Translation of "Uzaklaştı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Uzaklaştı" in a sentence and their spanish translations:

Köpek uzaklaştı.

- El perro se alejó.
- El perro huyó.

Maymun uzaklaştı.

Se escapó el mono.

O uzaklaştı.

Él se fue.

Haliçten iyice uzaklaştı.

Muy lejos del estuario.

O, ebeveynlerinden uzaklaştı.

Ella está separada de sus padres.

Bütün çocuklar uzaklaştı.

Todos los niños se fueron.

Ondan koşarak uzaklaştı.

Él se alejó corriendo de ella.

Tom restorandan uzaklaştı.

Tom se marchó del restaurante.

Tom nefretle uzaklaştı.

Tom se marchó indignado.

Hırsız para ile uzaklaştı.

El ladrón se escapó con el dinero.

O, yavaşça benden uzaklaştı.

Ella se alejó lentamente de mí.

Arabaya bindi ve uzaklaştı.

Cogió el coche y se alejó.

Sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

y luego se disparó increíblemente rápido.

O, bisikletine bindi ve uzaklaştı.

Ella se subió a su bicicleta y se marchó.

Kalan kabukları bıraktı ve hızlıca uzaklaştı.

soltó las conchas restantes y se alejó deprisa.

Köpek biraz su içti ve uzaklaştı.

El perro bebió un poco de agua y se fue.

Ebeveynlerini ararken grubun sağladığı güvenli ortamdan uzaklaştı.

Su búsqueda lo alejó de la protección de la guardería

Uçak havalandı ve kısa sürede gözden uzaklaştı.

- El avión despegó y a lo pronto desapareció.
- El avión despegó y a lo pronto ya estaba fuera de vista.

Tebriklerimize rağmen, o kaşlarını çattı ve uzaklaştı.

A pesar de nuestras felicitaciones, frunció el ceño y dio la espalda.

Tom arabasına bindi, kapıyı kapattı ve uzaklaştı.

Tom se montó en su coche, cerró la puerta y se alejó.

Tom koltuğu ayarladı, anahtarı taktı, ve sonra uzaklaştı.

Tom ajustó el asiento, metió la llave y se fue conduciendo.

- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.

Ella se marchó sin despedirse.

O an zaman benden artık uzaklaştı ben zaman içerisinde ilerledim

En ese momento, él estaba lejos de mí ahora progresé con el tiempo

Onun yüzüne tokat atmak yerine, ona tükürdü ve aşağılayarak uzaklaştı.

En lugar de abofetearle, le escupió en la cara y se marchó desdeñosamente.