Translation of "Yaşlıdır" in German

0.007 sec.

Examples of using "Yaşlıdır" in a sentence and their german translations:

O yaşlıdır.

Er ist alt.

Adam yaşlıdır.

Der Mann ist alt.

Tom daha yaşlıdır.

Tom ist älter.

Büyükannem çok yaşlıdır.

Meine Großmutter ist sehr alt.

Bay Young yaşlıdır.

Herr Jung ist alt.

Tom benden daha yaşlıdır.

Tom ist älter als ich.

O, babam kadar yaşlıdır.

Er ist so alt wie mein Vater.

O, Tom'dan daha yaşlıdır.

Sie ist älter als Tom.

John Robert'tan daha yaşlıdır.

Johannes ist älter als Robert.

O, ondan daha yaşlıdır.

Sie ist sehr viel älter als er.

O benden biraz yaşlıdır.

Er ist etwas älter als ich.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

Meine Tante ist älter als meine Mutter.

- Adam yaşlıdır.
- Adam ihtiyar.

Der Mann ist alt.

Mary benden daha yaşlıdır.

Mary ist älter als ich.

Naoki Kaori kadar yaşlıdır.

Naoki und Kaori sind gleich alt.

Tom, Mary'den daha yaşlıdır.

Tom ist älter als Maria.

- O yaşlıdır.
- O yaşlı.

Er ist alt.

- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

Er ist doppelt so alt wie ich.

O'sizden sekiz yaş daha yaşlıdır.

Er ist um acht Jahre älter als du.

O içmek için yeterince yaşlıdır.

Er ist alt genug zum Trinken.

Tom Mary'den çok daha yaşlıdır.

Tom ist viel älter als Mary.

Benim iki katım kadar yaşlıdır.

- Er ist doppelt so alt wie ich.
- Er ist zweimal so alt wie ich.

Babam çalışmak için çok yaşlıdır.

Mein Vater ist zu alt zum Arbeiten.

Onu anlamak için yeterince yaşlıdır.

- Er ist alt genug, es zu verstehen.
- Er ist alt genug, um das zu verstehen.

Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.

Mein Cousin ist etwas älter als ich es bin.

Kendi geçimini yapacak kadar yaşlıdır.

- Du bist alt genug, um deinen eigenen Lebensunterhalt zu bestreiten.
- Ihr seid alt genug, um euren eigenen Lebensunterhalt zu bestreiten.
- Sie sind alt genug, um Ihren eigenen Lebensunterhalt zu bestreiten.

Daha iyi bilecek kadar yaşlıdır.

Sie ist alt genug, um es besser zu wissen.

Tom yaklaşık Mary kadar yaşlıdır.

Tom ist etwa so alt wie Maria.

O, şeytanın büyükannesi kadar yaşlıdır.

Sie ist so alt wie des Teufels Großmutter.

Ne kadar yaşlı çok yaşlıdır?

Wie alt ist zu alt?

Patronum benim iki katım kadar yaşlıdır.

- Mein Chef ist zweimal so alt wie ich.
- Mein Chef ist doppelt so alt wie ich.

Henry kendini geçindirmek için yeterince yaşlıdır.

Henry ist alt genug, um für sich selbst zu sorgen.

O, daha çok bilmek yeterince yaşlıdır.

Er ist alt genug, um es besser zu wissen.

O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

- Er ist doppelt so alt wie ich.
- Er ist zweimal so alt wie ich.

O, ondan üç yıl daha yaşlıdır.

- Er ist 3 Jahre älter als sie.
- Er ist drei Jahre älter als sie.

John benden iki yıl daha yaşlıdır.

John ist zwei Jahre älter als ich.

O, senden iki yıl daha yaşlıdır.

- Sie ist zwei Jahre älter als du.
- Sie ist zwei Jahre älter als ihr.
- Sie ist zwei Jahre älter als Sie.

O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

Er ist alt genug, Auto zu fahren.

- O çok yaşlı.
- O, çok yaşlıdır.

Er ist zu alt.

Kim benden dört yıl daha yaşlıdır.

Kim ist vier Jahre älter als ich.

O, onun iki katı kadar yaşlıdır.

Er ist doppelt so alt wie sie.

Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.

Tom ist alt genug, um zu wählen.

Tom araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

Tom ist alt genug, um fahren zu dürfen.

Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.

Seine ältere Schwester ist älter als mein ältester Bruder.

On iki yıl bir köpek için yaşlıdır.

Zwölf Jahre ist alt für einen Hund.

On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.

Zwölf Jahre ist alt für einen Hund.

Tom doğruyu yanlıştan ayırmak için yeterince yaşlıdır.

Tom ist alt genug, um Recht von Unrecht zu unterscheiden.

Tom daha iyiyi bilmek için yeterince yaşlıdır.

Tom ist alt genug, um es besser zu wissen.

- Tom benden daha yaşlıdır.
- Tom benden daha yaşlı.

Tom ist älter als ich.

O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.

Sie sieht jung aus, aber sie ist wirklich älter als du bist.

- Tom göründüğünden daha yaşlıdır.
- Tom göründüğünden daha büyüktür.

Tom ist älter, als er aussieht.

O şimdi tek başına seyahat edecek kadar yaşlıdır.

Er ist alt genug, um alleine zu reisen.

- O, göründüğünden çok daha yaşlıdır.
- O göründüğünden daha yaşlı.

Er ist viel älter, als er scheint.

- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.

Sie ist älter als er.

O, genç görünüyor fakat aslında o senden daha yaşlıdır.

Sie sieht jung aus, aber in Wirklichkeit ist sie älter als du.

Bir erkek hissettiği kadar ve bir kadın göründüğü kadar yaşlıdır.

Ein Mann ist so alt, wie er sich fühlt, und eine Frau so alt, wie sie aussieht.

- Tom benden çok daha yaşlı.
- Tom benden çok daha yaşlıdır.

- Tom ist viel älter als ich.
- Tom ist so viel älter als ich.

- Tom Mary'den çok daha yaşlıdır.
- Tom Mary'den çok daha yaşlı.

Tom ist viel älter als Mary.

- Tom'un onu kendi başına yapacak kadar büyüdüğünü düşünüyorum.
- Tom onu kendi başına yapacak kadar yaşlıdır sanırım.

Tom ist, denke ich, alt genug, dass er das allein kann.