Translation of "Uzattı" in German

0.011 sec.

Examples of using "Uzattı" in a sentence and their german translations:

Parayı tezgahtara uzattı.

Er gab dem Verkäufer das Geld.

Tom elini uzattı.

Tom streckte die Hand aus.

O, bacaklarını uzattı.

Sie streckte die Beine aus.

O kolunu uzattı.

Er streckte seinen Arm aus.

Tom bacaklarını uzattı.

Tom streckte die Beine aus.

Dick bana fotoğrafı uzattı.

Dick reichte mir das Foto.

O, sağ kolunu uzattı.

Er streckte seinen rechten Arm aus.

Kalışını beş gün uzattı.

- Sie verlängerte ihren Aufenthalt um 5 Tage.
- Sie blieb fünf Tage länger.

Tom bıçağı Mary'ye uzattı.

Tom reichte Maria das Messer.

Tom Mary'ye mektubu uzattı.

Tom reichte Maria den Brief.

Tom parayı Mary'ye uzattı.

Tom übergab Maria das Geld.

Tom Mary'ye çantasını uzattı.

Tom reichte Maria ihre Tasche.

Tom anahtarı Mary'ye uzattı.

Tom gab Mary den Schlüssel.

O, tatildeyken sakal uzattı.

- Er bekam einen Bart, während er im Urlaub war.
- Er ließ sich während seines Urlaubs einen Bart wachsen.

Tom sağ kolunu uzattı.

Tom streckte seinen rechten Arm aus.

Tom Mary'ye bir fincan uzattı.

Tom reichte Maria eine Tasse.

Tom, Mary'ye mektup açacağını uzattı.

Tom reichte Maria den Brieföffner.

Tom Mary'ye bir şey uzattı.

- Tom gab Maria etwas.
- Tom reichte Maria etwas.

Tom, Mary'ye yeşil defteri uzattı.

Tom gab Mary das grüne Notizbuch.

O, ona bir kitap uzattı.

- Sie hat ihm ein Buch gegeben.
- Sie gab ihm ein Buch.

Tom Yaz boyunca sakal uzattı.

Tom ließ sich den Sommer über einen Bart wachsen.

Tom kalışını üç gün uzattı.

Tom verlängerte seinen Aufenthalt um drei Tage.

Tom Mary'ye bir kitap uzattı.

- Tom reichte Maria ein Buch.
- Tom hat Maria ein Buch gereicht.

Küçük kız ona dilini uzattı.

- Das kleine Mädchen zeigte ihm die Zunge.
- Das kleine Mädchen streckte ihm die Zunge heraus.

Tom bir bıçak için elini uzattı.

Tom griff nach dem Messer.

- Tom bıyık uzattı.
- Tom bıyık bıraktı.

Tom hat sich einen Schnurrbart wachsen lassen.

Tom Mary'ye bir fincan kahve uzattı.

- Tom reichte Maria eine Tasse Kaffee.
- Tom gab Maria eine Tasse Kaffee.

Mary, öpmesi için Tom'a elini uzattı.

Maria reichte Tom die Hand zum Kuss.

Tom, Mary'ye bir bardak süt uzattı.

Tom reichte Maria ein Glas Milch.

O, borçlu olduğu parayı ona uzattı.

Sie gab ihm das Geld, das sie ihm schuldete.

Genç adam elini uzattı ve onu salladım.

Der junge Mann streckte seine Hand aus und ich schüttelte sie.

Tom Mary'ye bir bardak kırmızı şarap uzattı.

- Tom reichte Maria ein Glas Rotwein.
- Tom reichte Maria ein Glas mit Rotwein.

Tom çantasını kapattı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom schloss seinen Aktenkoffer und überreichte ihn Maria.

Tom Mary'ye bir fincan sıcak kahve uzattı.

- Tom reichte Maria eine Tasse heißen Kaffees.
- Tom reichte Maria eine heiße Tasse Kaffee.

Tom güneş gözlüğünü çıkardı ve Mary'ye uzattı.

Tom nahm seine Sonnenbrille ab und reichte sie Maria.

Tom sınav için boş bir kağıt uzattı.

Tom gab bei der Klausur ein leeres Blatt ab.

Tom, Mary'ye yarım milyon dolarlık bir çek uzattı.

Tom überreichte Maria einen Scheck über eine halbe Million Dollar.

O, yaşlı görünmek için sakalını ve saçını uzattı.

Er ließ sich den Bart und das Haar wachsen, um alt auszusehen.

Tom çantasından İskoç şişesini çıkardı onu Mary'ye uzattı.

Tom nahm die Flasche Scotch aus seiner Aktentasche und reichte sie Maria.

Tom John'un çantasını aldı ve onu ona uzattı.

Tom hob Johns Brieftasche auf und reichte sie ihm.

Tom telefon numarasını bir peçeteye yazdı ve Mary'ye uzattı.

Tom schrieb seine Telefonnummer auf eine Serviette und reichte sie Maria.

Tom ağaçtan bir elma kopardı ve onu bana uzattı.

Tom pflückte einen Apfel vom Baum und gab ihn mir.

Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom nahm einen Briefumschlag aus seinem Aktenkoffer und gab ihn Maria.

Tom bana üzerinde adresi yazılı olan bir kağıt parçası uzattı.

Tom gab mir ein Stück Papier, auf dem seine Adresse stand.

Tom boş bardağını uzattı, Mary de onu portakal suyuyla doldurdu.

Tom hielt sein leeres Glas vor sich hin, und Maria füllte es mit Apfelsinensaft.

Stuart bana üzerine bir adres yazılmış bir kağıt parçası uzattı.

Stuart gab mir ein Stück Papier mit einer Adresse darauf.

Mary bir kağıt parçasının üzerine numarasını yazdı ve onu Tom'a uzattı.

Maria schrieb ihre Nummer auf ein Blatt Papier und gab es Tom.