Translation of "Olmuştu" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Olmuştu" in a sentence and their italian translations:

...paramparça olmuştu.

a pezzi.

Harap olmuştu.

- È stato distrutto.
- È stata distrutta.
- Fu distrutto.
- Fu distrutta.
- Venne distrutto.
- Venne distrutta.

Tom rahatsız olmuştu.

Tom era irritato.

Kışın ortalarında olmuştu.

È successo a un certo punto in pieno inverno.

O harap olmuştu.

Era devastato.

Joy üzüntüden altüst olmuştu.

La gioia era mista a dolore.

Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.

Era bagnata fradicia dalla testa ai piedi.

Haberden herkes şok olmuştu.

- Erano tutti scioccati dalla notizia.
- Erano tutti sconvolti dalla notizia.

Eve döndüğümde geç olmuştu.

- Era tardi quando sono ritornato a casa.
- Era tardi quando sono ritornata a casa.
- Era tardi quando ritornai a casa.

Yine, kansız bir darbe olmuştu.

Anche questo si è svolto senza spargimento di sangue

En son 2013'te olmuştu.

L'ultima volta che è successo era nel 2013.

O, ona zaten âşık olmuştu.

Era già innamorata di lui.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

- Sami aveva molti amici musulmani.
- Sami aveva molte amiche musulmane.

Festivalden bir hafta sonra yok olmuştu.

una settimana dalla fine del festival.

Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.

- Era tardi, quindi sono andato a casa.
- Era tardi, quindi sono andata a casa.
- Era tardi, quindi andai a casa.

Meryem hamileyken tuhaf aşermeleri olmuştu biraz.

Mary aveva delle strane voglie di cibo quando era incinta.

- O, ses tarafından sinirlendirildi.
- Sesten rahatsız olmuştu.

- Era irritato dal suono.
- Lui era irritato dal suono.

Dört gün içinde Moskova'nın üçte ikisi yok olmuştu.

In quattro giorni, due terzi di Mosca vennero distrutti.

Şartlar Tom için son zamanlarda oldukça zor olmuştu.

Le cose sono state abbastanza dure ultimamente per Tom.

- Neredeyse gece yarısı oldu.
- Neredeyse gece yarısı olmuştu.

Era quasi mezzanotte.

Bu hipotezi kanıtlamaya çalışmak benim için bir takıntı olmuştu.

Perseguire questa ipotesi divenne un ossessione.

- Tom'un duası kabul oldu.
- Tom'un duası kabul olmuştu.
- Tom'un duası gerçekleşti.
- Tom'un duasına icabet edildi.

- La preghiera di Tom è stata esaudita.
- La preghiera di Tom fu esaudita.