Translation of "Içerisinde" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Içerisinde" in a sentence and their japanese translations:

Içerisinde bulunduğumuz

体の声に耳を傾け

İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,

たとえ暗闇の中でも

Bir saat içerisinde gideceğiz.

- 1時間後に出発するつもりだ。
- あと1時間で出発です。

Içinizdeki bu huzuru gün içerisinde

決意してください 今の心の平穏を保ったまま

O, on dakika içerisinde gelecek.

10分もすれば彼がやってきます。

O zaman içerisinde gerçekleri öğrenecek.

彼はやがてその事実をしるだろう。

Kırk dakika içerisinde dersten çıkacaklar.

彼らは四十分にクラスから出る。

Konuşmanızı bir dakika içerisinde bağlayacağım.

すぐにおつなぎします。

Bir dakika içerisinde orada olacağım.

- すぐそちらに行きますよ。
- 速攻でそっちに行くよ。

Kuzenlerim birkaç gün içerisinde geliyorlar.

いとこたちは2、3日中にくるでしょう。

On dakika içerisinde işim bitecek.

あと10分で手が空く。

Mavi elbise içerisinde çok iyi görünüyorsun

ブルーがよく似合いますね。

Bu birkaç aylık zaman içerisinde unutulacak.

それは数ヶ月で忘れられるでしょう。

Ben yaklaşık bir saat içerisinde döneceğim.

1時間かそこらで帰ってきます。

Elektrik birkaç dakika içerisinde tekrar geldi.

電気は数分後にまたついた。

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

- 彼は10分で戻ります。
- 彼は10分たったら戻るだろう。

Sorunu büyümeden halletmeyi zaman içerisinde öğreneceksiniz.

君もそのうち転ばぬ先の杖だということがわかるよ。

Bu yıllar içerisinde ölümsüz şiirler yazdı.

この数年間に彼は不朽の名詩を書いた。

On yıl içerisinde ilk kez uçağa bindi.

10年ぶりに飛行機に乗り

Terapötik ortam içerisinde yüksek dozda psilosibin verildi.

治療環境で シロサイビンの 大量投与を1回行いました

Ay, yıllar boyunca sinesti içerisinde yörüngeye oturabilirdi,

月はシネスティア内の軌道を 数年間 回っており

Dünyada etrafımda olup bitenler içerisinde neyi kaçırıyorum?

私の周りの世界で 他に何を見落としているのでしょう?

Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.

もう二、三か月もすると、君は英語が流暢に話せるようになるだろう。

Bütün konular içerisinde en çok İngilizceyi severim.

どの科目よりも英語が一番好きです。

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

20分後に電話を掛け直してもいいですか。

Birkaç yıl içerisinde Japonyayı tekrar ziyaret edeceğim.

- 私は数年したら再び日本を訪れることになるでしょう。
- 数年後にはまた日本に来ていると思います。

Evet, bir dakika içerisinde seninle birlikte olacak.

すぐに行かせます。

Yüzüncü doğum gününde birkaç gün içerisinde öldü.

百歳の誕生日の数日前になくなった。

Ve önümüzdeki beş yıl içerisinde üzüntü duyabileceğimizi söyledi.

悲しみを忘れるには これから5年ほど かかるかもしれないと言いました

İki lise öğrecisi Tom'u döğüp çürükler içerisinde bıraktılar.

トムは2人の高校生にあざだらけになるまで殴られた。

İşi bir hafta içerisinde bitirmen gerektiğini aklından çıkarma.

その仕事は一週間以内に終わらせることになっていることを心に留めておいてください。

Tüm bu parayı üç ay içerisinde harcamış olacağım.

3ヶ月もたてば、私はこの金をすっかり使ってしまっているでしょう。

Lütfen bugünden itibaren iki hafta içerisinde tekrar gel.

2週間後に来てください。

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitireceğim.

2、3分でそれを終えるつもりだ。

Çoğu durumda üç iş günü içerisinde teslim edebiliyoruz.

休日を除き3日以内にお届けできるケースがほとんどです。

Bu, otuz yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kıştır.

今年はこの30年間で最も寒い冬だ。

En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar.

いくら良い魚でも3日経つと腐る。

Büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

議論を呼びながらも 莫大な資源を使って建設していますが

Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde

幸い ここ数年で 意図せぬ妊娠の割合は

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.

2、3分でそれを終えるつもりだ。

Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.

どうやら2ヶ月以内に昇給がある感じだ。

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

‎サンゴの中の藻類が ‎太陽光から栄養分を生み出す

Her biri birkaç saat içerisinde 20 kilo bal kabağı yiyebilir.

‎1頭が数時間で20キロもの ‎カボチャを食べることも

Sadece üç ay içerisinde... ...kendileri de çocuk yapacak hâle gelecek.

‎3ヵ月後には この子たちも ‎繁殖できるようになる

- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Bir hafta içinde teslim edebiliriz.

1週間以内にお届けします。

Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.

興奮の連続に、あっというまもなく30分のショウタイムが過ぎてしまいました。

- Onlar evi bir gün içerisinde yıkacaklar.
- Evi bir gün içinde yıkacaklar.

彼らはその家を1日で取り壊すでしょう。

Bunun bizim yirmi yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kış olduğunu duydum.

今年の冬は20年ぶりの寒さだそうだ。

- Kız kardeşler birbirleriyle ahenk içerisinde yaşadı.
- Kız kardeşler birbirleriyle uyum içinde yaşadı.

姉妹は睦まじく暮らした。

- Akşam yemeği yakında hazır olacak.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.

まもなく夕食の準備が出来るでしょう。

Ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.

多くの人々が命を落とした それ以来ここは不安定だ

- Kedi ve köpeğim birbiriyle uyum içerisinde yaşıyor.
- Köpeğim ve kedim birbirleriyle uyum içinde yaşarlar.

私の犬と猫は仲良く暮らしている。

Dünya nüfusu o kadar hızlı bir şekilde artıyor ki, kırk yıl içerisinde ikiye katlanmış olacak.

世界の人口はどんどん増えているので、40年以内に今の倍になってしまうだろう。

- O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.

彼女があなたに話しかけるのを拒否するのも当然だ。なぜなら彼女はとても機嫌が悪いからだ。