Translation of "Gerektiği" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "Gerektiği" in a sentence and their portuguese translations:

Tom yapması gerektiği şeyi yapmıyor.

Tom não está fazendo o que ele deveria fazer.

Çalışmam gerektiği kadar çok çalışmıyorum.

- Eu não estudo tanto como deveria.
- Eu não estudo tanto quanto deveria.

Sen yapman gerektiği gibi davranmadın.

Você não agiu como deveria.

Bana bunu yapmam gerektiği söylendi.

Disseram-me que tenho de fazer isso.

Bana bir doktor görmem gerektiği söylenildi.

Disseram-me que eu devia consultar um médico.

Şimdi gitmemiz gerektiği konusunda aynı fikirde misin?

Vocês concordam que deveríamos ir embora agora?

Sağlıklı insanların da maske kullanıp kullanmamaları gerektiği.

se pessoas saudáveis também ​​devem usá-las.

Bana daha fazla dikkat etmem gerektiği söylendi.

Me disseram que eu deveria prestar mais atenção.

Yapmam gerektiği kadar sık piyanoyu pratik yapmıyorum.

- Eu não treino tanto piano quanto deveria.
- Eu não treino tanto piano como deveria.

Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.

E o porque de termos que leva-lo tão a sério.

Onun tekrar denemesi gerektiği konusunda onu ikna ettim.

Eu o convenci de que deveria tentar outra vez.

Hangi elbiseleri giymemiz gerektiği hakkında özel kurallar yok.

Não há nenhuma regra especial sobre qual roupa nós devemos usar.

Tom'un ne yapması gerektiği hakkında hiç fikri yoktu.

Tom não tinha nenhuma ideia do que deveria fazer.

Tom'un Mary'nin ne yapması gerektiği konusunda hiçbir fikri yok.

O Tomás não faz ideia do que a Maria precisa de fazer.

- Bu, onu yapmaman gerektiği anlamına gelmez.
- Bu onu yapmamalısın anlamına gelmez.

- Isso não significa que você não deva fazer isso.
- Isto não significa que você não deva fazer isso.

Jane'in ne zaman gitmesi ve nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.

Jane não tinha ideia de quando ou onde ela deveria ir.

Tom yaklaşan gezilerinde arabayı en fazla Mary'nin sürmesi gerektiği konusunda aynı fikirdedir.

Tom concorda que Maria deve fazer a maioria da condução em sua viagem próxima.