Translation of "Arkasında" in Portuguese

0.066 sec.

Examples of using "Arkasında" in a sentence and their portuguese translations:

Bahçe evin arkasında.

O jardim fica atrás da casa.

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

À medida que a Lua desaparece por trás das montanhas...

Arkasında ise iz kalıyor

há uma trilha atrás

Genellikle arkasında bıraktığı koma

o coma que ele geralmente deixa para trás

O, annesinin arkasında durdu.

- Ele ficou atrás de sua mãe.
- Ele ficou atrás da mãe dele.

Şemsiyemi taksinin arkasında unuttum.

Esqueci meu guarda-chuva no táxi.

O, duvarın arkasında duruyor.

Ele está parado atrás do muro.

Tom, Mary'nin arkasında durdu.

Tom ficou atrás da Mary.

Tom kapının arkasında saklanıyor.

Tom está escondido atrás da porta.

Tom'un arkasında birisi var.

Tem alguém atrás de Tom.

Tom ağacın arkasında saklandı.

Tom se escondeu atrás da árvore.

Kanepenin arkasında cüzdanını buldum.

Eu encontrei a sua carteira atrás do sofá.

Tom Mary'nin hemen arkasında.

Tom está logo atrás de Maria.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

Tem alguém atrás da parede.

Tom kapının arkasında saklanıyordu.

O Tom estava se escondendo atrás da porta.

Tom kapının arkasında saklandı.

Tom se escondeu atrás da porta.

Başımın arkasında gözüm var.

- Eu tenho olhos na parte de trás da minha cabeça!
- Eu tenho olhos na nuca!

Evimin arkasında bir bahçe var.

Tem um jardim no fundo da minha casa.

Evimizin arkasında bir kulübe var.

Tem uma cabana atrás da nossa casa.

Tiyatronun arkasında bir otopark var.

Há um estacionamento atrás do teatro.

Gerçekten otobüsün arkasında oturmak istemiyorum.

Eu realmente não quero sentar no fundo do ônibus.

O kapının arkasında ne var?

- O que há atrás dessa porta?
- O que tem atrás dessa porta?

Onun başının arkasında gözleri vardır.

Ele tem olhos na nuca.

Bunun arkasında kimin olduğunu bulmalıyım.

Eu tenho que descobrir quem está por trás disto.

Evimin arkasında bir kilise var.

- Tem uma igreja atrás de minha casa.
- Há uma igreja atrás de minha casa.
- Há uma igreja atrás da minha casa.

O, kapının arkasında kendini sakladı.

Ele se escondeu atrás da porta.

Tom bir çöplüğün arkasında saklandı.

Tom se abrigou detrás de uma caçamba de lixo.

Tom bir arabanın arkasında eğildi.

Tom se escondeu atrás de um carro.

Sanırım aradığın şey dolabın arkasında.

Eu acho que o que você está procurando está atrás do armário.

Tom bir ağacın arkasında saklanıyordu.

Tom estava escondido atrás de uma árvore.

Tom arkasında bir şey bıraktı.

Tom deixou algo para trás.

Tom bir çalının arkasında saklanıyordu.

Tom estava se escondendo atrás de um arbusto.

Tom Mary'nin arabasının arkasında parketti.

Tom estacionou atrás do carro de Mary.

Söylediğinin arkasında olsan iyi olur.

Melhor prestar atenção no que você fala.

Tom arabasının arkasında hızla eğildi.

Tom se abaixou atrás do carro.

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

E estava no fundo da toca, só que não se mexia muito.

Evin arkasında büyük bir bahçe vardı.

Havia um grande jardim atrás da casa.

Tom Mary'nin kapının arkasında saklandığını gördü.

Tom viu Mary escondida atrás da porta.

Evinin arkasında büyük bir bahçe var.

Há um jardim enorme atrás da casa dele.

Tom arkasında bir şey bıraktı mı?

Tom esqueceu alguma coisa?

Şifonyerin arkasında büyük bir örümcek yaşıyor.

Uma aranha grande vive atrás da cômoda.

Çalının arkasında bir şey hareket ediyor.

Alguma coisa está se mexendo atrás do arbusto.

Tom her zaman sınıfın arkasında oturur.

Tom sempre se senta na parte de trás da sala de aula.

Tom otelin arkasında park etmeyi başardı.

Tom conseguiu estacionar atrás do hotel.

Yani batının şu tarafta, kanyon yarığının arkasında

Acha que o oeste é por aqui,

Bu arkasında bıraktığı ize ise koma diyoruz

esse é o traço deixado para trás, chamamos de coma

Araba arkasında bir toz bulutu yükselterek geçti.

O carro passou levantando uma nuvem de poeira atrás dele.

Tom evin arkasında park etmeyi tercih ediyor.

Tom prefere estacionar atrás da casa.

Tom Mary'nin arkasında duran birini fark etti.

Tom notou que alguém estava de pé atrás da Mary.

Bu işin arkasında Tom'un olduğuna emin misin?

Você tem certeza de que o Tom está por detrás disso?

Tom'un inandığı şeyin arkasında duracak cesareti olduğundan şüpheliyim.

Duvido que o Tom tenha a coragem para defender o que ele acredita.

-Maidan gibi. -O grupların arkasında kim vardı? Sağ kanat.

- Como Maidan. - Quem estava por trás deles? A direita.

Evin arkasında ekmek pişirmek için bir tuğla fırın var.

Atrás da casa tem um forno de tijolos para assar pão.

Kitaplığın arkasında gizlenmiş gizli bir geçit olduğunu biliyor muydunuz?

- Você sabia que havia uma passagem secreta escondida atrás da estante?
- Você sabia que havia uma passagem secreta escondida atrás da estante de livros?

Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.

Muitas religiões orientais ensinam que há uma unidade por trás da diversidade dos fenômenos.

Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.

Coloquei uma mesa debaixo de uma bela árvore atrás do casebre.

- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey var.

- Eu suponho que por trás de tudo que temos que fazer há algo que queremos fazer...
- Eu imagino que por trás de cada coisa que temos que fazer, existe algo que queremos fazer.

Bir dakikalığına arabamın arkasında durup bana fren lambalarımın çalışıp çalışmadığını söyler misin?

Poderias ficar atrás do meu carro por um minuto e dizer-me se as minhas luzes de travagem estão a funcionar?

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.

Os negros tinham de se sentar nas traseiras do autocarro ou ficar de pé se as traseiras estivessem cheias.

Onların birkaç adım arkasında bir meşale ile aydınlanmış başka bir grup insan geldi.

Alguns passos atrás deles vinha outro grupo de pessoas, iluminado por uma tocha.

- Tom'un binası onun evinin arkasında bir şey.
- Tom, evinin arka tarafında bir şey inşa ediyor.

Tom está construindo alguma coisa atrás de sua casa.

- Tom bir dul ve beş çocuğu terk etti.
- Tom arkasında bir dul ve beş çocuk bıraktı.

Tom deixou uma viúva e cinco filhos.