Translation of "Ufak" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Ufak" in a sentence and their korean translations:

Bunlar ufak kümecikler.

많은 물질들을 볼 수 있습니다.

Arkada en ufak iz bırakmıyor.

흔적을 거의 남기지 않습니다.

Paraşüt ipine ufak düğümler attım.

그리고 낙하산 줄에 매듭을 몇 개 지었어요

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

‎수천 개의 작은 렌즈로 이루어진 ‎녀석의 눈은 ‎마지막 남은 빛 한 점까지 ‎전부 모읍니다

Daha ufak bir şey mi baksalar?

‎더 작은 사냥감을 찾아야겠군요

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

‎이 작은 박쥐들은 ‎매년 수백 km를 이동합니다

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

‎하지만 이 작은 설치류는 다르죠

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

‎어린 새끼 물개는 ‎이상적인 먹잇감입니다

Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.

‎여기 사는 생물은 ‎대부분 작고 재빠르죠

Olasılıklar her bir ufak yavrunun aleyhine.

‎갓 부화한 새끼 거북들은 ‎생존 확률이 낮습니다

Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup

작은 조약돌 하나를 그림자 끝에 놓은 다음

İlham verici ufak bir bitiş mesajım var.

영감을 드릴 마지막 짧은 메세지가 있습니다.

Mahremiyetle alakalı en ufak bir beklenti yoktu.

사생활이라고는 기대할 수 없었죠.

Ama en ufak baskıda yeniden kanamaya başlıyorlardı.

조금만 건드려도 다시 피가 흘러 나왔습니다.

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

‎바위 위에서는 ‎작은 새끼가 더 재빠릅니다

En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...

‎희미한 빛에 민감한 눈 덕분에

En küçük atomaltı parçacığı kadar ufak olabilir

암흑물질은 아원자 입자들과 같이 작을 수도 있고

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

‎단순한 접촉만으로도 ‎수컷은 생명을 지킬 수 있습니다

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

‎정교한 더듬이는 작은 움직임에도 ‎대단히 민감합니다

Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.

‎촉수를 쏘아 지나가는 ‎극소 생물을 잡아먹는 것입니다

Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor.

하늘의 어느 작은 공간을 보여줄 수 있습니다.

Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.

‎작은 메뚜기쥐는 ‎피하는 게 나을 것 같은데요

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

‎하지만 귓속의 특별한 뼈가 ‎모래 속 미세한 진동을 감지합니다

Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.

‎이 작은 수컷 퉁가라개구리는 ‎겨우 골무만 합니다

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‎컬리헤어타란툴라의 눈 8개는 ‎빛과 그림자만 겨우 구분합니다

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

작고 보이지 않는 악귀 같으며 성질머리가 더러운 녀석의 이름은

Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.

‎저희가 살던 작은 목조 방갈로는 ‎최고 수위선보다 지대가 낮았어요

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

‎톰은 꼬마 해양 생물학자예요 ‎아는 게 제법 많죠

Gerekli olan havalı, ufak bir dokunuş topun geri atlaması için yeterli

그저 약간 화려하게 두드리면 공은 돌아가 있어요.

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‎여러 작은 생물들이 ‎안심하고 나타나는 때죠

Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.

‎포자를 퍼뜨릴 시간도 적고 ‎바람도 한 점 불지 않죠

Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...

‎이들은 수많은 해양 생물의 ‎주요 식량이기도 하죠 ‎작은 치어부터 

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‎그러나 5m나 되는 쥐가오리조차 ‎바다에서 가장 큰 어류 앞에서는 ‎명함도 못 내밉니다

Her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

‎아주 작은 흔적 하나하나 ‎사소한 행동을 모두 살펴보고 ‎다른 동물과의 소통 방식을 ‎전부 연구하고 싶었어요