Translation of "Yukarı" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Yukarı" in a sentence and their italian translations:

Aşağı yukarı.

Più o meno.

Yukarı çıkıyoruz

Andiamo a destra, allora,

Yukarı gidiyorum.

- Sto andando di sopra.
- Sto andando al piano di sopra.

Eller yukarı!

Mani in alto!

Tom yukarı katta.

- Tom è al piano di sopra.
- Tom è di sopra.

Asansör yukarı geliyor.

L'ascensore sta salendo.

Tom'u yukarı götür.

- Porta di sopra Tom.
- Porta al piano di sopra Tom.
- Portate di sopra Tom.
- Portate al piano di sopra Tom.
- Porti di sopra Tom.
- Porti al piano di sopra Tom.

Yukarı doğru kıvrıldığını göreceksiniz.

vedete che le foglie tendono a chiudersi.

Personel memurlarının birçoğu yukarı.

Molti dei suoi ufficiali fecero fatica a mantenergli testa.

Yukarı çıkıp nefes alabilesin.

così puoi risalire a prendere fiato.

Tom merdivenlerden yukarı çıkıyor.

Tom sta salendo le scale.

Yukarı çıkalım ve konuşalım.

- Andiamo di sopra a parlare.
- Andiamo al piano di sopra a parlare.

Derhal yukarı çıkmanı istiyorum.

- Voglio che tu vada di sopra immediatamente.
- Voglio che tu vada al piano di sopra immediatamente.
- Voglio che lei vada di sopra immediatamente.
- Voglio che lei vada al piano di sopra immediatamente.
- Voglio che andiate di sopra immediatamente.
- Voglio che andiate al piano di sopra immediatamente.
- Voglio che voi andiate di sopra immediatamente.
- Voglio che voi andiate al piano di sopra immediatamente.

Asansörde Tom'la yukarı çıktım.

- Sono salito in ascensore con Tom.
- Sono salita in ascensore con Tom.
- Salii in ascensore con Tom.

Ben birini yukarı kaldırdım.

- Ne ho sollevato uno.
- Ne ho sollevata una.

Gıda fiyatı yukarı gitti.

Il prezzo del cibo è salito.

Piyanoyu nasıl yukarı çıkaracağız?

Come porteremo il piano di sopra?

Bazen yukarı ve dışarı bakarız,

guardando a volte in su e fuori,

O hızla merdivenlerden yukarı gitti.

Ha salito rapidamente le scale.

- Yukarı gidelim.
- Üst kata gidelim.

Andiamo di sopra.

Bu yokuş yukarı bir yoldur.

Questa è una strada in salita.

Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.

- Muovevano su e giù le chiavi.
- Loro muovevano su e giù le chiavi.

Fiyatlar bu üç ay yukarı gitti.

I prezzi sono aumentati in questi ultimi tre mesi.

- Yukarı gidebilir miyiz?
- Üst kata çıkabilir miyiz?

- Possiamo andare di sopra?
- Possiamo andare al piano di sopra?

Kendinizi yukarı çekip saplayın, onu yakalayıp zemine yapıştırın.

Devo saltare. Preso. Infilzato sul fondo.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Al tramonto... i pesci di cui si nutrono le otarie risalgono dagli abissi.

Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.

Tom posò il libro da una parte e alzò lo sguardo.

Edu'nun aşağı yukarı bin tane eşcinsel arkadaşı var.

Edu ha più o meno un migliaio di amici gay.

Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.

Questo libro costa su per giù 20 euro.

- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.
- Yaklaşık benim yaşımda.

- Ha più o meno la mia età.
- Ha circa la mia età.
- Lei ha circa la mia età.

Yağışlı sezon aşağı yukarı haziran ayı sonunda başlar.

La stagione delle piogge comincia più o meno alla fine di giugno.

- O yaklaşık benim yaşımda.
- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

- Ha più o meno la mia età.
- Lei ha circa la mia età.

- Tom, Mary'yi uyandırmak için yukarı çıktı.
- Tom, Mary'yi uyandırmak için üst kata çıktı.
- Tom, Mary'yi uyandırmak için yukarı kata çıktı.

Tom è salito a svegliare Mary.

- Onu hapse yolla.
- Onu yukarı yolla.
- Onu üst kata gönderin.

- Imitalo.
- Lo imiti.
- Imitatelo.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

Uso le braccia per l'equilibrio. Ho arrotolato la corda al piede per potermi spingere verso l'alto.

- Kırk satırla kırk katır arasında.
- Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

Tra Scilla e Cariddi.

Yukarı çıkıp bu su tankına mı girelim? Yoksa bu hurda yığınına mı?

Saliamo ed entriamo nel serbatoio? O nel cumulo di detriti?

Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.

E non posso risalire le pareti verticali. Sono tra l'incudine e il martello.

Bugün cuma, ben de aşağı yukarı her cuma ne yapıyorsam onu yaptım.

- Oggi è venerdì, e ho fatto quello che faccio quasi ogni venerdì.
- Oggi è venerdì, e ho fatto ciò che faccio quasi ogni venerdì.

Sorun şu ki buradan indikten sonra devam etmek zorunda kalacağım. Yukarı çıkış yok.

Ma quando avrò superato questo, non potrò più tornare indietro.

- O az çok benim yaşımda.
- O aşağı yukarı benim yaşımda.
- O yaklaşık olarak benim yaşımda.
- O neredeyse benim yaşımda.

- Ha più o meno la mia età.
- Lei ha più o meno la mia età.