Translation of "Havanın" in German

0.013 sec.

Examples of using "Havanın" in a sentence and their german translations:

Bira satışları havanın merhametindedir.

Bierverkäufe hängen vom guten Wetter ab.

Sadece havanın kararmasını bekliyoruz.

Wir warten nur darauf, dass es dunkel wird.

Havanın kuru olacağını umuyorum.

Ich hoffe, das Wetter wird trocken sein.

Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.

Die Rezeptoren in seinem Maul schmecken die Luft.

Gelecek hafta havanın kötüleşeceğine inanmıyorum.

Ich glaube nicht, dass sich das Wetter nächste Woche verschlechtern wird.

Tom havanın sıcak olduğunu söylüyor.

Tom sagt, es ist heiß.

Havanın sıcak olduğunu düşünmüyor musun?

Denkst du nicht, dass es heiß ist?

Bu güzel havanın süreceğini umuyorum.

Ich hoffe, dass das Wetter auch weiterhin so gut bleibt.

Yarın havanın açık olacağını ümit ediyorum.

Ich hoffe, dass Wetter klart morgen auf.

Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?

- Denkst du, dass wir morgen schönes Wetter haben werden?
- Denkst du, wir werden morgen schönes Wetter bekommen?
- Glaubst du, dass wir morgen schönes Wetter bekommen werden?
- Glaubst du, dass wir morgen schönes Wetter haben werden?
- Glaubst du, dass das Wetter morgen schön sein wird?

Havanın yarın nasıl olacağını merak ediyorum.

Ich frage mich, wie das Wetter morgen sein wird.

Tom havanın çok soğuk olduğunu söyledi.

Tom sagte, es sei zu kalt.

Kar gelmeden yumuşak havanın tadını çıkarın.

Genieße das milde Wetter, bevor der Schnee kommt.

Ben havanın bu şekilde kalacağını umuyorum.

Ich hoffe, das Wetter bleibt so.

Havanın o kadar iyi olması tesadüftür.

Was für ein Glück, dass das Wetter so gut wird.

Geceleri soğuk havanın alçalacağı bir yer vardır.

Damit während der Nacht die ganze kalte Luft dort einsinken kann.

Soğuk havanın hafta sonuna kadar sürmesi bekleniyor.

Das kalte Wetter soll bis zum Wochenende anhalten.

Havanın bir gün daha devam edeceğini umuyorum.

Ich hoffe, das Wetter hält noch einen Tag lang.

- Tom Mary'ye o uzaktayken havanın nasıl olduğunu sordu.
- Tom, Mary'ye o uzaktayken havanın nasıl olduğunu sordu.

Tom fragte Maria, wie das Wetter während seiner Abwesenheit gewesen sei.

Yarın havanın nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yok.

Ich habe keine Ahnung, wie das Wetter morgen sein wird.

Havanın temiz olduğu sakin bir şehirde yaşamak istiyorum.

- Ich will in einer ruhigen Stadt leben, wo die Luft sauber ist.
- Ich will in einer ruhigen Stadt mit reiner Luft leben.

Burada dağ yürüyüşleri ve temiz havanın tadını çıkarıyoruz.

Wir genießen hier Gebirgsspaziergänge in frischer Luft.

O duvarı boyamak için güzel havanın avantajlarından yararlandı.

Er nutzte das gute Wetter und strich die Wand.

John temiz havanın iyi bir şey olduğundan emin.

John ist sicher, dass frische Luft gut ist.

Bu soğuk havanın ne kadar süreceğini merak ediyorum.

Ich möchte gerne wissen, wie lange dieses kalte Wetter anhalten wird.

Buradaki bir klima havanın, restoranın bu kısmında dolaşmasını sağladı.

Eine Klimaanlage, direkt hier, ließ die Luft durch diesen Teil des Restaurants fließen.

Havanın içerideki ve dışarıdaki hareketinin arasında devasa bir fark var.

Der Unterschied zwischen Luftbewegungen in Innenräumen versus Draußen ist riesig.

Bugünkü hava durumu tahmini yarın havanın muhtemelen iyi olacağını söylüyor.

Der heutige Wetterbericht sagt, dass es morgen wahrscheinlich schön wird.

- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.

Lass die verrauchte Luft aus dem Zimmer und frische Luft hinein.

Sizce de bir Aralık ayına göre havanın fazla sıcak değil mi?

Findest du nicht, dass es ziemlich warm für Dezember ist?

Bugün ilerleyen saatlerde havanın daha da soğuması ve kar yağması bekleniyor.

Später am Tag sollte es kälter werden und schneien.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

Wir sollten diese Berge vermeiden, denn dort ist das Wetter am schlechtesten.

- Havanın bozup bozmayacağını merak ediyorum.
- Hava böyle güzel devam edecek mi, merak ediyorum.

Ob sich das Wetter wohl hält?

- Havanın sağlığımızla ilgisi var.
- Hava durumunun sağlığımızla ilgisi var.
- Hava şartlarının sağlığımızla ilgisi vardır.

Das Wetter hat sehr viel mit unserer Gesundheit zu tun.

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

Hier kommen wir nur langsam voran und das ist in dieser Hitze nicht gut für die Medikamente.

- Yarın yağış olup olmayacağını biliyor musun?
- Yarın havanın yağışlı olup olmayacağını biliyor musun?
- Yarın yağmur olup olmadığını biliyor musun?

Wissen Sie, ob es morgen regnen wird?