Translation of "Gerektiği" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Gerektiği" in a sentence and their japanese translations:

Onu yazman gerektiği doğrudur.

君がそれを書くのは正しい。

Ne yapılması gerektiği açık.

- 何をしなければならないかは明白です。
- 何をしなければならないかは明らかです。

Yeterince uyumam gerektiği söylenildi.

十分に睡眠を取りなさいといわれました。

Verginin kaldırılması gerektiği fikrindeyim.

私はその税は廃止すべきだという意見です。

Onun öyle söylemesi gerektiği tuhaf.

- 彼がそんな事いうなんておかしい。
- 彼がそんなことを言うなんておかしい。
- 彼がそんなことを言うとは不思議だ。

Onun yarışmayı kazanması gerektiği doğaldı.

彼がその大会に勝ったのも当然であった。

Dakik olman gerektiği çok önemlidir.

時間を守ることは大事である。

Onun kovulması gerektiği sonucuna vardık.

- 私達は彼を解雇すべきだという結論に達した。
- 私たちは彼を解雇するべきだという結論に達した。

Oraya gitmem gerektiği için gittim.

私はやむを得ずそこへ行った。

Onun bunu bilmemesi gerektiği şaşırtıcıdır.

- 彼がそのことを知らないとは驚きだ。
- 彼がこのことを知らないとは驚きだ。

Derhal başlaması gerektiği aklına geldi.

すぐに出発すべきだという考えが彼の心に浮かんだ。

Ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar.

その後の選択を 変更するということです

Ona yardım etmemiz gerektiği sonucuna vardık.

我々は彼に力を貸そうという結論になった。

Bana bir doktor görmem gerektiği söylenildi.

私は医者に見てもらったほうがいいと言われた。

Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.

体力を維持するにはちゃんと食べなければいけません。

Hepimiz erken gitmemiz gerektiği konusunda anlaştık.

私たちは早く出発する事に意見が一致している。

Biz hareketi desteklememiz gerektiği sonucuna vardık.

私たちは私たちがその運動を支援すべきだという結論に達した。

Bir problemi olduktan sonra uyumanız gerektiği söylenir

問題は「一晩寝かせてみろ」と 言われますよね

Gerçek bir mega şehirde olması gerektiği gibi,

例えば診療所 病院

O hastaneye gitmesi gerektiği konusunda ısrar etti.

- 彼女は病院へ行けと聞かなかった。
- 彼女は、彼は病院に行くべきだと言い張った。

Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.

彼女は私が勘定を払うべきだと主張した。

Onun bizimle gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.

彼は私たちと一緒にいくべきです。

Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

戦争は停止されるべきだと全員合意した。

Bu bilgi olması gerektiği kadar güncel değil.

この情報は当然最新であるべきなのに、実際はそうでない。

Bence değerli olan şeye odaklanmamız gerektiği fikri,

価値あることに 重きを置くというのは

Planımdan vazgeçmem gerektiği konusunda hiç neden yok.

私が計画を断念しなければならない理由はない。

Fakat bir bilim insanı işini gerektiği gibi yapıyorsa

でも科学者が 研究に 正確を期そうとするのなら

Çocuğumu nasıl yetiştirmem gerektiği konusunda kendime güvenimi artırdı.

それにより 我が子の育て方に より自信がつきました

Onlar para ile ne yapmaları gerektiği hakkında konuştular.

彼らはそのお金をどう処理すべきかについて話し合った。

Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.

事態の深刻さがわかるでしょう。

Onun tekrar denemesi gerektiği konusunda onu ikna ettim.

私は彼にもう一度やってみるよう説得してみた。

Hangi elbiseleri giymemiz gerektiği hakkında özel kurallar yok.

服装に関する特別な規則はない。

Kimin lider olması gerektiği konusunda bir soru ortaya çıktı.

誰がリーダーになるかについて質問が生じた。

Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.

- メアリーは彼に何といったら良いのか途方に暮れている。
- メアリーは彼に何と言えばいいのか全く分からない。

Yarın erken kalkmam gerektiği için kısa süre içinde yatmak istiyorum.

明日早く起きなきゃいけないから、すぐに寝たいんだよ。

Jane'in ne zaman gitmesi ve nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.

ジェーンはいつ、どこへ行ったらいいか全く分からなかった。

Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.

日本では大学に入るには難しい入学試験が必要だということは、世界中に知られている。

Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.

列に並んで長い間待たされた後、身分証明として正式な出生証明書が必要だといわれた。