Translation of "Mücadele" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "Mücadele" in a sentence and their hungarian translations:

Mücadele imkânı istiyorlar.

hogy egy jobb világot építsenek.

Mücadele devam ediyor!

A harc folytatódik.

Onlar mücadele etti.

Küzdöttek.

Mücadele şimdi başlıyor.

Most kezdődik a harc.

Biz mücadele edeceğiz.

Küzdeni fogunk.

Kim mücadele edecek?

- Ki fog harcolni?
- Kik fognak küzdeni?

Tom mücadele edecek.

Tom harcolni fog.

Ben mücadele ediyorum.

Harcolok.

Biz mücadele ediyoruz.

Harcolunk.

Tom mücadele etti.

- Tom küzdött.
- Tom küszködött.

Tom mücadele ediyor.

Tom harcol.

Tom mücadele etmedi.

Tom nem harcolt.

- Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
- Sonuna kadar mücadele edeceğiz.

- A végsőkig küzdeni fogunk.
- Harcolni fogunk a végsőkig.

Mücadele etme nedenim bu.

- Ez az, amiért küzdök.
- Ez az, amiért harcolok.
- Ezért küzdök.
- Pont ezért harcolok.

Tom mücadele etti mi?

Tom verekedett?

Tom şiddetle mücadele ediyor.

Tom vadul küzd.

Halkım için mücadele edeceğim.

Harcolni fogok az embereimért.

Mücadele etmeyse, çok fazla değil.

a szembeszegülés nem jellemző rájuk.

Bana kalırsa bizim yapmadığımız mücadele

Szerintem kulturális harcot

Tom mücadele etmek için hazırdır.

Tomi készen áll a harcra.

Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.

A faji megkülönböztetés ellen harcolt.

Bu adil bir mücadele değildi.

Nem volt tisztességes küzdelem.

Hiçbir şeye mücadele olmadan ulaşılmaz.

Küzdelem nélkül semmit nem lehet elérni.

- Hâlâ savaşabilirim.
- Hala mücadele edebilirim.

Még harcképes vagyok.

Cesur ol ve mücadele et.

Legyél tökös és harcolj!

Zorlu bir boşanma süreciyle mücadele ettiyseniz

ha keresztülmentek egy keserű váláson,

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

Tudós férfiak megkérdőjelezték a dogmákat.

Bu mücadele ve uzman desteği kombinasyonunu

Tegyük a mesterséges intelligencia alkalmazásának részévé

Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.

Ciprus azért küzd, hogy elkerülje a csődöt.

Dan faturalarını ödemek için mücadele etti.

Dan nagyon nehezen tudta kifizetni a számláit.

Bu, yel değirmenleriyle mücadele etmek gibi.

Ez szélmalomharc.

Başkan halkı için mücadele edeceğini söyledi.

Az elnök azt mondta, hogy harcolni fog a népéért.

şimdiye kadar düşünmedikleri bir güçle mücadele etmezsek

hogy ha nem kezdenek harcolni, keményebben, mint valaha gondolták,

Sağ kalmak için, yaşamak için mücadele ediyoruz.

Hogy életben maradjunk, harcolni kell az életért.

Ikisini de senin uğruna mücadele etmeye adardım

mindkettőt annak szentelném, hogy a maguk harcát vívjam.

Hayatları pahasına yangınla mücadele etmeye devam ettiler.

Az életüket kockáztatva munkálkodtak a tűz megfékezésén.

Sanıyorum haklıyım ama bunun için mücadele etmeyeceğim.

Szerintem nekem van igazam, de ezen nem fogunk összeveszni.

O ülkedeki kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyorlar.

Abban az országban az asszonyok a szabadságukért harcolnak.

Tom yangınla mücadele etmek için yardım etti.

Tom segített nekem a tüzet oltani.

Büyümeleri ve gelişmeleri için bir mücadele şansı verelim.

Esély, hogy bárki ragyoghasson.

Büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

hatalmas konfliktusok árán, óriási költségekkel,

Yani mücadele ve kendini adama devam ediyor demek istedi.

Ez azt jelentette, hogy folytatódik a harciasság, az elkötelezettség.

Neden her zaman bu tür sorunlarla mücadele etmek gerekiyor?

Miért kell nekem mindig ilyen problémákkal megküzdenem.

Dan hapishanenin dışındaki hayata uyum sağlamak için mücadele etti.

Dan-nek nehéz volt megszokni a börtönön kívüli életet.

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

Ha tudta, hogy csapata meg fog küzdeni, hogy élni tudja a szárazföldön levő szárazföldön,

- Kavga etmekten başka alternatifimiz yoktu.
- Mücadele etmekten başka seçeneğimiz yoktu.

Nem volt más lehetőségünk, csak harcolni.

- Tom, Mary ile mücadele etti.
- Tom, Mary ile güreş tuttu.

Tomi Marival birkózott.

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

A nyílt terepen minden éjszaka új kihívást jelent. Az afrikai szavanna egyre sötétebb.

16. yüzyılda Akdeniz'de Türk ve İspanyol korsanlar birbirleriyle sık sık mücadele ettiler

A XVI. században a török és spanyol kalózok gyakran találkoztak egymással a Földközi-tengeren.

Paleolitik olarak bilinen dönem sırasında, insan hayatta kalmak için mücadele etmek zorundaydı.

A paleolit korszaknak nevezett időszak alatt az embernek meg kellett küzdenie az életben maradásáért.

- Mücadele eden kaybedebilir, fakat etmeyen zaten kaybetmiştir.
- Savaşan yenilebilir, ama savaşmayan zaten yenilmiştir.

Aki küzd, az lehet, hogy veszít, de aki meg se próbálja, az már veszített is.