Translation of "Kıyafet" in Portuguese

Kıyafet almayı severim.

- Eu gosto de comprar roupas.
- Gosto de comprar roupas.

Bu harika bir kıyafet.

Isso é um equipamento ótimo.

Kıyafet için çok para harcar.

- Ela gasta imenso dinheiro em roupa.
- Ela gasta muito dinheiro com roupas.

Bir kıyafet balosuna davet edildik.

Estamos convidados para um baile a fantasia.

Tom ve Mary kıyafet balosuna katıldılar.

Tom e Mary foram a um baile de máscaras.

Onlar o mağazada ayakkabı ve kıyafet satarlar.

Eles compram e vendem calçados e roupas naquela loja.

- O elbiseler satın alır.
- Kıyafet satın alıyor.

Ele compra roupas.

Tom'un çalıştığı mağazada sık sık kıyafet alırım.

O pai de Tom é da Australia.

- Tom genelde pahalı kıyafet almaz.
- Tom genelde pahalı giyinmez.

O Tom normalmente não compra roupas caras.

Kıyafet konusunda ise Osmanlı döneminde biraz farklılık gösteriyor bölgelere göre

Em termos de vestuário, difere ligeiramente no período otomano de acordo com as regiões.