Translation of "Altın" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "Altın" in a sentence and their hungarian translations:

Altın orada keşfedildi.

Aranyat találtak ott.

- Altın demirden daha ağırdır.
- Altın, demirden daha ağırdır.

- Az arany nehezebb, mint a vas.
- Az arany nehezebb a vasnál.

Altın bir para var.

Íme egy aranypénz.

Bu saf altın mı?

Ez tiszta arany?

Altın gümüşten daha ağırdır.

- Az arany nehezebb mint az ezüst.
- Az arany nehezebb az ezüstnél.

Bu bir altın madeni.

Ez egy aranybánya.

O saf altın mı?

Ez tiszta arany?

Altın bir fırsatı kaçırdım.

Elszalasztottam egy remek lehetőséget.

Altın fiyatının yükseleceği kesin.

Az arany ára biztosan emelkedni fog.

Güneş altın gibi parlıyordu.

- A nap ragyogott, mint az arany.
- A nap csillogott, mint az arany.

İşte altın bir sikke.

Itt egy arany pénzdarab.

Günümüz elmas veya altın madencileri.

akik szeretnék, ha diákjaik csillognának.

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

Valójában sivatagi aranyvakond.

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

Az arany ára naponta ingadozik.

Her parlayan şey altın değildir.

Nem mind arany, ami fénylik.

Bu kazlar altın yumurta yumurtlar.

Ezek aranytojást tojó libák.

Biz de derede altın bulamadık.

Mi sem találtunk aranyat a patakban.

Biz de derede altın bulmadık.

Mi sem találtunk aranyat a patakban.

Prenses altın bir elbise giydi.

A hercegnő arany ruhát viselt.

Altın bir dağ görüyor musun?

Látod az aranyhegyet?

O altın yüzük ne kadar?

- Mennyi az aranygyűrű?
- Mennyiért adja az aranygyűrűt?

Onun elinde, kurşun altın oldu.

Arannyá vált a kezében az ólom.

Küçük altın bir kaşıkla çayını karıştırdı.

- Egy kis aranykanállal megkeverte a teáját.
- Egy kis aranykanállal keverte meg a teáját.

O, boynuna altın bir kolye takıyor.

Egy arany nyakláncot visel a nyakában.

Çok büyük miktarlarda altın almaya başladı.

Ekezdett nagy mennyiségű aranyat vásárolni.

Veya dönen devasa bir altın küre varsa

vagy egy nagy arany glóbusz forgott benne,

Orada olanlar onun saf altın olduğunu düşündü.

Mindazok, akik ott voltak, úgy gondolták, hogy színarany volt.

Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.

Azt gondolom, hogy biztosan sok arany van a Föld mélyén.

Tom bana altın paraları nereye sakladığını söyledi.

- Tom elmondta nekem, hogy ön hová rejtette el az aranyérméket.
- Tom elmondta nekem, hogy hová rejtetted el az aranyérméket.

Hangisi daha ağır, kurşun mu yoksa altın mı?

Melyik a nehezebb, az ólom vagy az arany?

Japon takımı bu yarışma için altın madalya kazandı.

A japán csapat nyerte meg az aranyérmet ebben a versenyben.

O, altın bir üç bacaklı zıpkınla onu bıçakladı.

A mellébe döfött egy arany szigonyt.

O, İnkaların efsanevi altın şehrini bulduğuna inanarak öldü.

Abban a hiszemben halt meg, hogy megtalálta az inkák mesés aranyvárosát.

Zürih, Londra'dan sonra dünyanın ikinci en büyük altın borsasıdır.

London után Zürichben van a második legnagyobb aranypiac a világon.

Tom'un altın paraları nereye sakladığını bilen tek kişi benim.

Én vagyok az egyetlen, aki tudja, Tom hol rejtette el az aranyérméket.

Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.

Búvárok bukkantak több száz spanyol arany pénzérmére Florida partjainál.

Dünya bir altın kuralı takip eder: Parayı veren düdüğü çalar.

Van a világon egy aranyszabály: akié az arany, az hozza a szabályokat.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.
- Her sakallıyı deden sanma.

Nem mind arany, ami fénylik.