Translation of "Hırsız" in Portuguese

Hırsız kaçtı.

O ladrão fugiu.

Hırsız kimdi?

Quem era o ladrão?

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

O ladrão correu rápido.

Hırsız ortaya çıkacak.

O bandido aparecerá.

Hırsız suçüstü yakalandı.

O ladrão foi pego com a mão na massa.

Onların hepsi hırsız.

- Eles são todos bandidos.
- Eles são todos ladrões.

Hırsız kayıplara karıştı.

- O ladrão sumiu.
- O ladrão desapareceu.

Tom bir hırsız.

Tom é um ladrão.

Hırsız çocuğu dolaba kapattı.

- O ladrão encerrou a criança no armário.
- O ladrão trancou a criança no armário.

Hırsız para ile uzaklaştı.

O ladrão fugiu com o dinheiro.

Hırsız, polisi görünce kaçtı

O ladrão fugiu ao ver um policial.

Ben bir hırsız değilim.

Eu não sou ladrão.

Eve bir hırsız girdi.

Um ladrão entrou na casa.

Bugün yalancı, yarın hırsız.

Mentiroso hoje, ladrão amanhã.

Tom bir hırsız değil.

O Tom não é um ladrão.

Hırsız cüzdanımı kapkaç yaptı.

O ladrão fugiu com a minha carteira!

Hırsız, suçunu kabul etti.

O ladrão admitiu seu crime.

Alarm çaldığında hırsız kaçtı.

O ladrão fugiu quando disparou o alarme.

Hırsız pencereden eve erişim sağladı.

O assaltante conseguiu acessar o interior da casa através de uma janela.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

O ladrão fugiu sem deixar nenhum rastro.

Biz senin hırsız olduğunu biliyoruz.

Sabemos que você é o ladrão.

Param bir hırsız tarafından çalındı.

Meu dinheiro foi roubado por um ladrão.

Onun bir hırsız olduğu ispatlandı.

Foi provado que ele era um ladrão.

Tom'un hırsız olmadığını nasıl bildin?

Como você sabia que o Tom não era o ladrão?

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

Tom negou que ele era o ladrão.

Hırsız, köpek havlamasını duyunca kaçtı.

Quando ouviu o cachorro latir, o ladrão fugiu.

Hırsız pencereden girmiş gibi görünüyor.

Parece que o ladrão passou pela janela.

Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.

Quando acordei, havia um ladrão no meu quarto.

Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.

Tom acusou Mary de ser uma ladra.

Ben hırsız değilim, sen tanıksın!

Eu não sou o ladrão, você é testemunha!

Onların hepsi hırsız ve yalancıdır.

Eles são todos ladrões e mentirosos.

Hırsız parayı vermesi için onu zorladı.

O ladrão forçou-a a entregar o dinheiro.

Sami bir hırsız, zinacı ve katildi.

Sami era ladrão, adúltero e assassino.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

O ladrão usou uma chave de fenda para entrar no carro.

Tom ve Mary hırsız polis oyunu oynuyorlar.

Tom e Maria estão brincando de polícia e ladrão.

Genç hırsız yine polis tarafından fark edilmedi.

O ladrãozinho não foi avistado mais pela polícia.

Dün gece bir hırsız dükkâna zorla girdi.

Um ladrão entrou na loja ontem à noite.

Bilinmeyen bir hırsız, Fadıl'ı Kahire'deki evinde vurdu.

Um intruso desconhecido alvejou Fadil em sua casa no Cairo.

Odama bir hırsız girse, ona bir şey fırlatırım.

Se um ladrão entrasse no meu quarto, eu atiraria algo contra ele.

Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.

Tom continuou lendo o jornal, mesmo tendo o alarme disparado.