Translation of "Yapmasını" in German

0.011 sec.

Examples of using "Yapmasını" in a sentence and their german translations:

Bunu yapmasını isteyemem.

Ich kann nicht von ihm verlangen, das zu tun.

- Tom'un onu yapmasını istemedim.
- Tom'un onu yapmasını istemiyordum.

Ich wollte nicht, dass Tom es tut.

- Kek yapmayı biliyor.
- Kek yapmasını bilir.
- Kek yapmasını biliyor.

- Sie weiß, wie man Kuchen bäckt.
- Sie weiß, wie man Kuchen macht.
- Sie versteht sich aufs Kuchenbacken.

Tom'un onu yapmasını emredemem.

- Ich kann es Tom nicht befehlen.
- Ich kann Tom nicht befehlen, das zu tun.

Tom'un ne yapmasını istiyorsun?

Was willst du, dass Tom tut?

Tom'un onu yapmasını istemiyorum.

Ich will nicht, dass Tom das macht.

Tom'a bunu yapmasını söyledim.

- Ich sagte Tom, er solle das tun.
- Ich sagte Tom, dass er das tun soll.
- Ich sagte Tom, dass er das machen soll.

Bunu yapmasını biliyor musun?

Weißt du, wie man es macht?

Tom'un onu yapmasını istedim.

- Ich habe Tom darum gebeten.
- Ich habe Tom darum gebeten, das zu tun.

Onların ne yapmasını istiyorsunuz?

Was sollen sie tun?

Onun ne yapmasını istediniz?

Was sollte sie denn machen?

Onun bunu yapmasını isteyemem.

Ich kann sie nicht darum bitten, das zu tun.

Tom'un onu yapmasını istemeyeceğim.

Ich werde Tom nicht darum bitten.

Tom'un bunu yapmasını istiyorum.

Ich möchte, dass Tom es macht.

Tom'un onu yapmasını istiyorum.

Ich will, dass Tom das macht.

Tom'dan bunu yapmasını isterdim

- Ich würde Tom darum bitten.
- Ich würde Tom bitten, das zu tun.

Tom'dan bunu yapmasını isteyin.

- Bitten Sie Tom, das zu tun.
- Bitte Tom, das zu tun.

- Neden Tom'un onu yapmasını istedin?
- Neden Tom'un bunu yapmasını istiyorsun?

Warum wolltest du, dass Tom das macht?

- Tom'dan onu yapmasını kim istedi?
- Kim Tom'un onu yapmasını istedi?

Wer hat das von Tom verlangt?

- Ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.
- O, ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.

Er tat, was ich ihm auftrug.

- kahramanların yapmasını beklediğiniz şey bu.

Todes - das erwarten Sie von Helden.

Ona onu yapmasını rica ettim.

Ich bat ihn, das zu tun.

Zor işi onun yapmasını istiyorum.

Ich will, dass sie die schwierige Arbeit macht.

Tom'a bunu yapmasını söyledin mi?

- Hast du Tom dazu aufgefordert?
- Habt ihr Tom dazu aufgefordert?
- Haben Sie Tom dazu aufgefordert?

Umarım Tom yapmasını istediklerimizi yapabilir.

Ich hoffe, Tom ist zu dem, worum wir ihn baten, in der Lage.

Tom'un yapmasını istediğin şey neydi?

Worum hast du Tom gebeten?

Tom Mary'ye onu yapmasını söylemedi.

Tom hat Mary nicht gesagt, dass sie das tun soll.

Tom Mary'nin ne yapmasını istiyor?

Was will Tom von Maria?

Tom Mary'ye ne yapmasını söyledi?

Was hat Tom zu Mary gesagt, dass sie tun soll?

Tom'un onu yapmasını asla söylemedim.

Ich sagte Tom nie, er solle das tun.

Tom Mary'den onu yapmasını istedi.

Tom hat das von Maria verlangt.

Tom Mary'ye onu yapmasını söyledi.

- Tom sagte Mary, sie solle das machen.
- Tom sagte Mary, sie solle es tun.

Neden Tom'dan onu yapmasını istemiyorsun?

Bitte Tom doch, das noch einmal zu tun!

Neden Tom'dan onu yapmasını istiyorsun?

Warum willst du, dass Tom das macht?

Tom Mary'nin onu yapmasını beklemiyordu.

Tom erwartete nicht, dass Mary das tun würde.

Tom Mary'nin onu yapmasını istemiyor.

Tom will nicht, dass Maria das tut.

Tom'un onu yapmasını istiyor musun?

Willst du, dass Tom das macht?

Tom Mary'den onu yapmasını isteyecek.

Tom wird das von Maria verlangen.

Tom'un onu yapmasını hiç istemedim.

Ich habe das nie von Tom verlangt.

Tom, Mary'nin onu yapmasını engelledi.

Tom hinderte Mary daran, das zu tun.

Tom'dan bunu yapmasını isteyeceğini biliyordum.

Ich wusste, dass du Tom darum bitten würdest.

Kesinlikle Tom'dan bunu yapmasını isteyeceğiz.

Wir werden Tom auf jeden Fall darum bitten.

Tom, Mary'nin ne yapmasını bekliyor?

Was erwartet Tom, dass Maria tut?

Tom yapmasını beklediğim şeyi yaptı.

Tom tat, was ich von ihm erwartete.

Tom'dan bunu yapmasını asla istemem.

Ich würde Tom nie darum bitten.

- Tom neden Mary'den onu yapmasını istemedi?
- Tom neden Mary'den bunu yapmasını istemedi?

Warum hat Tom Maria nicht gebeten, das zu tun?

Annesi kızına onu kendinin yapmasını söyledi.

Die Mutter sagte ihrer Tochter, sie solle es selbst machen.

Tom onun onu yapmasını istediğimizi düşünebilr.

Tom könnte vielleicht meinen, dass wir das von ihm wollen.

Tom yapmasını istediğin her şeyi yapacak.

Tom wird alles tun, worum du ihn bittest.

Tom onun yapmasını beklediğin şeyi anlamıyor.

- Tom begreift nicht, was du von ihm erwartest.
- Tom begreift nicht, was Sie von ihm erwarten.
- Tom begreift nicht, was ihr von ihm erwartet.

Tom Mary'nin bir şey yapmasını istemedi.

Tom bat Mary nicht darum, etwas zu tun.

Tom yapmasını istediğimiz şeyi yapmayı reddetti.

Tom weigerte sich zu tun, worum wir ihn baten.

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi yaptı.

Tom tat, worum Maria ihn bat.

Tom'a bunu yapmasını söyledin, değil mi?

Du hast Tom dazu angewiesen, stimmt’s?

Tom'a onu yapmasını söyledin, değil mi?

Du hast Tom gesagt, er soll das machen, nicht wahr?

Gerçekten Tom'un bunu yapmasını istiyor musun?

Willst du wirklich, dass Tom das tut?

Tom'dan bir şey yapmasını asla istemedim.

Ich habe Tom niemals gebeten, irgendetwas zu machen.

Başkandan bir şey yapmasını rica etti.

Er bat den Präsidenten darum, etwas zu unternehmen.

Tom ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.

Tom tat, was ich ihm auftrug.

Neden Tom Mary'nin onu yapmasını istedi?

Warum hat Tom Maria darum gebeten?

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi yapmazdı.

- Tom wollte nicht tun, worum Maria ihn gebeten hatte.
- Tom wollte Marias Bitte nicht nachkommen.

Aslında Tom'dan onu yapmasını rica ettim.

Ich habe das übrigens von Tom verlangt.

- Tom'un benim yaptığım hatanın aynısını yapmasını istemem.
- Tom'un benim yaptığım aynı hataları yapmasını istemiyorum.

Ich möchte nicht, dass Tom dieselben Fehler macht wie ich.

Tom Mary'ye ev ödevini yapmasını söylediğini söyledi.

Tom sagte, dass er Maria aufgetragen habe, ihre Hausaufgaben zu erledigen.

Benim yaptığım aynı hatayı Tom'un yapmasını istemiyorum.

Ich möchte nicht, dass Tom den gleichen Fehler macht wie ich.

Tom yapmasını istediğimiz her şeyi zaten yapmıştı.

Tom hat bereits alles getan, worum wir ihn baten.

Tom Mary'nin ona ne yapmasını söylediğini hatırlayamadı.

Tom konnte sich nicht daran erinnern, was Maria ihm aufgetragen hatte.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

Er tat genau, wie ich ihn geheißen hatte.

O ona defalarca ev ödevini yapmasını hatırlattı.

Sie hat ihn viele Male daran erinnert, seine Hausaufgaben zu machen.

Tom'un yapmasını istediğimiz şeyi yapmayı hatırladığını umuyorum.

Ich hoffe, Tom hat daran gedacht, das zu erledigen, worum wir ihn gebeten haben.

Mary'nin doktoru ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Der Arzt riet Maria an, Sport zu treiben.

Tom yapmasını söylediğimiz herhangi bir şeyi yapar.

Tom macht alles, was wir ihm auftragen.

Tom'un onun yapmasını istediğin şeyi yapmayacağını umuyorum.

Ich gehe davon aus, dass Tom deinem Wunsche nicht nachkommen wird.

Tom'un yapmasını istediğin şeyi yapacak zamanı yoktu.

Tom hatte noch keine Zeit, um deiner Bitte nachzukommen.

Tom Mary'nin onun ne yapmasını istediğini anlıyor.

Tom weiß, was Maria will, dass er tue.

Onu senin için Tom'un yapmasını ister misin?

Willst du, dass Tom das für dich macht?

Tom onun yapmasını istediğimiz her şeyi yapacak.

Tom macht alles, was wir von ihm wollen.

Tom yapmasını istediğimiz her şeyi isteyerek yaptı.

Tom hat bereitwillig alles ausgeführt, worum wir ihn baten.

Tom gerçekten Mary'nin onu yapmasını istedi mi?

Wollte Tom wirklich, dass Mary das macht?

Burs onun yurt dışında eğitim yapmasını sağladı.

- Das Stipendium ermöglichte ihm ein Auslandsstudium.
- Das Stipendium ermöglichte ihm, im Ausland zu studieren.

Ona mektuptan dört kopya yapmasını rica ettim.

Ich bat sie, vier Kopien des Briefes anzufertigen.

Tom Mary'nin bir konuşma yapmasını rica etti.

Tom bat Maria darum, eine Rede zu halten.

Tom yapmasını söylediğimiz şeyi tam olarak yaptı.

Tom hat genau das getan, was wir ihm angeschafft haben.

Tom'un senin için onu yapmasını istemez misin?

Willst du nicht, dass Tom das für dich macht?

Ne yaparsanız yapın, Tom'dan bunu yapmasını istemeyin.

Was immer Sie tun, bitten Sie keinesfalls Tom, das zu tun.

Tom'un bunu senin için yapmasını gerçekten istiyor musun?

- Möchtest du wirklich, dass Tom das für dich macht?
- Möchten Sie wirklich, dass Tom das für Sie macht?

Tom bunu ona bunu yapmasını söylediğin şekilde yapmalıydı.

- Tom hätte es so machen sollen, wie du ihm gesagt hattest.
- Tom hätte es so machen sollen, wie Sie ihm gesagt hatten.
- Tom hätte es so machen sollen, wie ihr ihm gesagt hattet.

Tom yapmasını istediğimiz hiçbir şeyi asla yapmak istemedi.

Tom wollte nie etwas von dem tun, worum wir ihn baten.

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi tam olarak anladı.

Tom wusste genau, was Maria von ihm erwartete.

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi yapmaya istekli değildi.

Tom war nicht bereit zu tun, worum ihn Maria bat.

Tom onun yapmasını istediğin şeyi yapabilip yapamayacağını bilmiyor.

Tom weiß nicht, ob er zu dem, worum du ihn batst, in der Lage ist.

Tom neden onun bunu yapmasını istediğimizi asla anlamayacak.

Tom wird nie verstehen, warum wir von ihm wollen, dass er das tut.

Tom Mary'nin bir şey yapmasını bekliyor gibi görünüyor.

Tom erwartet anscheinend, dass Maria etwas tut.

Tom yapmasını istediğimiz her şeyi şikâyet etmeden yaptı.

Tom hat ohne Murren alles ausgeführt, worum wir ihn baten.

Tom Mary'ye onun yapmasını istediği şeyi yapamadığını söyledi.

Tom sagte Maria, er könne das nicht tun, worum sie ihn gebeten habe.

O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.

Sie riet ihm, eine strenge Diät zu machen.

O, onun yapmasını istediği her şeyi ona yaptırdı.

Sie brachte ihn dazu, alles zu tun, was sie von ihm wollte.

Tom Mary'ye onun yapmasını istediği işi bitirdiğini söyledi.

Tom teilte Maria mit, dass er die Arbeiten, um die sie ihn gebeten hatte, erledigt hatte.

Tom bunu Mary'nin ona yapmasını söylediği şekilde yapmalıydı.

Tom hätte es so tun sollen, wie Maria ihm gesagt hatte.