Translation of "Ebeveynlerinin" in German

0.006 sec.

Examples of using "Ebeveynlerinin" in a sentence and their german translations:

Ebeveynlerinin milliyeti nedir?

- Welcher Nationalität sind Ihre Eltern?
- Aus welchem Land kommen deine Eltern?

Ebeveynlerinin işleri neydi.

- Was sind deine Eltern von Beruf?
- Welchen Beruf haben deine Eltern?

Tom ebeveynlerinin tartıştıklarını gördü.

Tom sah seine Eltern streiten.

Tom'un ebeveynlerinin çok parası var.

Toms Eltern haben jede Menge Geld.

Tom onun ebeveynlerinin öğrenmesini istemiyordu.

Tom wollte nicht, dass seine Eltern es erführen.

Tom onun ebeveynlerinin öğrenmesini istemiyor.

Tom will nicht, dass seine Eltern es erfahren.

Mary onun ebeveynlerinin öğrenmesini istemiyordu.

Maria wollte nicht, dass ihre Eltern es erführen.

Tom'un ebeveynlerinin iksi de ölü.

- Toms Eltern sind beide tot.
- Beide Elternteile von Tom sind tot.

Tom genellikle ebeveynlerinin sözünü dinlemez.

Tom hält sich in der Regel an die Gebote seiner Eltern.

O, asla ebeveynlerinin beklentilerine uyarak yaşamayacaktır.

- Er wird den Ansprüchen seiner Eltern nie gerecht werden.
- Er wird es seinen Eltern nie recht machen können.

O, ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

Sie hat beide Eltern verloren.

Tom Mary'nin ebeveynlerinin kim olduklarını bilmiyordu.

Tom wusste nicht, wer Marias Eltern waren.

Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de öğretmendir.

Toms Eltern waren beide Lehrer.

Tom'un ebeveynlerinin ikisi de üniversiteye gitti.

Toms Eltern haben beide studiert.

Tom ebeveynlerinin onun sarhoş olduğunu öğrenmesini istemiyor.

Tom will nicht, dass seine Eltern davon erfahren, dass er betrunken war.

- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

Die Ansicht seiner Eltern war, dass er seinen Verdienst an ein dummes Mädchen verschwendete.

O erken yaşta ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

Er hat in jungen Jahren seine Eltern verloren.

Tom onun ebeveynlerinin istememesine rağmen bir dansçı oldu.

- Tom wurde Tänzer, obwohl seine Eltern dagegen waren.
- Tom wurde Tänzer, obwohl seine Eltern das nicht wollten.

Tom öldükten sonra, Mary ebeveynlerinin evine geri döndü.

Als Tom gestorben war, ging Maria in das Haus ihrer Eltern zurück.

Mary ebeveynlerinin onun Tom'la çıktığını öğrenirlerse onu öldüreceklerini söyledi.

Maria sagte, dass ihre Eltern sie umbrächten, wenn sie dahinterkämen, dass sie mit Tom zusammen ist.

Tom hâlâ ebeveynlerinin ona on üç yaşındayken verdiği bisiklete biniyor.

Tom fährt noch immer mit dem Fahrrad, das er mit dreizehn Jahren von seinen Eltern bekommen hat.

Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o hala bir çocukken öldüler.

- Toms Eltern starben, als er noch ein Kind war.
- Tom verlor seine Eltern, als er noch ein Kind war.

Onlu yaşlarındayken ebeveynlerinin seninle birlikte yeterli zaman harcadıklarını düşünüyor musun?

Findest du, deine Eltern haben genügend Zeit mit dir zugebracht, als du Teenager warst?

Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.

Tom drückte sein Ohr gegen die Wand, um zu hören, ob er verstehen könne, was seine Eltern nebenan beredeten.