Translation of "öğretmen" in Polish

- Öğretmen değilim.
- Ben bir öğretmen değilim.
- Ben öğretmen değilim.

Nie jestem nauczycielem.

- Yumi öğretmen olacak.
- Yumi bir öğretmen olacak.

Yumi zostanie nauczycielką.

Öğretmen yoklama yaptı.

Nauczyciel sprawdził obecność.

Öğretmen değil misin?

- Pan nie jest nauczycielem?
- Pani nie jest nauczycielką?

O bir öğretmen.

Jest nauczycielem.

Artık öğretmen değilim.

Już nie jestem nauczycielem.

Öğretmen bana kızgındı.

- Nauczycielka była na mnie zła.
- Nauczyciel się na mnie wkurzył.

Bu öğretmen nasıl ?

Jaka jest ta nauczycielka?

Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

Ten profesor uczy czeskiego.

- Öğretmen olmak istiyor.
- O, bir öğretmen olmak istiyor.

On chce zostać nauczycielem.

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.
- Senin öğretmen olduğunu biliyorum.

- Wiem, że jesteś nauczycielem.
- Wiem, że jesteś nauczycielką.

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin öğretmen olduğunu biliyorum.

- Wiem, że jesteś nauczycielem.
- Wiem, że jesteś nauczycielką.

Öneriniz öğretmen tarafından reddedilecektir.

Twoja sugestia będzie odrzucona przez nauczyciela.

Ne tembel bir öğretmen!

Cóż to za leniwy nauczyciel!

Bay Brown öğretmen mi?

Czy Pan Brown jest nauczycielem?

Öğretmen öğrencilerine karşı otoriter.

Nauczyciel jest surowy dla studentów.

Öğretmen eğitimin önemini vurguladı.

Nauczyciel podkreślił rangę edukacji.

Öğretmen salonda öğrencileri topladı.

Nauczyciel zebrał uczniów w auli.

Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.

Nauczycielka jest zajęta ocenianiem sprawdzianów.

Öğretmen öğrenciyi tahtaya çağırdı.

Nauczyciel wywołał ucznia do tablicy.

Onun amacı öğretmen olmaktır.

Jej celem jest zostanie nauczycielem.

Öğretmen yeni öğrencileri karşıladı.

Nauczyciel przywitał nowych uczniów.

Tom bir öğretmen olmalı.

Tom powinien być nauczycielem.

Öğretmen olmaktan gurur duyuyorum.

Jestem dumny z bycia nauczycielem.

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Wiem, że jesteś nauczycielem.

Öğretmen çocukların oyunlarında yer aldı.

Nauczyciel brał udział w zabawach dzieci.

Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.

Nauczyciel surowo ukarał swoich uczniów.

Öğretmen çocuğa gürültü yapmamasını söyledi.

Nauczyciel powiedział chłopcu, by nie hałasował.

Ben bir öğretmen olmak istiyordum.

Chciałem zostać nauczycielem.

Mary bir öğretmen olmak istiyor.

Marysia chce zostać nauczycielką.

Öğretmen olmakla ilgili hiç düşünmedim.

Nigdy nie myślałem, żeby zostać nauczycielem.

Öğretmen hazır olduğunda bizi arar.

Kiedy nauczyciel będzie gotów, zawoła nas.

Öğretmen benim yanıtıma hayret etti.

- Nauczyciela zdumiała moja reakcja.
- Nauczycielkę zdumiała moją odpowiedź.

Tom bir öğretmen, değil mi?

Tom jest nauczycielem, prawda?

Ona bir ders öğretmen gerekiyor.

Musisz dać jej nauczkę!

Öğretmen sonuçtan memnun olmaktan uzaktı.

Nauczyciel był daleki od zadowolenia z wyniku.

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

- Wiem, że jesteś nauczycielem.
- Wiem, że jesteś nauczycielką.

Benim annem de bir öğretmen.

Moja matka też jest nauczycielką.

Tom'un çocuklarının çoğu öğretmen oldu.

Większość dzieci Toma zostało nauczycielami.

Senin baban bir öğretmen mi?

Czy twój ojciec jest nauczycielem?

Onun babası bir öğretmen mi?

Czy jego ojciec jest nauczycielem?

Öğretmen onun eve gitmesine izin verdi.

Nauczyciel pozwolił mu iść do domu.

Öğretmen ona denemesini yeniden yazmasını söyledi.

Nauczyciel kazał mu przepisać wypracowanie.

Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.

Nauczyciel nam opowiedział zabawną historię.

Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.

Jak tylko zadzwonił dzwonek, nauczyciel wszedł do klasy.

O yirmi yaşında, bir öğretmen oldu.

W wieku 20 lat została nauczycielką.

- O bir öğretmen.
- O bir öğretmendir.

Ona jest nauczycielką.

O bir doktor değil ama öğretmen.

Nie jest lekarzem, lecz nauczycielem.

"Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, öğretmenim."

Jesteś nauczycielem? Tak, jestem.

Bence Tom iyi bir öğretmen olurdu.

Myślę, że z Toma byłby dobry nauczyciel.

Öğretmen tarafından Tom'un telefonuna el konuldu.

Telefon Toma został skonfiskowany przez nauczyciela.

- Onlar öğretmen.
- Onlar öğretmendir.
- Onlar öğretmenlerdir.

Są nauczycielami.

Öğretmen mezunlardan bazıları ile konuşmaktan zevk aldı.

Nauczyciel chętnie rozmawiał z niektórymi absolwentami.

O bir öğretmen olma yeteneğine sahip değil.

Ona nie ma zdolności, by zostać nauczycielem.

Öğretmen, benim üniversitede okumam gerektiğinde ısrar etti.

Nauczyciel nalegał, bym poszedł na studia.

Şu anda bir öğretmen olarak okulda çalışıyorum.

Obecnie pracuję w szkole jako nauczyciel.

O bir doktor değil ama bir öğretmen.

Ona nie jest lekarką, lecz nauczycielką.

Bay Jones'un iyi bir öğretmen olduğu söylenir.

Mówi się, że pan Jones jest dobrym nauczycielem.

Öğretmen gerçekten üzgündü ve Johnny'yi sınıftan attı.

Nauczyciel był bardzo zdenerwowany i wyrzucił Johnny'ego z klasy.

Tom Mary'nin iyi bir öğretmen olduğunu duydu.

Tom słyszał, że Mary była dobrą nauczycielką.

O, bir öğretmen olmak için uygun değil.

Żaden z niego nauczyciel.

- Siz burada bir öğretmen mi, yoksa öğrenci misiniz?
- Burada bir öğretmen mi yoksa bir öğrenci misin?

- Jesteś tu nauczycielem czy studentem?
- Ty jesteś tutaj nauczycielem czy studentem?

Birkaç yıldır öğretmen maaşlarının bir bölümünü ben karşılıyorum.

Od kilku lat sponsoruję część wynagrodzeń nauczycieli.

Yaşlı öğretmen eski güzel günlerden söz etmeye başladı.

Stary nauczyciel zaczął mówić o starych dobrych czasach.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.

Nauczycielowi nigdy nie wolno wyśmiewać ucznia, który zrobił błąd.

Öğretmen tahtaya bilmediğim bir dilde bir şey yazdı.

Nauczyciel napisał coś na tablicy w języku, którego nie znałam.

Bir öğretmen olmak için sana ne karar verdirdi?

Co sprawiło, że zdecydowałeś się zostać nauczycielem?

Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.

Nie wiem na pewno, ale myślę o zostaniu nauczycielem.

- Hoca içeriye girince konuşmayı kesin.
- Öğretmen içeri girince konuşmayı kesin.

Przestań rozmawiać gdy nauczyciel wchodzi.

Ben bir doktor ya da hemşire ya da öğretmen olmak istiyorum.

Chciałabym być albo lekarką, albo pielęgniarką, albo nauczycielką.

O çok iyi bir öğretmen, bu yüzden onun çocukları onu gerçekten dinler.

On jest bardzo dobrym nauczycielem, więc jego dzieci rzeczywiście go słuchają.

- Tom ve Mary'nin her ikisi de iyi öğretmen.
- Hem Tom hem de Mary iyi öğretmenler.

Tom i Mary, oboje są dobrymi nauczycielami.