Translation of "Soruyu" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Soruyu" in a sentence and their arabic translations:

Soruyu sorun,

اطرح الطلب،

Soruyu cevaplayabilirler.

يمكنهم الرد على طلبك.

Soruyu cevapla.

أجب على السؤال.

Soruyu cevaplamalısın.

عليك أن تجيب على السؤال.

İnsanlar soruyu anladığında

أترون، عندما يفهم الناس السؤال،

Bu soruyu cevaplamalısın.

عليك أن تجيب على السؤال.

Bu soruyu bekliyordum.

كنت أنتظر هذا السؤال.

Sami soruyu yanıtladı.

أجاب سامي على السّؤال.

Sonra tuzak soruyu sordu:

ثم طرحت السؤال المخادع:

Trump'a şu soruyu soruyor:

يسأل ترامب السؤال:

İkinciyi soruyu hatırlıyorsunuz değil mi?

هل تذكرون السؤال الثاني ؟

Ben bu soruyu hiç anlamıyorum.

لست أستعوب هذا السؤال أبدا.

Önce son soruyu cevaplamak istiyorum.

أريد الإجابةَ على السؤال الأخير أولاً.

Bu da şu soruyu doğuruyor: Neden?

وهذا يطرح تساؤلًا: لمَ لا؟

Herhangi bir öğrenci o soruyu cevaplayabilir.

أي طالب يمكنه الرد على هذا السؤال.

Hep aynı soruyu sordu, ''Onu hissediyor musun?''

ظل يسألني نفس السؤال مراراً وتكراراً، "هل تشعرين بهذا؟"

Ve o soruyu ona sormasını teşvik ettim.

كان قد حضر للتحدث إلى طلاب فصلنا عن نفس الموضوع.

Düz dünyacılar ise bu soruyu şöyle cevaplıyor

يجيب العالم المسطح على هذا السؤال على النحو التالي:

Ve belki birçoğunuz aynı soruyu kendine sormuştur.

وربما العديد منكم قد تساءلوا حول نفس السؤال.

Moderatör: Nick, eminim bu soruyu çok fazla duyuyorsundur.

المُحاوِرة: حسنًا، نيك، أنا مُتأكدة من أنك تتلقى هذا السؤال كثيرًا.

Eğer durum buysa sorulan soruyu her koşulda yanıtlayın.

وإذا كان الأمر كذلك، أجيبي عن السؤال بكل الوسائل،

Kendinize şu temel soruyu sorun: Ne için para biriktiriyorsunuz?

اسأل نفسك هذا السؤال الجوهري: لماذا تدّخر المال؟

Ne zaman Priya ile otursam ve şu soruyu sorsam

كلما جلست مع "بريا" سألتها

Fakat, bu soruyu genişletebiliriz çünkü çok güzel bir soru --

ولكن يمكننا توسيع نطاق ذلك السؤال، لأنه سؤال جيد جداً

O anda bu soruyu soran şeyin mantığım olmadığını fark ettim,

وكان ذلك عندما لاحظت أنه لم يكن عقلي الذي يسأل

Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.

لم يلبث فاضل و أن علِم أنّ الإجابة على ذلك السّؤال لن يكون أمرا سهلا.