Translation of "Numarasını" in German

0.012 sec.

Examples of using "Numarasını" in a sentence and their german translations:

Tom'un numarasını bilmiyorum.

Ich weiss Toms Nummer nicht.

- Bana telefon numarasını verdi.
- O bana telefon numarasını verdi.

- Er gab mir seine Telefonnummer.
- Er gab mir ihre Telefonnummer.

Telefon numarasını not etti.

Er schrieb sich die Telefonnummer auf.

Numarasını ezbere biliyor musun?

- Hast du seine Nummer im Kopf?
- Weißt du seine Nummer auswendig?
- Wissen Sie seine Nummer auswendig?

Ondan telefon numarasını istedim.

Ich fragte ihn nach seiner Telefonnummer.

Tom'un numarasını yazdın mı?

Haben Sie sich Toms Nummer aufgeschrieben?

Onun numarasını biliyor musun?

Weißt du seine Nummer?

Onun telefon numarasını aldım.

Ich habe ihre Telefonnummer.

Tom'un telefon numarasını bilmiyorum.

Ich kenne Toms Telefonnummer nicht.

Onun telefon numarasını bilmiyorum.

Ich weiß ihre Telefonnummer nicht.

Telefon numarasını aldın mı?

- Hast du ihre Telefonnummer gekriegt?
- Hast du ihre Telefonnummer bekommen?

Tom'dan telefon numarasını istedim.

Ich fragte Tom nach seiner Telefonnummer.

Tom telefon numarasını yazdı.

Tom notierte seine Telefonnummer.

Tom'un telefon numarasını biliyorum.

Ich kenne Toms Telefonnummer.

Tom bana numarasını verdi.

- Tom hat mir seine Nummer gegeben.
- Tom gab mir seine Nummer.

Tom Mary'ye numarasını verdi.

- Tom hat Mary seine Nummer gegeben.
- Tom gab Mary seine Nummer.

Telefon numarasını bilse, onu arayabilir.

Wenn er ihre Telefonnummer wüsste, könnte er sie anrufen.

Biri ararsa, onun numarasını alın.

Wenn jemand anruft, lass dir seine Nummer geben!

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmiyor.

- Tom kennt Marys Rufnummer nicht.
- Tom kennt Marias Telefonnummer nicht.

Tom'un telefon numarasını biliyor musun?

- Weißt du Toms Telefonnummer?
- Wisst ihr Toms Telefonnummer?
- Wissen Sie Toms Telefonnummer?

Faks numarasını yazmayı neden unuttum?

Warum habe ich vergessen, die Faxnummer aufzuschreiben?

Şarj cihazının model numarasını ezberledim.

Ich habe mir die Modellnummer des Ladegeräts gemerkt.

Tom'a Mary'nin telefon numarasını verdim.

Ich habe Tom Marias Telefonnummer gegeben.

Tom bana telefon numarasını verdi.

Tom gab mir seine Telefonnummer.

Onun telefon numarasını not ettim.

Ich schrieb ihre Telefonnummer auf.

Tom Mary'nin telefon numarasını yazdı.

- Tom notierte sich Marias Telefonnummer.
- Tom schrieb sich Marias Telefonnummer auf.

Tom Mary'ye telefon numarasını verdi.

Tom gab Maria seine Telefonnummer.

Tom, Mary'ye telefon numarasını verdi.

Tom gab Maria seine Telefonnummer.

Bana takip numarasını gönderin lütfen.

- Schicken Sie mir bitte die Sendungsnummer.
- Schicken Sie mir bitte die Nummer der Sendung.

Bana kendi telefon numarasını verdi.

Sie gab mir ihre Telefonnummer.

Tom Mary'den telefon numarasını istedi.

Tom fragte Maria nach ihrer Telefonnummer.

Tom'un numarasını not etti mi?

Hat er sich Toms Nummer notiert?

Ben ev numarasını yanlış aldım.

Ich habe mich in der Hausnummer geirrt.

Sana Dr.Shiegal'in telefon numarasını vereceğim.

- Ich werde dir die Telefonnummer von Dr. Shiegal geben.
- Ich werde euch die Telefonnummer von Dr. Shiegal geben.
- Ich werde Ihnen die Telefonnummer von Dr. Shiegal geben.

Tom kıza telefon numarasını verdi.

Tom gab dem Mädchen seine Telefonnummer.

Ben onun telefon numarasını yazdım.

- Ich have mir seine Telefonnummer aufgeschrieben.
- Ich habe seine Telefonnummer aufgeschrieben.

Tom Mary'ye telefon numarasını söyledi.

- Tom hat Mary seine Telefonnummer gegeben.
- Tom gab Mary seine Telefonnummer.

Tom Mary'ye ev numarasını verdi.

Tom gab Mary seine Festnetznummer.

Tom Mary'ye John'un numarasını verdi.

- Tom hat Mary Johns Nummer gegeben.
- Tom gab Mary Johns Nummer.

Ne yaptıysam onun telefon numarasını hatırlayamıyorum.

Ich kann mich ums Verrecken nicht an ihre Telefonnummer erinnern.

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmeyi diledi.

Tom wünschte, er wisse Marys Telefonnummer.

Tom Mary'den John'un telefon numarasını istedi.

Tom fragte Mary nach Johns Telefonnummer.

Unutmayayım diye onun telefon numarasını yazdım.

Ich schrieb mir seine Telefonnummer auf, auf dass ich sie nicht vergäße.

Bana Tom'un telefon numarasını bildiğin söylendi.

Mir wurde gesagt, du kenntest Toms Telefonnummer.

Mary'ye John'un numarasını Tom'un verdiğini düşündüm.

Ich dachte, Tom würde Maria Johannes' Telefonnummer geben.

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmediğini söyledi.

Tom sagte, er kenne Marias Telefonnummer nicht.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bilmesi muhtemeldir.

Tom kennt Marias Telefonnummer wahrscheinlich.

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmek istiyordu.

Tom wollte Marys Telephonnummer wissen.

Tom muhtemelen Mary'nin telefon numarasını bilmiyor.

Tom kennt wahrscheinlich Marias Telefonnummer nicht.

Ona adını ve telefon numarasını verdi.

Sie gab ihm ihren Namen und ihre Telefonnummer.

Tom telefon numarasını Mary'ye söylediğine pişman.

- Tom bereut es, dass er Maria seine Telefonnummer gegeben hat.
- Tom bereut es, Maria seine Telefonnummer gegeben zu haben.

Tom, Mary'nin telefon numarasını biliyor olabilir.

Tom kennt vielleicht Marias Telefonnummer.

Tom rehberde Mary'nin telefon numarasını buldu.

Tom fand im Telefonbuch Marias Telefonnummer.

- Bir kağıt parçasına onun telefon numarasını not aldım.
- Onun telefon numarasını bir kâğıt parçasına yazdım.

Ich schrieb seine Telefonnummer auf einem Fetzen Papier auf.

Sazae her zaman kendi telefon numarasını unutuyor.

Sazae vergisst immer ihre eigene Telefonnummer.

Mary telefon numarasını Tom'a verdiğini itiraf etti.

Maria gestand, dass sie Tom ihre Telefonnummer gegeben hatte.

Tom telefon numarasını almış olsaydı Mary'yi arardı.

Tom hätte Maria angerufen, wenn er ihre Telefonnummer gehabt hätte.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bildiğinden kuşku duyuyorum.

Ich bezweifle, dass Tom Marias Telefonnummer kennt.

- Tom'un telefon numarasını anımsamıyorum.
- Tom'un telefonunu hatırlamıyorum.

Ich komme nicht auf Toms Telefonnummer.

Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.

Tom schrieb sich Marias Telefonnummer in sein kleines schwarzes Büchlein.

Tom bilgisayarına Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.

Tom schrieb Marias Namen und Telefonnummer in sein Notizbuch.

Tom bana Mary'nin telefon numarasını bilip bilmediğimi sordu.

Tom hat mich gefragt, ob ich Marias Telefonnummer kennen würde.

O onun ne adresini ne de telefon numarasını biliyordu.

- Sie kannte weder seine Adresse noch seine Telefonnummer.
- Sie kannte weder seine Anschrift noch seine Rufnummer.

Tom telefon numarasını bir peçeteye yazdı ve Mary'ye uzattı.

Tom schrieb seine Telefonnummer auf eine Serviette und reichte sie Maria.

Tom bana telefon numarasını verdi ve onu aramamı söyledi.

Tom gab mir seine Telefonnummer und sagte, ich solle ihn anrufen.

Telefon numarasını Mary'ye söylemem için Tom bana söz verdirdi.

Tom ließ sich von mir das Versprechen geben, Mary nicht seine Telefonnummer zu sagen.

Ben en yakın American Express ofisinin telefon numarasını öğrenmek istiyorum.

Ich hätte gern die Telefonnummer des nächsten American-Express-Büros.

Onu görünce, Nick'e onun yeni adresini ve telefon numarasını sormalıyım.

Ich muß Nick nach seiner neuen Adresse und Telefonnummer fragen, wenn ich ihn sehe.

Eğer ilgilenirsen, bana bildir ve sana onun telefon numarasını vereceğim.

Wenn du Interesse hast, sag Bescheid; dann gebe ich dir seine Nummer.

Tom dört yanlış PIN numarasını girdikten sonra ATM onun kartını yuttu.

Nachdem Tom viermal eine falsche Geheimzahl eingegeben hatte, behielt der Geldautomat seine Karte ein.

Tom bir kağıt parçasına telefon numarasını yazdı ve onu Mary'ye verdi.

Tom schrieb seine Nummer auf ein Blatt Papier und gab es Maria.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bildiğine dair bir ihtimal olduğunu düşünüyor musun?

- Denkst du, es wäre möglich, dass Tom Marys Telefonnummer kennt?
- Glaubt ihr, es besteht die Chance, dass Tom Marys Telefonnummer hat?
- Halten Sie es für denkbar, dass Tom die Telefonnummer von Mary kennt?

Mary bir kağıt parçasının üzerine numarasını yazdı ve onu Tom'a uzattı.

Maria schrieb ihre Nummer auf ein Blatt Papier und gab es Tom.

Toplantı numarasını bilen bir kişi derse katılıp pornografik içerik veya virüs yazabiliyormuş

Eine Person, die die Besprechungsnummer kennt, kann an der Lektion teilnehmen und pornografische Inhalte oder Viren schreiben

Bununla ilgili olarak Tom'la konuşmak istersen bana haber et de sana numarasını vereyim.

Wenn du mit Tom darüber reden willst, sag Bescheid. Dann gebe ich dir seine Nummer.