Translation of "Etmem" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Etmem" in a sentence and their portuguese translations:

Aldırış etmem.

- Eu não me importo.
- Não me importo.
- Eu não ligo.

Yardım etmem istendi.

Me pediram para ajudar.

Asla flört etmem.

Eu nunca saio.

Asla endişe etmem.

- Eu nunca me preocupo.
- Não me preocupo nunca.

Artık dans etmem.

- Eu não danço mais.
- Não danço mais.

Telefonumu şarj etmem gerekiyor.

Preciso carregar meu celular.

Tom'a yardım etmem gerekebilir.

Talvez eu tenha que ajudar o Tom.

Bisikleti tamir etmem istendi.

Me pediram para consertar a bicicleta.

Tom'a yardım etmem gerekiyor.

- Devo ajudar Tom.
- Preciso ajudar o Tom.

Onu tamir etmem gerekiyor.

Eu tenho que consertar isto.

Asla yalnız seyahat etmem.

Eu nunca viajo sozinho.

Hiçbir şeyden nefret etmem.

- Eu não odeio nada.
- Não odeio nada.

Programımı kontrol etmem gerekecek.

Eu terei de consultar a minha agenda.

Dans etmem gerektiğini düşünmüyorum.

Eu não acho que eu deveria dançar.

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

Preciso carregar meu celular.

Sanrım sana teşekkür etmem gerekir.

- Suponho que devo agradecer.
- Eu suponho que devo agradecer.

Sana teşekkür etmem gerekiyor mu?

Eu deveria te agradecer?

Bunu not etmem gerekiyor mu?

Devo anotar isso?

Şimdi onlara yardım etmem gerekiyor.

Eu devia estar ajudando eles agora.

Ona neden yardım etmem gerekir?

Por que eu deveria ajudá-la?

Çok şikayet etmem gerektiğini düşünmüyorum.

Eu não acho que eu deveria reclamar tanto.

Onunla gitmek istersen, itiraz etmem.

Eu não contestaria se você quisesse ir com ela.

Kayıp zamanı telafi etmem gerekiyor.

Eu preciso recuperar o tempo perdido.

Kız kardeşimi asla ziyaret etmem.

Eu nunca visito minha irmã.

- Bazı kitapları kütüphaneye teslim etmem gerekiyor.
- Bazı kitapları kütüphaneye iade etmem gerekiyor.

Preciso devolver alguns livros à biblioteca.

- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmem gerekiyor.
- Odasını temizlemesi için Tom'a yardım etmem gerekiyor.

Eu devo ajudar Tom a limpar o quarto dele.

Tek başıma alışverişe gitmeyi tercih etmem.

Eu preferiria não ir fazer compras sozinho.

Bazı kitapları kütüphaneye teslim etmem gerekiyor.

Preciso devolver alguns livros à biblioteca.

Kitabı ne zaman iade etmem gerekiyor?

- Quando eu preciso devolver o livro?
- Quando preciso devolver o livro?

Ben senin yerinde olsam tereddüt etmem.

Se eu fosse você, eu não hesitaria.

- Onun saçını kesmem.
- Onun saçını tıraş etmem.

Não corto o cabelo dela.

İstifa etmem için yeterince çok nedenler var.

Há motivos de sobra para que eu renuncie.

Bana daha fazla dikkat etmem gerektiği söylendi.

Me disseram que eu deveria prestar mais atenção.

- Postamı kontrol etmem gerekiyor.
- Postamı kontrol etmeliyim.

Eu preciso verificar meu e-mail.

Ben genellikle onun gibi insanları rahatsız etmem.

Normalmente não dou importância a pessoas como ele.

Tom'un onu yapmasına yardım etmem gerekiyor mu?

Devo ajudar o Tom a fazer isso?

Benim hala bu paketleri teslim etmem gerek.

Eu ainda preciso entregar essas encomendas.

- Onları kontrol etmeliyim.
- Onları kontrol etmem gerekiyor.

Tenho de ver se eles estão bem.

- Acele etmem lazım.
- Elimi çabuk tutmam gerekiyor.

Preciso me apressar.

- Genellikle duygularımı belli etmem.
- Genellikle hislerimi belli etmem.
- Genellikle duygularımı açığa vurmam.
- Genellikle hislerimi açığa vurmam.

Eu geralmente não exteriorizo meus sentimentos.

Partiden sonra sana temizleme konusunda yardım etmem gerekmiyor.

Não me importo de te ajudar com a limpeza depois da festa.

Tom ona yardım etmem için bana iş verdi.

Tom me contratou para ajudá-lo.

- Anneme yardım etmek zorundayım.
- Anneme yardım etmem gerekiyor.

Devo ajudar a minha mãe.

Tom'un endişe etmem gereken kişi olduğundan emin değilim.

Não tenho certeza de se é com Tom que eu devo me preocupar.

Ben bir vejetaryenim, eğer uygunsa et yemeği tercih etmem.

Sou vegetariano, então eu preferiria não comer carne, se estiver tudo bem.

Tom odasına kadar onu takip etmem için beni zorladı.

Tom forçou-me a segui-lo até ao quarto.

Benim ondan nefret etmem için geçerli bir nedenim yok.

Não há uma possível razão para eu não gostar dela.

- Bu arabayı almanı önermiyorum.
- Bu arabayı almanı tavsiye etmem.

Eu recomendo que você não compre este carro.

- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmem gerekiyor.
- Tom'un odasını temizlemek için ona yardım etmeliyim.
- Odasını temizlemesi için Tom'a yardım etmem gerekiyor.

Tenho de ajudar o Tom a limpar o quarto dele.

- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.
- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmiyorum.

Preferia não ir lá sozinho.

- Denemeye devam etmeliyim.
- Denemeye devam etmem gerekiyor.
- Denemeye devam etmek zorundayım.

- Tenho que continuar tentando.
- Tenho de continuar tentando.

- Daha çok dikkat etmeliydim.
- Dikkatimi vermeliydim.
- Daha fazla dikkat etmem gerekirdi.

Eu deveria ter prestado mais atenção.

- Tom başlamam için beni dürttü.
- Tom devam etmem için beni dürttü.

O Tom me cutucou para ir em frente.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.

Eu tenho que devolver este livro à biblioteca hoje.

- Hâlâ ilgilenmem gereken bazı şeyler var.
- Hâlâ dikkat etmem gereken bazı şeyler var.

Ainda tenho algumas coisas para cuidar.