Translation of "Ortaya" in Portuguese

0.029 sec.

Examples of using "Ortaya" in a sentence and their portuguese translations:

Ortaya çık.

Venha adiante.

Vuhan'da ortaya çıkmıştı

Apareceu em Wuhan

Hırsız ortaya çıkacak.

O bandido aparecerá.

Gerçek ortaya çıkacak.

A verdade aparecerá.

Aniden ortaya çıktı.

Ele apareceu do nada.

Duman ortaya çıktı.

Apareceu uma fumaça.

Ortaya oturmak istiyorum.

Eu quero sentar no meio.

O ortaya çıkmadı.

- Ela não apareceu.
- Ela não veio.

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

como uma maneira de estar no mundo.

Ortaya çıktıkları andan itibaren...

Desde o momento que nascem,

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

... que andam à caça nas ruas de Bombaim.

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

revela belas imagens

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

"O vírus se originou na China continental."

İşte gerçekler ortaya çıkıyor.

Esta é a hora da verdade.

Hiçbir şey ortaya çıkmadı.

Nada surgiu.

Gerçek Fadıl ortaya çıktı.

O verdadeiro Fadil tornou-se conhecido.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

E descobrir o que se esconde na escuridão.

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

... e revelar vidas secretas...

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

... revela um mundo noturno oculto.

Bazı doğrulamaları olduğu ortaya çıktı

na realidade.

Aktörler tarihi kostümlerle ortaya çıktılar.

Os atores se exibiram em trajes de época.

Büyük bir fikir ortaya attım.

Acabei de ter uma grande ideia.

Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.

A Arqueologia revela os segredos do passado.

Yakında başka sorunlar ortaya çıktı.

Mais problemas surgiram em breve.

Küçük bir topluluk ortaya çıktı.

Surgiu uma pequena comunidade.

Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.

Ficou surpreso com a aparição repentina do amigo.

Olimpiyat Oyunları nerede ortaya çıktı?

Onde é que os Jogos Olímpicos tiveram origem?

Yeni bir zorluk ortaya çıktı.

Uma nova dificuldade apresentou-se.

Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.

O Tom não quer que a verdade apareça.

Fadıl'ın ikiyüzlü yaşamı ortaya çıktı.

A vida dupla de Fadil apareceu.

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

A luz ultravioleta revela predadores escondidos.

Sihirli bir gece dünyası ortaya çıkarıyoruz.

... e desvendar um mundo noturno mágico.

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

Se acelerarmos as imagens, revelamos o seu segredo letal.

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

As câmaras de filmagem noturna revelam o seu mundo secreto.

Ve ortaya da şu gündemler atılmakta

e essas agendas estão sendo reveladas

Virüs nereden ortaya çıkmış bir bakalım

Vamos ver de onde veio o vírus

Bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

os dados revelados pela ciência são

Karşımıza korkunç bir sonuç ortaya çıkıyor

nós temos um resultado terrível

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

Mas, ocasionalmente, saem duas pernas.

Bizim sırrımız, hükümet tarafından ortaya çıkarıldı.

Nosso segredo foi descoberto pelo governo.

En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

As primeiras civilizações surgiram na Mesopotâmia.

Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.

Eu sabia que Tom apareceria uma hora ou outra.

Tom üniversiteye gider gitmez ortaya çıktı.

Tom se assumiu tão logo entrou na faculdade.

Bunu ortaya attığın için teşekkür ederim.

Obrigado por trazer isso.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

Essas idéias políticas surgiram na Índia.

Bu giyim tarzı Paris'te ortaya çıkmıştır.

Essa moda veio de Paris.

O ortaya çıktığında onun hakkında konuşuyorduk.

Estávamos falando sobre ele quando apareceu.

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

vou jogar outra contradição nesse assunto

Güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

seremos chamados novamente para as frescas planícies da insegurança e vergonha,

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

Mas a posição baixa do Sol revela a silhueta do urso-marinho.

çünkü ortaya koyular veriler bana bunu düşündürtüyor

porque os dados me mostram que me faz pensar

Bu hazinenin ilk kısmı nasıl ortaya çıktı?

Como surgiu a primeira parte desse tesouro?

Virüs ilk ortaya çıktığında gelişim gösterebilmek için

desenvolver quando o vírus aparecer pela primeira vez

Vikinglerin kendi efsanelerinde ortaya çıkan bir zihniyet.

Uma mentalidade revelada nas próprias sagas dos vikings.

Kârdaki düşüş hasebiyle bütçe açığı ortaya çıkacaktır.

Um déficit no orçamento vai ocorrer por conta da queda nos lucros.

Mary birdenbire ortaya çıktığında ben ayrılmak üzereydim.

Eu estava prestes a sair quando Mary apareceu do nada.

Bıçaktaki parmak izleri onun suçunu ortaya çıkardı.

As digitais na faca atestam sua culpa.

Üç yıllık yokluğun ardından aniden ortaya çıktı.

- Ele apareceu de repente, depois de três anos ausente.
- Ele apareceu inesperadamente depois de três anos de ausência.

- Tom henüz görünmedi.
- Tom henüz ortaya çıkmadı.

Tom ainda não apareceu.

Er ya da geç gerçek ortaya çıkacaktır.

Cedo ou tarde a verdade surgirá.

O, üniversiteye gitmek istediğini açıkça ortaya koydu.

Ela explicou que queria ir à faculdade.

Birinci nesil robotlar 1962 yılında ortaya çıktı.

A primeira geração de robôs surgiu em 1962.

Bu filmin bir fiyasko olduğu ortaya çıktı.

Esse filme foi muito chato.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

A luz infravermelha, que os macacos não veem, revela os seus abrigos.

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

Uma descoberta recente revelou como se alimentam durante a noite.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

Ao explorar depois de anoitecer, também revelamos um novo comportamento.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

À noite, até os corais mostram um lado negro.

Ince sıvalar kazındığında altından muhteşem eserler ortaya çıktı

Quando raspadores finos foram raspados, artefatos magníficos apareceram em ouro.

ortaya çıkan şey ise herkesi çok mutlu etmişti.

o que aconteceu deixou todos muito felizes.

Yoksa yeni iddialar ortaya atabilmek için çalışacak mıyız?

ou vamos trabalhar para fazer novas reivindicações?

Zamanın herkes için farklı olduğu fikrini ortaya koydu

Ele apresentou a ideia de que o tempo é diferente para todos

O dönemde meraklı cesur bir adam ortaya çıktı

Um homem corajoso curioso apareceu naquela época

Rönesans adamı lakabıyla ortaya çıkan bu adamın adı

O nome desse homem que surgiu com o apelido de homem renascentista

Baskıncılar, İngiltere'nin doğu kıyısı açıklarında uyarmadan ortaya çıkar.

Raiders aparecem sem avisar na costa leste da Inglaterra.

Bu tür sırlar her zaman sonunda ortaya çıkar.

Tais segredos acabam sempre sendo revelados.

Benim mavi elbisemde bir kan lekesi ortaya çıktı.

Meu vestido azul apareceu manchado de sangue

Kapalı kapılar ardında Fadıl'ın gerçek doğası ortaya çıkıyor.

Atrás de portas fechadas, a verdadeira natureza de Fadil é revelada.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

E as nossas câmaras noturnas revelam um comportamento que poderá ser novo.

Zaman yolculuğundan daha çok ölümsüzlükle ilgili fikirler ortaya atıldı

Idéias sobre imortalidade foram trazidas ao invés de viagem no tempo

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

E ao traçar estas linhas, todas estas histórias estão a ser lançadas.

Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı.

- Ele apareceu de repente, depois de três anos ausente.
- Ele apareceu inesperadamente depois de três anos de ausência.

Kuantum fiziği böylece evrenin temel bir birliğini ortaya koyar.

A física quântica revela, assim, uma unidade básica do universo.

- Onun nerede oturduğunu öğrendik.
- Onun yaşadığı yeri ortaya çıkardık.

Nós descobrimos onde ele mora.

Birkaç aylık flörtten sonra Fadıl'ın gerçek niyeti ortaya çıktı.

Depois de alguns meses de namoro, o verdadeiro caráter de Fadil se revelou.

Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.

Estão muito perto... ... quando o perigo volta a ameaçá-los.

Bu yapının da gizli sırları teker teker ortaya çıkmakta şimdi

segredos escondidos deste edifício são revelados um por um

Bu yarasalarda hep virüs vardı da şimdi neden ortaya çıktı

sempre havia um vírus nesses morcegos, porque agora acontece

Kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar

problemas surgem como resultado de traumas ou abusos sofridos pela infância

Amerika'da 2002 yılında Andrew Carlssin adında bir adam ortaya çıktı

Um homem chamado Andrew Carlssin apareceu na América em 2002

Ortaya çıktıktan hemen sonra ise bir araba çarpıyor bu adama

Um carro colide com esse homem logo depois que ele surge.

Organların satışı yasal hale getirilirse potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

Se a venda de órgãos for legalizada, possíveis problemas de saúde podem surgir.

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

É nesta altura que muitos seres pequenos se sentem mais seguros.

Su kütlesi yeterli miktarda olmadığı için sadece dev dalgalar ortaya çıkar

apenas ondas enormes emergem porque o corpo de água não é suficiente

Her şey normal şekilde ilerlerken bir anda bir adam ortaya çıkıyor

Como tudo progride normalmente, um homem aparece de repente

Bir de üzerine Rusya'nın seçimlerde Trump'a yardım ettiği söylentileri ortaya çıkınca

e quando rumores de que a Rússia ajudou Trump nas eleições,

Bu plan kağıt üzerinde harika görünüyorken, bir felaket olduğu ortaya çıktı.

Este plano, apesar de parecer excelente no papel, mostrou-se um desastre.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Nas árvores, uma câmara de infravermelhos revela outro predador escondido na escuridão.

Yani generaller ve siyasi müttefikleri için; kriz, kazançlı bir fırsat ortaya çıkardı

Então generais militares e aliados políticos, a crise ofereceu uma oportunidade lucrativa

Ancak uzmanlar çok daha düşük, sadece 3 milyon insanın katılımını ortaya koyuyor

Mas os especialistas colocam esse número muito abaixo, em apenas 3 milhões de pessoas.

Sevgi cevaptır. Ancak cevabı beklerken seks, bazı oldukça iyi sorular ortaya çıkarmaktadır.

O amor é a resposta. Mas, enquanto a gente espera a resposta, o sexo formula umas perguntas muito interessantes.