Translation of "Ağlamaya" in Portuguese

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

Ela começou a chorar.

Ağlamaya başladım.

Eu comecei a chorar.

Çocuk ağlamaya başladı.

- O menino se pôs a chorar.
- O menino começou a chorar.
- O garoto começou a chorar.

Tom ağlamaya başladı.

Tom começou a chorar.

Sen ağlamaya başladın.

Você começou a chorar.

Bebek ağlamaya başladı.

O bebê começou a chorar.

Tom ağlamaya başlıyor.

O Tom está começando a chorar.

Çocuklar ağlamaya başladı.

As crianças começaram a chorar.

O ağlamaya başladı.

Ele começou a chorar.

Neredeyse ağlamaya başladım.

Quase comecei a chorar.

Hemen ağlamaya başladım.

Eu comecei a chorar imediatamente.

Oğlan ağlamaya başladı.

- O menino começou a chorar.
- O garoto começou a chorar.

Ağlamaya devam etti.

Ela continuou a chorar.

Ben ağlamaya başladım.

Eu comecei a chorar.

Sonra ağlamaya başladık.

Então, começamos a chorar.

Kız hıçkırarak ağlamaya başladı.

A menina começou a soluçar.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

A minha irmã começou a chorar.

Tom da ağlamaya başladı.

Tom começou a chorar também.

Tom aniden ağlamaya başladı.

Tom subitamente começou a chorar.

Aniden Tom ağlamaya başladı.

De repente, Tom começou a chorar.

Ben de ağlamaya başladım.

Eu também comecei a chorar.

O yine ağlamaya başladı.

Ela começou a chorar de novo.

Bazı insanlar ağlamaya başladılar.

Algumas pessoas começaram a chorar.

Ben sadece ağlamaya başladım.

- Eu comecei a chorar.
- Eu simplesmente comecei a chorar.

Tom ağlamaya devam etti.

Tom continuou chorando.

Çocuk hıçkırarak ağlamaya başladı.

O menino começou a soluçar.

O, ağlamaya devam etti.

- Ele continuou a chorar.
- Ele continuou chorando.

Mary neredeyse ağlamaya başladı.

Maria quase começou a chorar.

- Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.
- Her iki çocuk da ağlamaya başladı.

Os dois meninos começaram a chorar.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

- Bill chorou por horas.
- Bill ficou horas chorando.

Mary aniden kontrolsüzce ağlamaya başladı.

De repente Mary começou a chorar incontrolavelmente.

Bütün gece ağlamaya devam etti.

Ela continuou chorando a noite toda.

Bir bebek gibi ağlamaya başladım.

Eu comecei a chorar feito bebê.

Kendini banyoya kilitleyip ağlamaya başladı.

Ele se trancou no banheiro e começou a chorar.

- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.

Ela começou a chorar alto.

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

Quando ouviu o barulho, meu irmão começou a chorar.

Haberi duyduktan hemen sonra ağlamaya başladı.

Ele começou a chorar logo que ouviu a notícia.

O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.

Ele começou a chorar alto.

Bir bebek gibi ağlamaya gerek yok.

- Não precisa chorar como um bebê.
- Não há necessidade de chorar como um bebê.

Jack onu görür görmez ağlamaya başladı.

Assim que Jack a viu, explodiu em lágrimas.

O ağlamaya başladı ve ben de.

Ela começou a chorar, e eu também.

Onların her ikisi de ağlamaya başladı.

Ambos começaram a chorar.

Tom tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

Tom parecia que iria começar a chorar de novo.

O, bütün gece ağlamaya devam etti.

- Ela continuou chorando a noite toda.
- Ela não parou de chorar a noite inteira.

O, beni görür görmez ağlamaya başladı.

- Assim que me viu, ela começou a chorar.
- Assim que ela me viu, começou a chorar.

Maria burnunu çekiyor, şimdi ağlamaya başlıyor.

Maria está fungando – agora começa a chorar.

Köpeğinin öldüğünü söylediğimde Tom ağlamaya başladı.

Tom se pôs a chorar quando eu lhe disse que o cachorro dele tinha morrido.

Tom kendini banyoya kilitledi ve ağlamaya başladı.

Tom se trancou no banheiro e começou a chorar.

Tom duygularını kontrol edemedi ve ağlamaya başladı.

Tom desabou e começou a chorar.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

Ela começou a soluçar e imediatamente disse:

Mary başını Tom'un omzuna koydu ve ağlamaya başladı.

Mary encostou a cabeça no ombro de Tom e começou a chorar.

Tom Mary'yi neşelendirmeye çalıştı ama o ağlamaya devam etti.

Tom tentou animar Maria, mas ela continuou chorando.

O, onu teselli etmeye çalıştı fakat o ağlamaya devam etti.

Ela tentou confortá-lo, mas ele continuou chorando.