Translation of "Yaşayacak" in German

0.006 sec.

Examples of using "Yaşayacak" in a sentence and their german translations:

Tom yaşayacak.

Tom wird überleben.

Yaşayacak hayatlarımız var.

Wir haben unser Leben zu leben.

Tom nerede yaşayacak?

Wo wird Tom wohnen?

Yaşayacak evim yok.

Ich habe kein Zuhause.

Tom yaşayacak mı?

- Wird Tom leben?
- Wird Tom am Leben bleiben?

Sonsuza dek kalbimizde yaşayacak.

Er wird in unseren Herzen immer weiterleben.

Tom bizimle birlikte yaşayacak.

Tom wird bei uns wohnen.

Tom'un yaşayacak evi yoktu.

Tom hatte kein Dach über dem Kopf.

O her zaman kalplerimizde yaşayacak.

Sie wird in unseren Herzen immer weiterleben.

Yaşayacak bir yer buldun mu?

Hast du eine Bleibe gefunden?

O her zaman anılarımızda yaşayacak.

In unserer Erinnerung wird er für immer weiterleben.

Tom'un yaşayacak hiçbir yeri yoktu.

Tom hatte keine Bleibe.

Onun yaşayacak bir yeri yoktu.

Er hatte kein Dach über dem Kopf.

Tom'un yaşayacak bir yeri olduğunu düşündüm.

Ich dachte, Tom hätte eine Bleibe.

Yaşayacak bir yer bulmana yardım edeceğim.

- Ich helf dir bei der Wohnungssuche.
- Ich helfe dir bei der Wohnungssuche!

O sonsuza kadar bizim anılarımızda yaşayacak.

Sie wird immer in unserer Erinnerung weiterleben.

Önünde hala yaşayacak bütün bir hayat var.

Du hast doch noch das ganze Leben vor dir.

O tek başına yaşayacak kadar oldun değil.

Er ist zum Alleinleben noch nicht reif genug.

Tom yaşayacak bir yer bulmama yardım etti.

Tom half mir bei der Wohnungssuche.

Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.

- Alte Leute brauchen etwas, wofür es sich zu leben lohnt.
- Alte Leute brauchen eine Aufgabe.

Yazık, en iyi arkadaşım taşınıyor. Başka bir şehirde yaşayacak.

Schade, mein bester Freund zieht um, er wird in einer anderen Stadt leben.

Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

Schöne Frauen sterben jung, sagt man. Wenn das so ist, wird meine Frau lange leben.