Translation of "Konuşma" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Konuşma" in a sentence and their arabic translations:

- Böyle konuşma.
- Öyle konuşma.

- لا تقل ذلك.
- لا تتكلم هكذا.

Japonca konuşma.

لا تتكلم باليابانية.

Diğeriyse iç-konuşma.

الطريقة الأخرى هي التحدث مع النفس.

Konuşma oyununa başladık.

حينما نتحدث ونستمع للأولاد.

Okuma odasında konuşma.

- لا تتكلم في غرفة المطالعة.
- لا تتكلم في غرفة القراءة.

Bu konuşma kaydedilecek.

هذه المحادثه سيتم تسجيلها

- Konuşma otuz dakika sürdü.
- Konuşma yarım saat sürdü.

- استمرت الخطبة ثلاثين دقيقة.
- دامت الخطبة ثلاثين دقيقة.

Konuşma tanıma teknolojisini kullanıyor.

وتتفاعل معه كصديق حقيقي.

İnsan konuşma yetisine sahiptir.

الإنسان لديه القدرة على الكلام.

- Öyle söyleme.
- Öyle konuşma.

لا تقل ذلك.

Onun konuşma şeklini sevmiyorum.

لا أحب الطريقة التي يتكلم بها.

Konuşma şeklini gerçekten seviyorum.

أحب الطريقة التي تتكلم بها.

Ben yokken hakkımda konuşma.

من فضلك لا تتحدث عني أثناء غيابي.

Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde,

حسنا، في عملية التحدث لكل هؤلاء المستثمرين

Topluluk karşısında konuşma heyecanı geliyor.

توتر التحدث أمام الحشود.

Iki-üç dakika konuşma yapacaksın.

كل يوم، لمدة دقيقتين أو ثلاثة.

Yarın konuşma yapıyorsun, değil mi?

ستقلي خطاب بكرة، أليس كذلك؟

Sakura'nın konuşma tarzı beni sinirlendiriyor.

طريقة ساكورا في الكلام تغضبني.

Ve bir köle oğlanla konuşma şeklinde,

وعلى شكل محادثة مع صبي مستعبد،

Fakat konuşma şöyle bir şey olabilir:

لكنني أظن أنها جرت على هذا النحو

Bizi birbirimizle gerçekten konuşma zahmetinden kurtarıyor.

يجنبنا مشاكل الحديث لبعضنا البعض،

çünkü teknoloji hakkında birçok konuşma var,

لأنه هناك كل هذا الحديث عن التكنولوجيا،

Bu topluluk karşısında konuşma heyecanı olan

إذا كان هناك من يقول: هذا التوتر الناتج

Hepimizin kafasında bu olumsuz iç-konuşma var.

كلنا يعاني من التحدث مع النفس السلبي.

Oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

كان من السهل تخيل أنّ نظام الحلول الحسابية في نيتفليكس،

Birbirimizle konuşma ve bağ kurma şeklimizi de

من اللازم أن نغير الطريقة التي نتحدث مع بعضنا البعض

Birkaç ay sonra anneyle konuşma fırsatı bulduk.

لقد تابعنا مع تلك الأم بعد عدة أشهر،

Bu şekilde bir konuşma sizi nasıl hisettirdi?

كيف جعلتكم أساليب الحديث هذه تشعرون؟

Mahkemeye katılanlarla hakimin konuşma şekli ile başlar.

يبدأ بالكيفية التي يتكلم فيها القاضي إلى من بالمحكمة.

Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.

- أسعد خطابُ الرئيس الذي ألقاه أمس أنصاره.
- الخطاب الذي ألقاه الرئيس أمس أسعد أنصاره.

Konuşma yapacak olsam çok heyecanlanırım diyen varsa

إذا كنت سألقي حديثًا، فإنني أتوتر كثيرًا،

Ve bu başlı başına ayrı bir konuşma konusu.

وذلك موضوع آخر في حد ذاته.

Ama ne yapayım, ırk konusunda konuşma tarzım buydu.

ولكن الطريقة التي أوضحت بها المسالة

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?

من أعطاك الحق بأن تتحدث إلي هكذا؟

Topluluk karşısında konuşma heyecanımı kontrol altına alabilmek için

من أجل التمكن من السيطرة على توتري عند التحدث أمام الجمهور

Dedi ki ''Zaten topluluk karşısında konuşma heyecanı duymanın

قال لي: أصلًا الشعور بالتوتر عند التحدث أمام الجمهور

Belki bir arkadaşınla yapmıştın ve bu konuşma seni üzmüştü

ربما كنت محبطاً في حوار مع صديقك

Ben şöyle bir başlığı olan bir konuşma yapmak istiyorum;

أريد أن أتحدث مع عنوان:

[Bu konuşma görsellik içermektedir Buna dikkat edilmesi tavsiye edilir]

[يحتوي هذا الحديث على لغة حادة وينصح المشاهد بالحذر]

- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.

- الكلام فضة، لكن الصمت ذهب.
- إذا الكلام من فضة، فالسكوت من ذهب.

Değil mi? Hepimizin kafasında dönen bir iç-konuşma kaseti var."

أليس كذلك؟ كلنا لديه هذا النوع من التحدث مع النفس.

Konuşma ihtiyacında olduğu her ne varsa bunun için ona fırsat verdim.

ببساطة منحته مساحة ليتحدث عن كل ما يريد