Translation of "Kızlar" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Kızlar" in a sentence and their italian translations:

- Merhaba kızlar.
- Selam kızlar.

Ciao, ragazze.

Kızlar kazandı.

- Le ragazze hanno vinto.
- Le ragazze vinsero.

Kızlar heyecanlı.

Le ragazze sono emozionate.

Kızlar bayıldı.

- Le ragazze sono svenute.
- Le ragazze svennero.

Bunlar kızlar!

Queste sono le ragazze!

Kızlar güldüler.

- Le ragazze hanno riso.
- Le ragazze risero.

Kızlar çalışır.

Le ragazze lavorano.

Kızlar utangaçtır.

Le ragazze sono timide.

Kızlar heyecanlıydı.

Le ragazze erano emozionate.

Kızlar kıkırdadı.

- Le ragazze hanno ridacchiato.
- Le ragazze ridacchiarono.

O kızlar fahişe.

Quelle ragazze sono prostitute.

Diğer kızlar neredeler?

Dove sono le altre ragazze?

Kızlar hoş karşılanmaz.

Le ragazze non sono le benvenute.

Acele edin, kızlar.

Sbrigatevi, ragazze.

Pembe kızlar içindir.

Il rosa è per le ragazze.

Kızlar sandviçlerini yiyor.

Le ragazze stanno mangiando i loro sandwich.

Kızlar senden hoşlanmıyorlar.

- Alle ragazze non piaci.
- Alle ragazze non piace.
- Alle ragazze non piacete.

Dğer kızlar kıskançtı.

Le altre ragazze erano gelose.

Harika iş, kızlar.

Ottimo lavoro, ragazze.

Kızlar koşup oynuyorlar.

- Le ragazze corrono e giocano.
- Le ragazze corrono e suonano.

Çinli kızlar tatlıdır.

Le ragazze cinesi sono carine.

Kızlar, ben bekarım.

Ragazze, sono single.

Kızlar seni sevmiyorlar.

- Alle ragazze non piaci.
- Alle ragazze non piace.
- Alle ragazze non piacete.

Şu kızlar güzel.

Quelle ragazze sono belle.

Kızlar bazen gariptir.

Le ragazze sono strane a volte.

Onlar duyarlı kızlar.

Sono ragazze serie.

- Kızlar, arılar kadar meşguller.
- Kızlar arılar gibi meşguller.

- Le ragazze sono impegnatissime.
- Le ragazze sono occupatissime.

Ciddi kızlar artık yoklar.

Le ragazze serie non ci sono più.

Kızlar sadece eğlenmek istiyor.

Le ragazze vogliono solo divertirsi.

Kızlar film yıldızının hayranıdır.

- Le ragazze vanno pazze per la star dei film.
- Le ragazze vanno matte per la star dei film.

Sınıfımdaki tüm kızlar naziktir.

Tutte le ragazze della mia classe sono gentili.

Diğer kızlar nereye gittiler?

Dove sono andate le altre ragazze?

Erkekler ve kızlar okurlar.

- I ragazzi e le ragazze leggono.
- I ragazzi e le ragazze hanno letto.
- I ragazzi e le ragazze lessero.

O kızlar çok meşgul.

- Quelle ragazze sono molto occupate.
- Quelle ragazze sono molto impegnate.

Kızlar da astronot olabilir.

Anche le ragazze possono essere delle astronaute.

Erkekler kızlar kadar sinirliydi.

I ragazzi erano nervosi come le ragazze.

Kızlar, siz iyi misiniz?

State bene, ragazze?

En güzel kızlar Litvanyalı'dır.

Le ragazze più belle vengono dalla Lituania.

Tüm kızlar Tom'u sever.

Tutte le ragazze amano Tom.

Kızlar kavga etmeye başladı.

Le ragazze cominciarono a litigare.

Sami kızlar tarafından kuşatıldı.

- Sami era circondato da ragazze.
- Sami era circondato da delle ragazze.

- Kızlar değil ama erkekler korkuyordu.
- Kızlar korkmuyordu ama erkekler korkuyordu.

Le ragazze non avevano paura, ma i ragazzi sì.

- Mary diğer kızlar gibi değil.
- Mary öteki kızlar gibi değildir.
- Meryem öbür kızlar gibi değil.
- Mary diğer kızlara benzemiyor.
- Mary başka kızlar gibi değildir.

Mary non è come le altre ragazze.

Kızlar kedileri daha çok sever.

- Alle ragazze piacciono di più i gatti.
- Le ragazze preferiscono i gatti.

Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.

Molte ragazze pensano di essere graziose.

O bir kızlar birliği üyesidir.

- È membra di un'associazione studentesca femminile.
- Lei è membra di un'associazione studentesca femminile.

Neden kızlar her şeyden yakınır?

Perché le ragazze sono così complicate?

Bazı kızlar sadece asla öğrenmez.

Alcune ragazze non imparano proprio mai.

Acele edin kızlar, geç kalacaksınız.

Sbrigatevi, ragazze, state per essere in ritardo.

Oğlanlar ve kızlar bahçede oynuyorlar.

Ragazzi e ragazze giocano nel giardino.

O diğer kızlar gibi değil.

- Non è come le altre ragazze.
- Lei non è come le altre ragazze.

Kızlar onu her zaman söylüyorlar.

- Le ragazze lo dicono in continuo.
- Le ragazze lo dicono in continuazione.

Kızlar erkeklerden daha kolay ağlarlar.

Le ragazze piangono più facilmente dei ragazzi.

Bütün kızlar onunla alay ettiler.

- La ragazze si sono prese tutte gioco di lui.
- Le ragazze si presero tutte gioco di lui.

Pekala kızlar, gitme zamanı geldi.

Beh, ragazze, è ora di andare.

Bu şarkı kızlar tarafından sevilmiyor.

Questa canzone non è amata dalle ragazze.

Okulumuzda kızlar erkeklerden daha fazladır.

- Nella nostra scuola ci sono più ragazze che ragazzi.
- Ci sono più ragazze che ragazzi nella nostra scuola.

Kızlar kızlardır ve oğlanlar oğlandırlar.

Le ragazze sono ragazze e i ragazzi sono ragazzi.

Mary diğer kızlar gibi değildir.

Mary non è come le altre ragazze.

Manon diğer kızlar gibi değildir.

Manon non è come le altre ragazze.

Yamada kendi sınıfındaki kızlar arasında popüler değil ama daha genç kızlar arasında popüler.

- Yamada non è popolare tra le ragazze del suo anno, ma è popolare tra le ragazze più giovani a scuola.
- Yamada non è popolare tra le ragazze del suo anno, però è popolare tra le ragazze più giovani a scuola.

Kızlar ön yargı ve ayrımcılıkla karşılaşıyorlar.

Le ragazze affrontano discriminazione e pregiudizio.

- Kızların çoğu naziktir.
- Çoğu kızlar naziktir.

La maggior parte delle ragazze sono gentili.

Pembe renk sadece kızlar için değildir.

Il rosa non è solo per le ragazze.

Kasabada herhangi güzel kızlar var mı?

C'è qualche ragazza carina in città?

O Asyalı kızlar için ilgi çekici.

- È attratto dalle ragazze asiatiche.
- Lui è attratto dalle ragazze asiatiche.

Tom'un sınıfındaki bütün kızlar onu seviyor.

Tom piace a tutte le ragazze della sua classe.

Tom'un sınıfındaki tüm kızlar ona aşık.

Tutte le ragazze nella classe di Tom sono innamorate di lui.

Kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

donne e ragazze sono una forte fonte di possibilità.

Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.

Generalmente le ragazzine vanno matte per le bambole.

Bob'ın babası bir kızlar okulunda öğretmenlik yapar.

Il padre di Bob insegna in una scuola femminile.

Kızlar Blackpool'daki beyaz erkeklerle buluşmayı umut ediyorlar.

- Le ragazze sperano di conoscere dei ragazzi bianchi a Blackpool.
- Le ragazze sperano di incontrare dei ragazzi bianchi a Blackpool.

Polonyalı kızlar, Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.

Le ragazze polacche non volevano che Justin Bieber arrivasse in Polonia.

Oldukça güzel olduğu için diğer kızlar onu kıskanıyorlar.

- Le altre ragazze sono gelose di Lily perché lei è estremamente carina.
- Le altre ragazze sono gelose di Lily perché è estremamente carina.

Erkekler ve kızlar arasında büyük bir fark var.

C'è una grande differenza tra i ragazzi e le ragazze.

O, futbol takımında olduğu için kızlar arasında popülerdir.

- Era popolare con le ragazze perché era nella squadra di calcio.
- Lui era popolare con le ragazze perché era nella squadra di calcio.
- Era popolare con le ragazze perché era nella squadra di football.
- Lui era popolare con le ragazze perché era nella squadra di football.

İkiz kızlar o kadar çok benzerler ki birini diğerinden ayıramıyorum.

Le gemelle si assomigliano così tanto che non riesco a distinguerle l'una dall'altra.

Manny kızlar ona binecek diye tek boynuzlu bir at olmak istiyor.

Manny vuole essere un unicorno così ragazze lo cavalcheranno.