Translation of "Gitme" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Gitme" in a sentence and their japanese translations:

Gitme.

行かないで。

Aşırıya gitme.

極端に走ってはならない。

Gitme vakti.

出かける時間よ。

Vedalaşmadan gitme.

- さようならも言わずに出ていかないで下さい。
- さよならも言わずに行っちゃわないでよ。

Lütfen gitme.

行かないでください。

Hey, gitme.

- ねえあなたたち行かないで。
- ねえ、行かないでよ。
- おい、行ったら駄目だろ。

Oraya gitme.

その話をやめてくれ。

Sadece gitme.

とにかく行くな。

Bekle. Gitme.

待って。行かないでよ。

Gitme zamanı.

お暇する時間です。

Hayır, gitme.

だめ、行かないで。

Uzaklara gitme.

離れるな。

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

- 学校に行く時間よ。
- もう学校に行く時間です。

- Okula gitme zamanı.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

もう学校に行く時間です。

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti geldi.

もう学校に行く時間です。

- Eve gitme zamanı.
- Şimdi eve gitme zamanı.

家に帰る時間だよ。

Okula gitme vakti.

学校に行く時間よ。

Okula gitme zamanı.

- 君はもう学校へ行く時間だ。
- もう学校へ行く時間でしょ。

Çok uzağa gitme.

- 家からあまり遠くへ行ってはいけない。
- あまり遠くへ行ってはいけないよ。

Hayır, henüz gitme.

だめ、行かないで。

Gitme zamanım geldi.

そろそろおいとましなければならない時間です。

Gitme zamanımız geldi.

出かける時間だ。

Şimdi oraya gitme.

今そこに行ってはいけません。

Neredeyse gitme zamanı.

そろそろ行かなきゃ。

Çocuklar, gitme zamanım.

みんな、俺の出番だ。

Gitmek istemiyorsan, gitme.

行きたくないのなら、行くな。

İngiltere'ye gitme arzum var.

わたしはイギリスへ行きたい。

Eve gitme vakti geldi.

- もう私たちが帰る時間だ。
- もう家に帰る時間だよ。

Neredeyse okula gitme zamanıdır.

もうそろそろ学校へ行く時間です。

Oraya gitme sözünü unuttu.

彼はそこに行くという約束を忘れた。

Aniden gitme sebebini anlayamıyorum.

彼がどうしてそんなに急に出て行ったのかわからない。

Onun eve gitme zamanı.

もう彼女が帰る時間ですよ。

Hız limitinin üzerinde gitme.

制限スピードを超えるな。

Okula gitme vaktin geldi.

そろそろ学校に行く時間です。

Pikniğe gitme planından vazgeçtik.

私達はピクニックに行く計画をあきらめた。

Bekle, bekle, daha gitme.

待って待って、まだ行かないで。

Seni uyarıyorum. Oraya gitme.

忠告する。そこには行くな。

- Bir partiye gitme havasında değilim.
- Bir partiye gitme modunda değilim.

- パーティーに行く気分じゃないんだ。
- パーティーに行くのは気が進まないな。

Bir yere gitme, orada kal.

どこにも行くなよ

Onların okula gitme fırsatları olmadı,

学校に通う機会は一度もなく

İstediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz.

君の好きなところへ自由に旅をして良い。

Okula gitme yerine evde kaldı.

彼は学校に行かずに家にいた。

Hava karardıktan sonra dışarı gitme.

- 日が暮れてからは外出してはいけません。
- 暗くなってから外出してはいけません。

Onun okula gitme zamanı geldi.

彼はもう学校へ行く時間です。

Bir yürüyüş gitme düşüncem yok.

私は散歩に行く気など無い。

Geceleri böyle bir yere gitme.

夜にそんなところへ行ってはいけません。

Amerika'ya gitme düşüncesiyle İngilizce öğreniyorum.

私はアメリカへ行くつもりで英語を勉強しているんです。

Kayağa gitme konusunda onunla tartıştım.

私は彼女にスキーを思いとどまらせた。

Yarın, Tokyo'ya gitme planlarım var.

明日、東京へ行ってこようと思うの。

Kevin Kanada'ya gitme fikrinden vazgeçti.

ケビンはカナダに行くことをあきらめました。

Yatağa gitme zamanınız gelmedi mi?

- いい加減に寝たら。
- そろそろ寝る時間じゃないの?

Gitme ya da kalma alternatifimiz var.

我々は行くかとどまるか2つに1つだ。

Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.

その子はお父さんと公園に行くと言ってきかない。

O tehlikeli bir bölge;Gitme oraya.

そこは危険地帯である。そこへは行ってはいけない。

Kız New York'a gitme şansı yakaladı.

彼女はニューヨークに行くチャンスに飛びついた。

Üniversiteye gitme yerine iş dünyasına girdi.

彼は大学へ進まず実業界に入った。

O, yurtdışına gitme hakkındaki fikrini değiştirdi.

彼は外国に行くことについて考えを変えた。

Bir tayfun Okinawa'ya gitme yolculuğumuzu engelledi.

台風のため沖縄へ旅行できなかった。

Şartlar nedeniyle, üniversiteye gitme düşüncesinden vazgeçtim.

事情があって私は大学進学をあきらめた。

- Gitmek zorunda değilsin.
- Gitme mecburiyetin yok.

- 行かなくてもいいよ。
- 行く必要はないよ。

Jane eve gitme zamanı olduğunu söyledi.

ジェーンは、もう家に帰る時間だと言った。

Boston'a gitme hakkında gerçekten ciddi misin?

本当にマジでボストンに行くの?

Ben onun oraya gitme nedenini bilmiyorum.

私は彼がそこへ行った理由を知らない。

O, okumak için Amerika'ya gitme fikrinden vazgeçti.

- 彼はアメリカへ留学しようと言う考えを捨てた。
- 彼は、アメリカへ行こうという考えを捨てた。

İşe gitme yerine bütün gün evde kaldım.

私は仕事に行かないで一日中家にいた。

Buldokun yanına gitme. Onun seni ısırmasını istemezsin.

噛みつくといけないのでそのブルドッグに近寄るな。

Kendi gitme yerine yerine erkek kardeşini gönderdi.

彼は自分で行かないで、代わりに弟を行かせた。

Onun gitme ya da kalma seçeneği vardı.

彼女は行くか残るかどちらかだった。

Biz oturur oturmaz gitme zamanı olduğunu anladık.

私たちは座るとすぐ行く時間だとわかった。

İşe gitme yerine bütün gün yatakta kaldım.

仕事に行かず一日中寝ていた。

Yarın işe gitme düşüncesi gerçekten moralimi bozuyor.

明日仕事に行くと考えると、私は本当に気分が滅入る。

Pasaportunuzdaki fotoğrafa benzemeye başlattığınızda, tatile gitme zamanıdır.

自分の顔が、パスポートの顔写真のようになってきたら、旅に出た方がいい。

Dışarıya gitme yerine ev ödevimi yapmak zorundayım.

外出をしないで宿題をしなければならない。

Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.

外国へ行くというメアリーの夢はついに現実のものとなった。

Saat ona yaklaştı. Yatmaya gitme zamanımız geçti bile.

- ほぼ10時だ。そろそろ寝る時間だ。
- もうちょっとで十時だ。そろそろ私たちの寝る時間だ。
- もうすぐ十時。そろそろ寝る時間だ。

Saat on bire yakın. Neredeyse yatmaya gitme zamanı.

11時近くだ。そろそろ寝る時間だ。

Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

彼女の家に行くのは気をつけたほうがいいよ。

- Yatağa gitme zamanı.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti geldi.

- 寝る時間ですよ。
- もう寝る時刻ですよ。
- もう寝る時間だぞ。
- もう寝るときだ。
- もう寝なければなりません。

John işe gitme yerine bütün gün yatakta kaldı.

ジョンは仕事に行かずに1日中ベッドの中にいた。

John'un bana Avrupa'ya gitme planından bahsetmesi sadece dündü.

ジョンがヨーロッパへ行く計画について話したのは昨日になってのことだった。

Sinemaya gitme yerine bütün gün boyunca evde kaldım.

私は映画には行かず、一日中家にいました。

O hava yoluyla yurt dışına gitme hakkındaki fikrini değiştirdi.

彼は空路で外国に行くことについて考えを変えた。

- Sanırım okula gitmemin zamanıdır.
- Sanırım okula gitme vakti geldi.

そろそろ学校に出かける時間だと思う。

Bob'ın saat 10:00 'da yatağa gitme alışkanlığı vardır.

ボブは十時に寝るのが習慣だ。

O, Pasifik Okyanusu boyunca yelkenli ile gitme girişiminde başarısız oldu.

彼は太平洋を横断する企てに失敗した。

Yurt dışına gitme fikrinden vazgeçmekten başka yapabileceğim bir şey yok.

私は海外へ行く夢をあきらめざるを得ません。

Bana ondan daha önce bahsetseydin, boş olabilirdim. Fakat yarın eve geri gitme planlarım var.

前もって言ってくれれば空けたのに。明日は実家に帰る予定だ。

Herhangi bir tür Tayland yiyeceği asla yemedim, bu yüzden büyük annemle birlikte bir Tayland restoranına gitme hakkında oldukça heyecanlıyım.

私はそれまでタイ料理というものを全く食べたことがなかったので、祖母とタイ料理のレストランに行くことになって、とてもワクワクした。