Translation of "Dışarı" in Italian

0.010 sec.

Examples of using "Dışarı" in a sentence and their italian translations:

Dışarı çıkıyorum.

- Sto per uscire.
- Io sto per uscire.

Dışarı gel.

- Vieni fuori.
- Venite fuori.
- Venga fuori.

Dışarı çık.

- Esci.
- Uscite.
- Esca.

Dışarı geleceğim.

Verrò fuori.

Dışarı gidiyorum.

- Sto andando fuori.
- Io sto andando fuori.

Dışarı çıkmıyorum.

- Non esco.
- Io non esco.

Dışarı çıkamazsın.

Non puoi uscire.

Dışarı çıkmamalısın.

- Non dovresti uscire.
- Non dovreste uscire.
- Non dovrebbe uscire.
- Non dovresti andare fuori.
- Non dovrebbe andare fuori.
- Non dovreste andare fuori.

Dışarı çıkalım.

- Andiamo fuori.
- Andiamo di fuori.

- Pencereden dışarı sarkma.
- Camdan dışarı sarkma.

È pericoloso sporgersi.

- Dışarı çıkmanı istiyorum.
- Dışarı çıkmanızı istiyorum.

- Voglio che tu vada fuori.
- Io voglio che tu vada fuori.
- Voglio che lei vada fuori.
- Io voglio che lei vada fuori.
- Voglio che andiate fuori.
- Io voglio che andiate fuori.
- Voglio che voi andiate fuori.
- Io voglio che voi andiate fuori.

- O dışarı gitti.
- O dışarı çıktı.

- È uscita.
- Lei è uscita.
- Uscì.
- Lei uscì.

- Herkes dışarı kaçtı.
- Herkes dışarı koştu.

- Tutti corsero fuori.
- Corsero tutti fuori.

Dışarı takla attım.

E rotolai fuori.

...bağırsaklarını dışarı iterek...

spinge fuori le proprie interiora

Bugün dışarı çıkmamalısın.

- Non devi uscire oggi.
- Non deve uscire oggi.
- Non dovete uscire oggi.

O dışarı çıkmazdı.

- Non uscirebbe.
- Lui non uscirebbe.

Dışarı mı çıkıyorsun?

- Stai uscendo?
- State uscendo?
- Sta uscendo?

Hadi dışarı çıkalım

- Avanti. Usciamo da qui.
- Avanti. Andiamo fuori da qui.

Hadi dışarı çıkalım.

Usciamo!

Beni dışarı atamazsın.

- Non puoi cacciarmi fuori.
- Non può cacciarmi fuori.
- Non potete cacciarmi fuori.

Dışarı gidebilir miyim?

- Posso andare fuori?
- Posso andare di fuori?

Ben dışarı çıkıyorum.

- Sto per uscire.
- Io sto per uscire.

Haftalardır dışarı çıkmıyorum.

- Non vado fuori da settimane.
- Non esco da qualche settimana.

Mary'yle dışarı çıktım.

- Sono uscito con Mary.
- Io sono uscito con Mary.
- Sono uscita con Mary.
- Io sono uscita con Mary.

Dışarı çıkmak istiyorum.

- Voglio andare fuori.
- Voglio uscire.
- Io voglio uscire.
- Io voglio andare fuori.

Ben dışarı çıkamam.

- Non posso uscire.
- Io non posso uscire.

Lütfen dışarı çıkayım.

Per favore fammi uscire.

Tom'u dışarı götür.

- Porta fuori Tom.
- Portate fuori Tom.
- Porti fuori Tom.

Tom'u dışarı atın.

- Butta fuori Tom.
- Buttate fuori Tom.
- Butti fuori Tom.

Tom dışarı gitti.

- Tom uscì.
- Tom è uscito.

Tom dışarı çıktı.

- Tom uscì.
- Tom è uscito.
- Tom è andato fuori.
- Tom andò fuori.

Onlar dışarı çıktılar.

- Sono andati fuori.
- Sono andate fuori.
- Andarono fuori.

Herkesi dışarı al.

- Fai uscire tutti.
- Fate uscire tutti.
- Faccia uscire tutti.

Orada dışarı çıkma.

- Non andare là fuori.
- Non andate là fuori.
- Non vada là fuori.

Çok dışarı çıkmam.

- Non esco molto.
- Io non esco molto.

Çöpü dışarı koyun.

- Metti fuori la spazzatura.
- Mettete fuori la spazzatura.

Onları dışarı götür.

- Portali fuori.
- Portale fuori.
- Li porti fuori.
- Le porti fuori.
- Portateli fuori.
- Portatele fuori.

Onu dışarı götür.

- Portalo fuori.
- Portatelo fuori.
- Lo porti fuori.

Onlar dışarı gitti.

- Sono usciti.
- Loro sono usciti.
- Sono uscite.
- Loro sono uscite.
- Uscirono.
- Loro uscirono.

Dışarı çıkmak zorundayım.

- Io devo uscire.
- Devo uscire.
- Devo andare fuori.
- Io devo andare fuori.

Dışarı hâlâ aydınlık.

C'è ancora della luce fuori.

Şimdi, dışarı çıkalım.

- Ora, andiamo fuori.
- Ora, andiamo all'aperto.

Beni dışarı çıkar!

- Lasciami uscire!
- Mi lasci uscire!
- Lasciatemi uscire!

Dışarı çıkmak üzereyim.

Sto per uscire.

O dışarı gitti.

- È uscita.
- Uscì.

Tom dışarı geldi.

- Tom è venuto fuori.
- Tom venne fuori.

Dışarı çıkmayı seviyorum.

- Amo uscire.
- Io amo uscire.
- Amo andare fuori.
- Io amo andare fuori.

Çöpü dışarı çıkardım.

- Ho portato fuori la spazzatura.
- Portai fuori la spazzatura.

Dışarı çıkabilir miyim?

Posso andare fuori?

"Dışarı!" diye haykırdı.

Urlò "Fuori!".

- O nadiren dışarı gider.
- O nadiren dışarı çıkar.

- Va fuori raramente.
- Lei va fuori raramente.

- Ben şimdi dışarı çıkıyorum.
- Ben şimdi dışarı gidiyorum.

- Sto uscendo ora.
- Sto uscendo adesso.

üzerinizdeki gerginliği dışarı attığınızı

potete immaginare

Hepsini nefesinizle dışarı atıyorsunuz,

Espirandola

Dilini ağzından dışarı çıkarmış,

tirò fuori la lingua a un lato della bocca

Canım dışarı çıkmak istemiyor.

- Non ho voglia di uscire.
- Non mi va di uscire.
- A me non va di uscire.
- Io non ho voglia di uscire.

Canım dışarı gitmek istiyor.

- Ho voglia di uscire.
- Io ho voglia di uscire.
- Mi va di uscire.
- A me va di uscire.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

La pioggia mi ha impedito di uscire.

Karanlıktan sonra dışarı çıkma.

- Non uscire quando fa buio.
- Non uscite quando fa buio.
- Non esca quando fa buio.

Köpek dışarı gitmek istiyor.

Il cane vuole uscire.

Ben dışarı çıkmak istiyorum.

Voglio andare fuori.

O, dışarı gitmiş olmalı.

Deve essere uscita.

Niçin aceleyle dışarı çıktı?

Perché è uscita di fretta?

O yağmurda dışarı gitti.

- È uscito sotto la pioggia.
- Lui è uscito sotto la pioggia.
- Uscì sotto la pioggia.
- Lui uscì sotto la pioggia.

Onun dışarı çıktığını duydum.

Lo sentii uscire.

Yağmur dinince dışarı çıkacağız.

Usciremo quando finisce questo acquazzone.

Az önce dışarı çıktı.

È appena uscito.

Tom pencereden dışarı baktı.

Tom guardò fuori dalla finestra.

O, aceleyle dışarı çıktı.

- È uscito di fretta.
- Lui è uscito di fretta.
- Uscì di fretta.
- Lui uscì di fretta.

O nadiren dışarı gider.

- Esce raramente.
- Lei esce raramente.
- Va fuori raramente.
- Lei va fuori raramente.

Canım dışarı çıkmak istiyor.

Ho voglia di uscire.

Yağmura rağmen, dışarı çıktım.

Sono uscito nonostante la pioggia.

O, dışarı çıkmak üzereydi.

- Era sul punto di uscire.
- Lei era sul punto di uscire.

Seni pencereden dışarı atıyorum!

- Io ti defenestro!
- Ti defenestro!
- Vi defenestro!
- Io vi defenestro!
- La defenestro!
- Io la defenestro!

Yağmura rağmen dışarı çıktım.

Sono uscito malgrado la pioggia.

Dışarı gidelim ve konuşalım.

Andiamo fuori a parlare.

Pencereden dışarı bakmanı istiyorum.

- Voglio che guardi fuori dalla finestra.
- Voglio che guardiate fuori dalla finestra.

Pencereden dışarı sarkmak tehlikelidir.

- È pericoloso sporgersi.
- È pericoloso sporgersi dalla finestra.

Biz şimdi dışarı çıkıyoruz.

- Stiamo uscendo ora.
- Stiamo uscendo adesso.

Birlikte dışarı gidiyor musunuz?

- Uscite assieme?
- Voi uscite assieme?

Yağmurda bisikleti dışarı bırakma.

- Non lasciate la bicicletta sotto le pioggia.
- Non lasciare la bicicletta sotto le pioggia.

O, evden dışarı atıldı.

È stato buttato fuori di casa.

Yürüyüş için dışarı çıktı.

È fuori per una passeggiata.

Siz odadan dışarı çıkmalısınız.

- Devi uscire dalla stanza.
- Deve uscire dalla stanza.
- Dovete uscire dalla stanza.

Artık çok dışarı çıkmıyorum.

- Non esco più molto.
- Io non esco più molto.

Biz nadiren dışarı çıkarız.

- Usciamo raramente.
- Noi usciamo raramente.

Dışarı çıkmama izin verin.

Lasciami uscire!

Tom pencereden dışarı atladı.

- Tom è saltato fuori dalla finestra.
- Tom saltò fuori dalla finestra.

Dışarı çıkalım! Yağmur yağmıyor.

Usciamo! Non sta piovendo.

Dışarı çıkıp biraz eğlenmelisiniz.

- Dovresti uscire e divertirti un po'.
- Dovrebbe uscire e divertirsi un po'.
- Dovreste uscire e divertirvi un po'.

Dışarı çıkalım ve oynayalım.

- Andiamo fuori a giocare.
- Andiamo fuori a suonare.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

- L'ho visto uscire.
- Io l'ho visto uscire.
- Lo vidi uscire.
- Io lo vidi uscire.

Erkek kardeşim dışarı çıktı.

Mio fratello è fuori.