Translation of "Havada" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Havada" in a sentence and their italian translations:

Havada sihir asılı.

la magia è nell'aria.

Havada bahar hissediyorum.

- Sento la primavera nell'aria.
- Io sento la primavera nell'aria.

Helikopter havada uçuyordu.

L'elicottero sta rimanendo sospeso in aria lassù.

Sakinleştirici oklar havada uçuyor.

I dardi tranquillanti non mancano.

Top havada yüksek sıçradı.

La palla è rimbalzata alta nell'aria.

Açık havada egzersiz yapın.

- Fai attività fisica all'aperto.
- Faccia attività fisica all'aperto.
- Fate attività fisica all'aperto.

Gölet sıcak havada kurudu.

Lo stagno si è asciugato per il caldo.

Aklı bir karış havada.

- Lui è distratto.
- È distratto.

- Havada rahatsız edici bir koku var.
- Havada iğrenç bir koku var.

C'è un cattivo odore nell'aria.

Ebabiller güçleri yettiğince havada döner.

I rondoni volano in cerchio più che possono.

Evet, havada çok nem var.

Sì, lo è. C'è molta umidità nell'aria.

Yağmurlu havada araba sürmeyi sevmiyorum.

- Non mi piace guidare sotto la pioggia.
- A me non piace guidare sotto la pioggia.

Genelde çocuklar açık havada oynamayı sever.

Generalmente ai bambini piace giocare all'aperto.

Açık havada, Estonya kıyısı Helsinki'den görülebilir.

Con il bel tempo, la costa dell'Estonia è visibile da Helsinki.

Su sıcak havada daha hızlı buharlaşır.

Col caldo, l'acqua evapora più rapidamente.

Tom iyi bir havada, değil mi?

Tom è di buonumore, vero?

Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.

L'odore si propaga nell'aria notturna.

Fikirler kimseye ait değildir, onlar havada yüzerler.

Le idee non appartengono a nessuno, galleggiano nell'aria.

Tom bu havada dışarı çıkmayı düşünemeyeceğini söylüyor.

Tom dice che non si può immaginare di uscire con questo tempo.

Kalkanıyla yaklaştı ve saldırırsa diye kalkanını havada tuttu.

Si avvicina con uno scudo, nel caso attaccasse e solleva lo scudo.

Bir bardak soğuk su sıcak havada çok ferahlatıcıdır.

Un bicchiere di acqua fredda è molto rinfrescante nella stagione calda.

Böyle bir havada ofiste olmak tam bir işkence.

- Essere in ufficio con un tale tempo è una vera tortura.
- Essere in ufficio con un tale tempo atmosferico è una vera tortura.

Bu yarasalar hızlı ve uzun mesafe uçmaya alışık... ...havada cambazlığa değil.

Questi pipistrelli sono rapidi e avvezzi a voli lunghi, ma non voli acrobatici.

- Tom bugün garip bir ruh halinde.
- Tom bugün garip bir havada.

Tom ha un umore strano oggi.

- Hava sisliyken araba kullanmaktan nefret ediyorum.
- Sisli havada araç kullanmaktan hiç hoşlanmıyorum.

Odio guidare quando c'è nebbia.