Translation of "Kapının" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Kapının" in a sentence and their portuguese translations:

Kapının kilidini açın.

- Destranque a porta.
- Destranquem a porta.

Kapının açılmasını bekliyorlardı.

Estavam esperando que o portão se abrisse.

O kapının yanındaydı.

Estava perto da porta.

Kapının mandalı kopmuştu.

O ferrolho da porta estava quebrado.

- Tom kapının dışında dikiliyor.
- Tom kapının dışında duruyor.

Tom está do lado de fora da porta.

- Kapının önünde senin için bekliyorlar.
- Kapının önünde seni bekliyorlar.

Elas estão te esperando na frente da porta.

Kapının yanındaki bisiklet benimdir.

A bicicleta perto da porta é minha.

Çocuk, kapının arkasına saklandı.

O menino se escondeu atrás da porta.

O, kapının yanında çömeldi.

Ela se agachou ao lado do portão.

Tom kapının arkasında saklanıyor.

Tom está escondido atrás da porta.

Tom kapının yanında durdu.

Tom estava perto da porta.

Tom kapının yanında duruyor.

Tom está parado perto da porta.

Biz kapının kapandığını duyduk.

Nós escutamos a porta fechar.

Kapının açıldığını duydun mu?

Você ouviu a porta se abrir?

Kapının kapanmış olması gerek.

É preciso fechar o portão.

Tom kapının önünde duruyor.

Tom está parado em frente à porta.

O, kapının arkasına saklandı.

Ele se escondeu atrás da porta.

Ben kapının açıldığını duymadım.

- Eu não ouvi a porta se abrir.
- Não ouvi a porta abrir.

Anahtarlarını kapının üzerinde bırakmışsın.

Você deixou as chaves na porta.

Tom kapının arkasında saklanıyordu.

O Tom estava se escondendo atrás da porta.

Tom kapının arkasında saklandı.

Tom se escondeu atrás da porta.

Gardırop kapının solunda duruyordu.

O armário ficava à esquerda da porta.

- Kapının kilitli olduğunu nereden biliyorsun?
- Kapının kilitli olduğunu nasıl biliyorsun?

Como você sabe que a porta estava trancada?

O kapının arkasında ne var?

- O que há atrás dessa porta?
- O que tem atrás dessa porta?

Tom paspası kapının arkasına koydu.

Tom colocou o esfregão atrás da porta.

O, kapının arkasında kendini sakladı.

Ele se escondeu atrás da porta.

Tom kendini kapının arkasına sakladı.

Tom se escondeu atrás da porta.

Kapının neden açık olduğunu bilmiyorum.

Não sei por que a porta estava aberta.

Tom'un sırt çantası kapının yanında.

A mochila de Tom está perto da porta.

Kapının arkasından bir adam çıktı.

Um homem apareceu de trás da porta.

Tom kapının arkasına bile baktı.

O Tom até olhou para trás da porta.

Tom onu kapının arkasına sakladı.

- O Tom escondeu atrás da porta.
- O Tom o escondeu atrás da porta.
- O Tom a escondeu atrás da porta.

Küçük çocuk kapının arkasına gizlendi.

O menino escondeu-se atrás da porta.

- Tom kapının açık olduğunu fark etti.
- Tom kapının kilitli olmadığını fark etti.

- Tom notou que a porta estava aberta.
- Tom percebeu que a porta estava aberta.

- Tom Mary'nin bebeğini kapının arkasına sakladı.
- Tom Mary'nin oyuncak bebeğini kapının arkasına sakladı.

Tom escondeu a boneca de Mary atrás da porta.

Kapının yanında bir erkek çocuk var.

Há um garoto perto da porta.

2.30'da ana kapının önünde buluşalım.

Vamos encontrar-nos em frente à porta principal às 2:30.

Tom Mary'nin kapının arkasında saklandığını gördü.

Tom viu Mary escondida atrás da porta.

Kapının arkasından tuhaf bir ses duyuldu.

Um som estranho foi ouvido detrás da porta.

Lütfen kapının kilitli olduğundan emin olun.

Por favor, assegure-se de que a porta está trancada.

- Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- Genç bir adam kapının önünde şarkı söylüyor.

Há um jovem rapaz cantando em frente à porta.

Kapının yanında duran genç benim erkek kardeşimdir.

O menino parado na porta é meu irmão.

Evden ayrılmadan önce kapının kilitli olduğunu görün.

- Não deixe de fechar a porta ao sair.
- Trate de fechar a porta ao sair.

Bir kapının kapandığı yerde, başka bir kapı açılır.

Quando uma porta se fecha, outra se abre.

Sen sadece kapının önünde durmak zorundasın. O kendi kendine açılacak.

Você deve apenas parar em frente à porta. Ela ira abrir por si mesma.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Tom ouviu alguém bater à porta e foi até ela para abri-la.