Dünya nüfusu çok hızlı bir şekilde artıyor.

The population of the world is increasing very fast.

İstatistiklere göre, kanser hastalarının sayısı hızla artıyor.

Statistics show that there are more and more people suffering from cancer.

Insanın aşka olan ihtiyacı daha da artıyor bence.

I think men have a more intense need for love,

Dünya nüfusu her yıl yüzde iki oranında artıyor.

The population of the world increases at a rate of two percent a year.

- Semptomlarım yaşla birlikte artar.
- Belirtilerim yaşla birlikte artıyor.

My symptoms increase with age.

Gitgide artıyor, Amazon'un otomatik süpermarketlere olan planını da eklersek.

growing more and more popular, plus the scenario of Amazon developing their automated supermarkets…

Tatil için yurt dışına seyahat eden öğrenci sayısı artıyor.

The number of students who travel abroad for vacation is increasing.

İthal arabalar için talep daha düşük fiyatlardan dolayı artıyor.

Demand for imported cars is increasing due to lower prices.

Çoğu gelişmekte olan ülkelerde kentsel nüfus çok hızlı artıyor.

The urban population in most developing countries is increasing very fast.

Son çalışmaya göre, Japonların ortalama hayat süresi hâlâ artıyor.

According to a recent study, the average life span of the Japanese is still increasing.

Bu şehri ziyaret eden kişi sayısı yıldan yıla artıyor.

Visitors to that town increase in number year by year.

- Suç oranı sürekli olarak artıyor.
- Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor.

Crime is increasing steadily.

Tatillerini yurt dışına seyahat etmek için kullanan öğrencilerin sayısı artıyor.

The number of students who use their holidays to travel abroad is increasing.

Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.

The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.

- Sana olan sevgim gittikçe artıyor.
- Sana olan aşkım gittikçe şiddetleniyor.

I love you more and more.

Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.

As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.

Bu esnada, merkezde Romalılar birden fazla düşman gemisine mandallanmış vaziyette karmaşa gittikçe artıyor.

Meanwhile, chaotic fighting spreads in the centre as the Romans latch onto several enemy vessels.

Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak.

The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death.

Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.

According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.

- Nikahsız evliliklerin sayısının arttığını düşünüyorum.
- Bence örf ve adetlere göre olan evliliklerin sayısı artıyor.

I think the number of common-law marriages is on the rise.

Kuzey kutup bölgesindeki sıcaklıklar uzak güneydeki sıcaklıklardan 2 ila 3 kat daha hızlı artıyor.

Temperatures in the Arctic are rising 2 to 3 times faster than temperatures farther south.

Dünya nüfusu o kadar hızlı bir şekilde artıyor ki, kırk yıl içerisinde ikiye katlanmış olacak.

The population of the world is increasing so rapidly that it will be doubled within forty years.

Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.

And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again.