Translation of "Kesin" in Portuguese

0.016 sec.

Examples of using "Kesin" in a sentence and their portuguese translations:

Kesin bilmiyorum.

- Eu não sei ao certo.
- Eu não tenho certeza.

Konuşmayı kesin.

- Pare de falar.
- Para de falar.

Tırnaklarınızı kesin.

- Corte suas unhas.
- Corta tuas unhas.

Kısa kesin.

Seja breve.

- Karımı taciz etmeyi kesin.
- Karımı üzmeyi kesin.
- Karımı rahatsız etmeyi kesin.
- Karımın canını sıkmayı kesin.
- Karıma sıkıntı vermeyi kesin.

- O senhor pare, por favor, de importunar minha esposa!
- A senhora, por favor, pare de importunar minha esposa!
- Os senhores, por favor, parem de importunar minha mulher!
- As senhoras, por favor, parem de importunar minha esposa!

Dünya düzdür kesin

O mundo é Plano

Kesin bilgi yayalım

Vamos espalhar a informação exata

Lucy kesin gelecek.

- Lucy virá com certeza.
- É certo que a Lucy venha.

O kesin gelecek.

Sem dúvida que ele virá.

Kumaşı diyagonal kesin.

- Corte o tecido de viés.
- Corte o tecido diagonalmente.

Kesin emin değilim.

- Eu não estou totalmente certo disso.
- Não tenho certeza absoluta.
- Eu não tenho certeza absoluta.

Karar kesin değil.

A decisão não é definitiva.

Kesin olarak bilmiyorum.

Não sei ao certo.

Kesin tarihi hatırlamıyorum.

Não me lembro da data exata.

Onları bir bıçakla kesin.

Corte-os com uma faca.

Henüz kesin olarak bilmiyorum.

- Ainda não sei exatamente.
- Eu ainda não sei exatamente.

- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.

Pare de discutir.

Kesin olarak nasıl bilebilirim?

Como posso ter certeza?

Bence takımımızın kazanacağı kesin.

Tenho certeza que nosso time irá vencer.

Ben kesin olarak biliyorum.

- Tenho certeza absoluta.
- Eu não tenho nenhuma dúvida.

Onu iki parçaya kesin.

Corte em dois pedaços.

Bundan kesin emin misin?

Você tem certeza absoluta?

Bu metot kesin çalışacaktır.

Este método é confiável.

Öğrenirse kesin çok kızacak.

Se ele descobrir, certamente ficará muito irritado.

Onun buraya geleceği kesin.

É certo que ele virá aqui.

- Ateşi kes!
- Ateşi kesin!

- Pare de atirar!
- Para de atirar!

Bu şarkıyı söylemeyi kesin.

Pare de cantar esta música!

Tom'un ağlayacağını kesin biliyorum.

Tenho certeza de que Tom vai chorar.

Bütün bunlar “Ölüm geliyor, kesin.

Todos esses dizem “A morte está chegando, é certo.

Sigara içmeyi kesin olarak bıraktım.

- Parei de fumar de uma vez por todas.
- Eu parei de fumar de uma vez por todas.

Onun hatanı fark etmesi kesin.

Ele obrigatoriamente perceberá seu erro.

Bunu kesin olarak biliyor musun?

- Você sabe isso de fato?
- Você tem certeza absoluta?

Günün ne getirebileceği kesin değil.

O que o dia pode trazer é incerto.

Bize katılacağına kesin gözüyle bakıyordum.

Eu tinha certeza de que você se uniria a nós.

Eti ince dilimler halinde kesin.

Corte a carne em fatias finas.

Aşağıda parlayan bir şey olduğu kesin.

Vejo ali em baixo algo a brilhar.

Ama kesin yapsak da milliyetçi duygularla

mas fazemos isso com sentimentos nacionalistas

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

Um plano assim esta fadado a falhar.

Onun bize yardım edeceği kesin mi?

É certo que ele irá nos ajudar?

Onun kim olduğunu kesin olarak bilmiyorum.

Não estou seguro de quem seja.

Hiçbir şey ölümden daha kesin değildir.

Nada é mais certo que a morte.

İsa'nın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

A data exata do nascimento de Jesus é desconhecida.

Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.

Eu sei exatamente quando isso aconteceu.

O sigarayı bırakmaya kesin karar verdi.

Decidi parar de fumar.

- Yağmur kesin yağacak.
- Yağmur kesinlikle yağacak.

Vai chover, com certeza.

Hatta bilim kesin bir bilim değildir.

Até a ciência não é uma ciência exata.

- Tam olarak bilmiyorum.
- Kesin olarak bilmiyorum.

- Eu não sei ao certo.
- Eu não tenho certeza.
- Não sei ao certo.

Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.

A lógica requer, sobretudo, definições precisas.

Peyniri ince dilimler veya küpler halinde kesin.

Corte o queijo em fatias finas ou em cubinhos.

Bakın, işte. Su içmek için buraya geldiği kesin.

Cá estão elas. Ela veio até à água para beber.

Ben onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.

Eu não tenho certeza de quando ele virá.

Tom ne zaman geri döndüğünü kesin olarak söyleyemedi.

Tom não pode dizer seguramente quando ele retornou.

Orada büyük bir avcının bulunduğuna dair kesin izler var.

Há sinais claros de que andaram aqui predadores de grande porte,

Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.

Um método sem falha de ser rico é nascer rico.

Onu nereden buldun? Ormanda bir yerde. Kesin olarak söyleyemem.

"Onde você o encontrou?" "Em algum lugar na floresta. Não sei dizer exatamente."

Bunu yaparken gördüğün kişinin Tom olduğundan kesin emin misin?

Você tem certeza absoluta de que foi o Tom quem você viu fazendo isso?

Bir şey öğrendiğinizde ya bu bilgi kesin doğrudur deyip bunu

Quando você aprende algo, pode dizer que esta informação está absolutamente correta.

Bu dünyada ölüm ve vergiler hariç hiçbir şeyin kesin olduğu söylenemez.

Neste mundo, nada se pode considerar como certo, exceto a morte e os impostos.

Thormod'un kesin ölümle yüzleşmek için yükselen cesur adamlardan oluşan şarkısı ... bir önsezi kanıtladı.

A canção de Thormod, de homens valentes se levantando para enfrentar a morte certa ... provou ser uma premonição.