Translation of "Vakti" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Vakti" in a sentence and their polish translations:

- Yatma vakti.
- Yatma vakti geldi.

Czas spać.

Tahliye vakti.

Czas na wyładunek.

Uyanma vakti.

Czas wstawać.

Yatma vakti.

Pora spać.

Öğle vakti.

Jest dwunasta.

Uyku vakti.

Czas do spania.

Şansını deneme vakti.

Czas wykonać ruch.

Toplanma vakti geldi.

Czas się zbierać.

Yatma vakti geldi.

Czas spać.

Biraz uyuma vakti.

Czas spać pomału.

- Uyku zamanı.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti.
- Yatma vakti geldi.

Jest pora spać.

Genellikle gece vakti avlanıyorlar.

Wypływają na żer głównie w nocy.

Ailesini doyurma vakti geldi.

Czas nakarmić jej rodzinę.

Yemek bulma vakti geldi.

Pora poszukać jedzenia.

...şehre akma vakti geldi.

czas wyruszyć na miasto.

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

nim znów zapadnie noc.

Neyse sorun değil. Öğle vakti.

Nieważne, przerwa obiadowa.

Ama şimdi vakit... ...buradan çıkma vakti.

Ale dla nas nadszedł czas, by się stąd wydostać.

Ama dişinin gönül eğlendirmeye vakti yok.

Ale ona nie ma czasu na zaloty.

Gececi yaratıkların güvenli yuvalarına dönme vakti.

Teraz nocne stworzenia szukają schronienia.

Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.

Już pod spadochronem. Teraz tylko znaleźć wrak.

- Akşam yemeği zamanı.
- Akşam yemeği vakti.

Czas na kolację.

Karınları balıkla doldu, kurulanıp kürklerini fırçalama vakti.

Z pełnym brzuchem można się wreszcie wysuszyć i odświeżyć.

Ama yılın bu vakti... ...geceyle yüzleşmek zorundalar.

Ale o tej porze roku muszą działać nocą.

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti geldi.

Czas iść do szkoły.

Başka bir bira içme vakti, değil mi?

Czy już nie czas na kolejne piwo?

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

Ocelot widzi w ciemności jeszcze lepiej. Czas wracać.

Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.

Ale to podczas dnia, wykonując swoją pracę, biolog morski Richard Fitzpatrick padł ofiarą wściekłego jeżowca.

Yani mercan kayalıklarında yürüyen bir insan bile, gündüz vakti avcılardan saklanan bir tanesinin üstüne basabilir.

a ludzie chodzący przy rafach mogą nadepnąć na okaz, który ukrył się przed drapieżnikami.