Translation of "Tanıdığı" in German

0.006 sec.

Examples of using "Tanıdığı" in a sentence and their german translations:

Tanıdığı herkesle tartışır.

Er streitet sich mit jedem, den er kennt.

Bay Smith onun bir tanıdığı.

- Herr Schmidt ist ein Bekannter von ihr.
- Herr Smith ist ein Bekannter von ihr.

Tom tanıdığı biriyle karşılaşmayı planlamamıştı.

Tom wollte niemandem über den Weg laufen, den er kannte.

Tom'un bu kasabada tanıdığı tek kişiyim.

Ich bin der einzige Mensch, den Tom in dieser Stadt kennt.

Mary'nin bu okulda tanıdığı tek öğrenci Tom'dur.

Tom ist der einzige Schüler an dieser Schule, den Maria kennt.

Tom her zaman tanıdığı insanlarla karşılaşıyor gibi görünüyor.

Tom scheint ständig Leuten über den Weg zu laufen, die er kennt.

Tom Mary'nin tanıdığı babası Amerika'da doğmamış tek Amerikalı.

Tom ist der einzige Maria bekannte Amerikaner, dessen Vater nicht in Amerika geboren wurde.

Tom'un bir sürü tanıdığı olduğu hâlde çok az arkadaşı var.

Tom hat viele Bekannte, aber sehr wenige Freunde.

Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.

Ohne Zweifel findet sich auf dieser Welt zu jedem Mann genau die richtige Ehefrau und umgekehrt; wenn man jedoch in Betracht zieht, dass ein Mensch nur Gelegenheit hat, mit ein paar hundert anderen bekannt zu sein, von denen ihm nur ein Dutzend oder weniger nahesteht, darunter höchstens ein oder zwei Freunde, dann erahnt man eingedenk der Millionen Einwohner dieser Welt leicht, dass seit Erschaffung ebenderselben wohl noch nie der richtige Mann der richtigen Frau begegnet ist.