Translation of "Duygularını" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Duygularını" in a sentence and their japanese translations:

Duygularını bastıramadı.

彼女は感情を抑えることができなかった。

Duygularını gizlemeye çalıştı.

彼女は自分の感情を隠そうとした。

O, duygularını bastıramaz.

彼女は自分の感情を抑える事ができない。

Onun duygularını anlayamıyorum.

- 彼の気持ちが分からない。
- 私は彼の気持ちが理解出来ません。

Duygularını incittiysem üzgünüm.

気に障ったならごめん。

Duygularını incittim mi?

- お気を悪くしたのではないですか。
- お気に障ったのでしょうか。

Duygularını uzaklaştırıp bastırdıklarını anlattılar.

いかに感情が遠ざけられ 抑制されるかを語りました

Duygularını incittiysem, özür dilerim.

もし気にさわったら、ごめん。

Onun duygularını görmezden gelmeyin.

彼女の気持ちを考えてやりなさい。

Duygularını anlıyor gibi hissediyorum.

君の気持ちが分かるような気がする。

Sanırım onun duygularını incittim.

彼の気持ちを傷つけたと思う。

Onun duygularını incittim mi?

- 私は彼の感情を傷付けただろうか。
- 私は彼の気持ちを傷付けたのだろうか。

O, duygularını kontrol edemez.

彼女は自分の感情を抑える事ができない。

Üzgünüm, duygularını incitmek istemedim.

ごめんなさい、あなたの気持ちを傷つけるつもりなどなかったのです。

Onun duygularını hafife almamalısın.

あなたは彼の気持ちを弄んではいけない。

Onun duygularını incitmek istemiyorum.

彼の感情を傷付けたくはない。

Duygularını gizlemek zorunda değilsin.

自分の気持ちを押し隠すことがないんだよ。

Sözleri onun duygularını incitti.

彼の言葉が彼女を傷つけた。

Birçok sanatçı duygularını sanatına koyar.

多くの人たちは自分の感情を アートに込めています

Duygu-ölçer ölçeklerle duygularını değerlendirdiler.

確立された尺度に基づいて 評価してもらいました

Biz onun duygularını incitmekten korktuk.

我々は彼の感情を刺激しないかと心配した。

Tom duygularını kontrol altına aldı.

トムは自分の感情をぐっと抑えた。

Savaşla ilgili duygularını ifade etti.

彼女は戦争について所感を述べた。

Onun, duygularını bastırması çok zordu.

彼女には感情を抑えることがとてもむずかしかった。

Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

私は彼の気持ちを傷付けたかもしれない。

Senin duygularını incitmek niyetinde değildi.

彼には君の気持ちを傷つけるつもりはなかった。

Tom duygularını kontrol etmeye çalıştı.

- トムは自分の感情を制御しようとした。
- トムは自分の感情をコントロールしようとした。

Duygularını kontrol etmesi çok zordu.

彼女には感情を抑えることがとてもむずかしかった。

Bu yüzden hastalarımız duygularını saklamayı öğrenmişlerdi.

そこで 彼らは 感情を 箱の中に入れるようになります

Sözlerimin duygularını inciteceği hiç aklıma gelmemişti.

- 私の言葉が彼女を傷つけるとは考えもしなかった。
- 私が言ったことが彼女を傷つけるとは考えもつかなかった。

Normalde Tom duygularını pek fazla göstermez.

トムは普段あまり感情を表に出さない。

Onun duygularını incitip incitmediğimi merak ediyorum.

私は彼の気持ちを傷付けたのだろうか。

Duygularını mı incittim? Bunu yapmak istemedim.

お気に障ったでしょうか。悪意はなかったのです。

Her zaman başkalarının duygularını dikkate almalıyız.

いつも自分以外の人の気持ちを思いやらなくてはならない。

O, ona aşık ama duygularını gizlemeye çalışıyor.

彼は彼女に恋をしているが、それを隠そうとする。

O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.

彼は自分の感情を隠し、熱狂しているふりをした。

Ona gerçekleri söylemedim çünkü duygularını yaralamaktan korktum.

彼の感情を傷つけるのを恐れて、本当の事を言わなかった。

Erkek arkadaşı da duygularını kamufle etme eğiliminde olup

このボーイフレンドは 自分の感情をカモフラージュする傾向もあって

O bir şiirde doğa için duygularını ifade etti.

彼女は自然に対する気持ちを詩で表現した。

Gerçek duygularını göstermek Japonya'da bir erdem olarak düşünülmemektedir.

自分の本当の感情を見せることは、日本では美徳とは考えられていない。

- Onun duygularını incitmekten korkuyordum.
- Onun hislerini incitebilmekten korkuyordum.

私は彼の気分を害するのではないかと気にした。

Onun duygularını incitmekten korktuğum için ona gerçeği söylemedim.

彼の感情を傷つけるのを恐れて、本当の事を言わなかった。

Japon halkı duygularını ifade etmek için hediyeleri takas eder.

日本人は気持ちを伝えるために贈り物を交換します。

Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.

私たちはトムの気持ちを傷つけないよう、細心の注意を払う必要があると思う。

Kan şekeri bozukluğu düşük seviyede olan kişiler onların duygularını bastırmak için güçten yoksun olmaları nedeniyle kolayca korkarlar ve öfkelenirler.

低血糖症の人は、感情を押さえる力がないので、すぐに怖がったり怒ったりする。