Translation of "Krizi" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Krizi" in a sentence and their japanese translations:

Istihdam krizi,

雇用の危機

şiddet krizi

暴力に巻き込まれる危機

İklim krizi zaten çözüldü.

でも 気候危機は 既に解決されているんです

Bir astım krizi geçirdim.

喘息の発作が起きました。

Bir kalp krizi geçirecek.

あの人心臓発作を起こすわよ。

Ben bir anjin krizi geçirdim.

狭心症の発作が起きました。

Ben bir kalp krizi geçirdim.

心臓発作を起こしました。

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

心臓発作を起こしたことはありますか。

O bir sinir krizi geçirdi.

彼は神経衰弱になっていた。

Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

近い将来エネルギー危機が起こるだろう。

O kalp krizi geçirdiğinde ben oradaydım.

彼が心臓発作を起こしたとき、私はその場にいた。

Kabine krizi görüşmek üzere bugün buluşuyor.

内閣はその危機について討議するために日本会合を持つ。

Cesur kararı sayesinde krizi atlatmayı başardı.

彼の大胆な決意のおかげで危機を乗り越えることができた。

Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.

睡眠不足で、心筋梗塞リスクが上昇。

En son ne zaman astım krizi geçirdiniz?

最後に喘息の発作があったのはいつですか?

Onlarla birlikte , Küba Füze Krizi sırasında keşif görevlerinde

彼らと一緒にいたのは 、キューバミサイル危機の際に 偵察 任務を遂行し

Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.

株式市場の暴落で、定年退職者の多くが労働市場に戻らざるを得なかった。

Fransızlar geri çekilmeye zorlanana kadar köprülerdeki krizi çözmeye çalışmakla sınırlıydı .

を解決しようと すること に限定 されていました。

Kaneko yeni işinde o kadar stresliydi ki sinir krizi geçirdi.

兼子は新しい仕事で非常に緊張して、神経衰弱にかかってしまった。

Eğer Jane daha fazla dinlenmezse, O bir sinir krizi geçirebilir.

ジェーンはもっと休憩をとらないと、神経衰弱になるかもしれない。

New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.

ニューヨークの1987年10月の株式大暴落はまだ生々しく記憶されている。

Ben her zaman kalp krizi geçirmenin bir ölüm alameti olduğunu düşündüm.

私はいつも思っていた、心筋梗塞を患うことは死期を知らせる前兆だと。

- Bugünlerde sık sık bir enerji krizi duyuyoruz.
- Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.

この頃は、エネルギー危機の話をよく耳にする。

Babam dün bir kalp krizi geçirdi fakat yakınlarda bir kliniğe sahip olduğu için şanslıydı.

昨日父が心臓発作を起こしたが、診療所が近くにあるのは好運だった。

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

彼がパブロと結婚するつもりだと公に宣言したとき、彼の祖母は心臓が止まりそうになったし、彼の叔母は目玉が飛び出してしまいそうだった。でも彼の妹は鼻高々だった。