Translation of "Binmek" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Binmek" in a sentence and their japanese translations:

Motosiklete binmek eğlencelidir.

オートバイに乗るのは楽しい。

Ata binmek çok eğlencelidir.

馬に乗る事はとてもおもしろい。

Otobüse binmek zorunda mıyız?

私達はバスに乗らなければなりませんか。

İlk trene binmek istemiştim.

私は始発列車に乗りたかった。

Ben bisiklete binmek zorundayım.

私は自転車に乗らねばならない。

Bir motosiklete binmek istiyorum.

- 私はオートバイに乗りたい。
- バイクに乗ってみたいんだ。

Bir ata binmek istiyorum.

- 僕は馬に乗ってみたい。
- 乗馬がしたい。

Otobüse binmek için acele etti.

彼はそのバスに乗るために急いだ。

Tom bir taksiye binmek istemedi.

トムはタクシーで行きたくなかった。

Bir sonraki uçağa binmek mümkün mü?

次の便に乗ることができますか。

Otobüse binmek için bir bilet almalısın.

- バスには切符が必要だ。
- バスにのるには切符を買わなければならない。
- バスに乗るには切符を買わなくてはならない。
- バスに乗るには、切符を買う必要がありますよ。

Motosiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.

バイクは若者が乗ると危険なことがある。

Otobüse binmek için bilete ihtiyacın var.

バスには切符が必要だ。

Teleferiğe binmek istiyorum ama yükseklikten korkuyorum.

ケーブルカーに乗りたいが、高さが怖い。

Bir ata binmek gerçekten heyecan verici.

馬に乗ることは本当にスリルがある。

Taksiye binmek benim için bir lüks.

タクシーに乗るのは私には贅沢だ。

Her zaman bir ata binmek istemişimdir.

ずっと馬に乗ってみたいって思ってたの。

İstasyona kolayca yürüyebilirken bir taksiye binmek aptalca.

駅まで歩けるのにタクシーに乗るのは馬鹿げている。

Bir metroya tek başına binmek tehlikeli mi?

一人で地下鉄に乗るのは危ないですか。

Taksiye binmek yerine otobüsle gitmek daha ekonomik.

- タクシーで行くかわりにバスで行くのは節約になる。
- タクシーを拾うよりバスで行ったほうが経済的だ。

Bisiklete binmek iyi egzersizdir. Ayrıca, havayı kirletmez.

サイクリングはいい運動になる。その上空気を汚染することもない。

Paris'e giden 8:15 trenine binmek zorundayım.

- 8時15分発のパリ行き列車に間に合わせなくてはならない。
- パリ行き8時15分の電車に乗らなくてはいけない。

- Motosiklete kasksız binmek tehlikelidir.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.

ヘルメットをかぶらずにバイクに乗るのは危険だ。

Taksiye binmek en az 2000 yene mal olacak.

タクシーを使えば、少なくとも2000円はかかる。

Bir yere gitmek için bir otobüse binmek zorundayım.

どこに行くにもバスに乗らなければならない。

İlk trene binmek için büyük bir acelem vardı.

私は始発電車に乗るためにとても急いだ。

Arabam bozuldu, bu yüzden bir otobüse binmek zorunda kaldım.

- 車が故障したので、バスに乗らざるをえなかった。
- 車が壊れたのでバスにならざるをえなかった。

Okula yürüyebilir misin yoksa bir otobüse binmek zorunda mısın?

学校へは歩いていけますか、それともバスを使わなければいけませんか。

Bob son treni kaçırdı ve bir taksiye binmek zorunda kaldı.

ボブは終電に乗りそこね、タクシーに乗らねばならなかった。

Buradan otele yürüyerek gitmek çok uzaktır. Daha iyisi bir taksiye binmek.

ここからホテルまで徒歩で行くには遠すぎます。タクシーにお乗りなさい。

Yoğun yağış bütün trenlerin durmasına sebep olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.

大雨のためにすべて電車が止まって、タクシーに乗らねばなりませんでした。

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

トムは自分がもうすぐボストン行きの列車に乗らなければいけないとわかっていたから、プラットフォームであんなに激しくメアリーを抱きしめたんだ。