Translation of "Nihayet" in Japanese

0.016 sec.

Examples of using "Nihayet" in a sentence and their japanese translations:

Nihayet.

‎やっと‎―

Nihayet beslenebilecekler.

‎これで食事にありつける

Kurtuldu. Nihayet.

‎何とか‎― ‎振り切った

Nihayet, dördüncü adım,

最後の4つめ

Nihayet planımızı onayladı.

彼はついに我々の計画に同意した。

Tom nihayet güvende.

トムは最終的に無事だった。

İkimiz nihayet yalnızız.

- やっと二人っきりになれたね。
- やっと二人になれたね。

Nihayet bugün Cuma.

やっと金曜日ですよ。

Gelgit nihayet tersine dönüyor.

‎やっと潮が変わった

Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.

‎やっと太陽が地平線に沈んだ

Nihayet, bir resim bitirdim.

やっと絵を描き終えた。

Kız kardeşim nihayet nişanlandı.

- とうとう私の姉は婚約した。
- やっと、僕の姉ちゃん婚約したんだ。

Benim sıram nihayet geldi.

やっと順番がきた。

Dönem sınavları nihayet bitti.

やっと期末試験が終わった。

Nihayet, ben testi geçtim.

ついに私はそのテストに合格した。

O nihayet planı uyguladı.

ついに彼女はその計画を実行した。

O, nihayet isteğini gerçekleştirdi.

- 彼はとうとう望みがかなった。
- ついに彼の望み通りになった。

Nihayet sürekli formumu yeniden kazandım.

やっと本調子を取り戻した。

Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.

ともあれ彼は試験に受かった。

Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.

そしてついに口を開いた。

Sonra, nihayet polis kolunu indirdi.

そして、ようやくその警官は腕を下げた。

Uzun süren tartışma nihayet sonlandı.

長い議論がやっと終わった。

Nihayet bu Yaz İngiltere'ye gittim.

この夏ついにイングランドへ行きました。

Nihayet dönem sonu sınavları bitti.

やっと期末試験が終わった。

O nihayet televizyon izlemeye başlayabildi.

彼女はテレビを見る気になった。

Nihayet akşama doğru yağmur durdu.

夕方ごろになってようやく雨があがった。

Nihayet doktor olma hayali gerçekleşti.

ついに彼女の医者になるという夢は実現した。

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

‎聞き覚えのある声が ‎聞こえてきた

Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.

‎街灯のない ‎街なかの公園に着いた

Nihayet ele geçirildiklerinde ve Napolyon'un yedeklerini

を 送らないと言われたとき、彼は

Birkaç ertelemeden sonra, uçak nihayet kalktı.

何度か遅れた後その飛行機はついに出発した。

Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.

やっと、マリオさんが姫さまの愛を勝ち得ることができた。

Yağış mevsimi nihayet bitti gibi görünüyor.

とうとう梅雨が終わったようだ。

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.

- ついに彼らは血の犠牲によって自由を獲得した。
- ついに彼らは血で自由を勝ち取った。

- Bu an meselesi.
- Nihayet.
- Hele şükür.

そろそろ時間だ。

"Tamam, pekala", Willie nihayet kabul etti.

「そっか」ウィリーはようやく納得した。

- Nihayet bugün Cuma.
- Sonunda bugün Cuma.

やっと金曜日だ。

Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.

日本のこの地方にもやっと春が来ました。

Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.

- 父は五十歳のときやっと車の運転ができるようになった。
- 父は50歳の時やっと車の運転ができるようになった。

- Nihayet çalışmayı sona erdirdiler.
- Sonunda çalışmayı bıraktılar.

ついに彼らは仕事を辞めた。

Nihayet onun aklı başına geldiğini gördüğüme sevindim.

私は彼がついに正気を取り戻したのでうれしかった。

Nihayet bebeğin bir kız olduğu ortaya çıktı.

結局生まれてみると赤ん坊は女の子だった。

Nihayet o eski arkadaşı ile irtibata geçebildi.

ついに彼女は旧友と連絡をとることができた。

Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!

今さっき離婚届にサインしたところだ、これでやっと自由になれた!

Vay be, işte nihayet Paris'teyiz. Önce nereyi gezsek?

あーやっとパリだね。最初にどこへ行こうか。

Sabaj 02:00 de o nihayet çözümü buldu.

午前2時に、やっと解決策を見つけました。

O içeri girmeyeceğini söyledi, ancak nihayet içeriye girdi.

彼は入らないと言ったが、結局入ってきた。

- Sonunda dağın tepesine ulaştılar.
- Nihayet dağın zirvesine vardılar.

- ついに彼らはその山の頂上に到達した。
- ついに彼らは山頂にたどり着いた。

Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.

6時間登って、ついに山頂に到達することに成功した。

- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.

彼はついにIBMの社長になった。

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

‎やっと同じ種類の ‎クモに出会ったが‎― ‎探していた相手じゃない

İnsanların neden beni aptal yerine koyduklarını nihayet bana açıkladığın için teşekkürler.

なぜみんなが私のことを気違いだと思うのか、遂に説明してくれてありがとう。

Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.

ようやく、この三週間に受信したメールの返信を書く時間ができました。

- Tom nihayet bir iş buldu.
- Tom en sonunda bir işe girdi.

トムはやっと仕事を見つけた。

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

‎ついには水から出て ‎空気から酸素を取り込む ‎やっと太陽が顔を出した