Translation of "Ağlamaya" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Ağlamaya" in a sentence and their japanese translations:

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

彼女は泣き始めた。

Ağlamaya değmez.

泣く価値さえない。

Ağlamaya başladı.

彼女は泣き始めた。

Ağlamaya başladım.

私は泣き出した。

Sonunda ağlamaya başladı.

- ついに彼は泣きはじめた。
- しまいに彼は泣き出した。

Çocuk ağlamaya başladı.

その男の子は泣き始めました。

O ağlamaya başladı.

彼女は泣き始めた。

O ağlamaya başlıyor.

彼は今にも泣きだしそうだ。

Tom ağlamaya başladı.

トムは泣き出した。

Bebek ağlamaya başladı.

赤ちゃんが泣き始めた。

Oğlan ağlamaya başladı.

その男の子は泣き始めました。

Ağlamaya devam etti.

彼女は泣き続けた。

- O, yüzümü gördüğünde ağlamaya başladı.
- Yüzümü görünce, ağlamaya başladı.

彼女は私の顔を見て泣き始めた。

Tomoko neredeyse ağlamaya başladı.

トモコはもう少しで泣き出すところだった。

Çocuk birden ağlamaya başladı.

その子は急に泣き出した。

Tom da ağlamaya başladı.

トムも泣き始めた。

Tom aniden ağlamaya başladı.

トムは急に泣き出した。

O, ağlamaya devam etti.

- 彼はいつまでも泣き続けた。
- 彼は泣き続けた。

Tom birden ağlamaya başladı.

トムは泣き出した。

Bebeğim ağlamaya başladı, süt istiyordu.

赤ちゃんがミルクを欲しがって泣き出した。

Yalnız bırakıldığında bebek ağlamaya başladı.

一人取り残されて、その赤ん坊は泣き出した。

Çocuk köpeği gördüğünde ağlamaya başladı.

その子は犬を見て泣き出した。

Bu arada, o ağlamaya başladı.

そうしている間に彼女は泣き出した。

Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.

彼女は不平不満をこぼし、泣き始めた。

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

ビルは何時間も泣き続けた。

Küçük kız ağlamaya devam etti.

少女はただ、泣き続けた。

Arkasını döndü ve ağlamaya başladı.

彼女は顔をそむけて泣き始めた。

Ağlama. Ben de ağlamaya başlayacağım.

泣かないでよ。泣かれたらこっちまで泣きたくなっちゃうじゃん。

Beni görünce, bebek ağlamaya başladı.

私を見てその赤ん坊は泣き出した。

Bütün gece ağlamaya devam etti.

彼女は一晩中泣き通した。

Odadan çıkar çıkmaz ağlamaya başladı.

彼女は部屋を出るとすぐに泣き出した。

- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.

彼女は大声で泣き始めました。

O, mektubu okur okumaz ağlamaya başladı.

手紙を読んだとたんに彼女は泣き出した。

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

その物音を聞いた途端に、私の弟は泣き始めた。

Bebek bütün gece ağlamaya devam etti.

その赤ん坊は一晩中泣き続けた。

O çocuk saatlerce ağlamaya devam etti.

その子は、何時間も泣き続けた。

O haberi duyar duymaz ağlamaya başladı.

そのニュースを聞くとすぐに彼女は涙を流して泣き出した。

Haberi duyduktan hemen sonra ağlamaya başladı.

彼は知らせを聞くとすぐに泣き出した。

O beni görür görmez ağlamaya başladı.

彼女は私の姿を見るとすぐに泣き出した。

O, haberi duyar duymaz ağlamaya başladı.

彼は知らせを聞くとすぐに泣き出した。

Jack onu görür görmez ağlamaya başladı.

ジャックは彼女を見るとすぐにワッと泣き出した。

O, onun yüzünü görünce ağlamaya başladı.

彼女は彼の顔を見て泣き始めた。

O, odaya girer girmez ağlamaya başladı.

- 彼女は自分の部屋に入ったとたん泣き出した。
- 彼女は自分の部屋に入ったとたんに泣きはじめた。

Bu ikinci şokta ben ağlamaya başladım.

この2度目の衝撃にわたしは泣いた。

Bebeği kollarımda tuttuğum anda ağlamaya başladı.

私が抱いたとたん、赤ちゃんは泣き出した。

O, bütün gece ağlamaya devam etti.

彼女は一晩中泣き続けた。

O, beni görür görmez ağlamaya başladı.

彼女は私の姿を見るとすぐに泣き出した。

Tom kendini banyoya kilitledi ve ağlamaya başladı.

トムはトイレに閉じこもり、泣き始めた。

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

母はすすり泣き すぐに言いました

Lucy eve gitmek için ağlamaya başladığında, ancak varmıştık.

着いたと思ったとたんに、ルーシーが家へ帰りたいと泣き出した。

Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.

祖父が死んだという知らせを聞いた時にショックを受けた後、その少女は泣き出した。

Daha önce hiç kimsenin önünde ağlamamış olan Jiro ağlamaya başladı.

今まで人前で泣いたことのなかった二郎が、オンオンと泣き出した。

O, onu teselli etmeye çalıştı, ama o ağlamaya devam etti.

彼は彼女を慰めようとしたが、彼女は泣き続けた。

Mektubu o kadar arkadaşçaydı ki, o derinden etkilendi ve ağlamaya başladı.

あまりにも彼の手紙が優しかったので、彼女は感動して泣き始めた。

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

その女の子は母親を見るやいなやわっと泣き出した。

- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.

今まで人前で泣いたことのなかった二郎が、オンオンと泣き出した。