Translation of "ölü" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "ölü" in a sentence and their japanese translations:

Akü ölü.

車のバッテリーが上がってるよ。

Ölü gibi hissettim.

僕は生きた心地がしなかった。

Bu adam ölü.

- この男は死んでいる。
- この男性は死亡しています。

Ben ölü değilim.

死んでないよ。

Ölü insanlar konuşamazlar.

- 死人はどんな話もしない。
- 死人に口なし。
- 死んだ人は秘密をもらさない。

Ona ölü gözüyle bakmalısın.

君は彼を死んだものとしてあきらめなければなりません。

Lütfen ölü yapraklardan kurtulun.

落葉を取り除いて下さい。

Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.

彼女は枯葉が散っていくのを眺めていた。

Ağacın ölü dallarını budadı.

彼はその木から枯れ枝を切り取った。

Latince ölü bir dildir.

ラテン語は死んだ言語である。

Liz 8 yıldır ölü.

リズが亡くなってから8年になります。

O on yıldır ölü.

- 彼が死んでから十年になります。
- 彼が死んでから10年になる。

Bu ölü bir dağ keçisi.

シャモアだ

Kafanın üzerindeki o ölü ışını.

殺人光線を感じます

Aslan ölü zürafanın etini kopardı.

ライオンは死んだきりんの肉を食いちぎった。

Antlaşma artık ölü bir evrak.

その条件は空文化している。

O, ölü karısının anısını yaşattı.

彼は死んだ妻の思い出を心にいだいていた。

Hem annesi hem babası ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

Annesi de babası da ölü.

彼の父も母もともに死んでしまった。

- Sen ölü müsün?
- Öldün mü?

死んじゃったの?

O, ölü bedeni görünce korktu.

彼女は死体を見て震え上がった。

Oteller ölü sezonda daha ucuzdur.

シーズンオフはホテルは割安だ。

Bu köpek ölü kadar iyi.

この犬は死んだも同然だ。

Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?

あなたは彼が死んでしまったと思いますか。

İnsanlar onun ölü olduğuna inandı.

人々は彼女が死んだものだと思った。

Ölü bir adamı gömmek gibi. Bu yüzden adına Ölü Adam Çapası deniyor.

死体を埋めるみたいだろ だから“死体の留め具”だ

Sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

社会的抹殺と呼ばれる 立場に置かれるのです

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

戦場は死体と負傷者で溢れかえった

İkizlerden biri hayatta, ancak diğer ölü.

ふた子の1人は生きているが、もう1人は死んだ。

Kuş canlı mı yoksa ölü mü?

その鳥は生きてますか死んでますか。

Gazeteyi açtı ve ölü çocuğu örttü.

新聞紙を広げて亡子に覆いかぶせた。

Onun ölü olduğunu düşünmekten kendimizi alamadık.

我々は彼が死んだものとあきらめざるを得なかった。

Yaşlı bir adam yolda ölü yatıyordu.

- 老人が一人、道路で死んでいた。
- 老人が道で横たわって死んでいた。

Kiraz ağaçlarının altında ölü bedenler var.

桜の樹の下には屍体が埋まっている!

Fare canlı mı yoksa ölü mü?

そのネズミは生きているのか死んでいるのか?

Onun iki yıldır ölü olduğunu söylüyorlar.

彼が亡くなってから2年になるそうだ。

Onun ölü olduğu gerçeğini kabul edemem.

私は、彼が死んだという事実を受け入れられない。

Biz nehirde bazı ölü balıklar bulduk.

- 私たちは川で死んだ魚を何匹か見つけました。
- 私たちは川で、死んでいる魚を何匹か見つけました。

Fare ölü mü yoksa canlı mı?

- このネズミは死んでいるのか、生きているのか。
- そのネズミ、死んでるの?生きてるの?

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

何千という魚の死骸が湖に浮いているのが見つかった。

Polis bir politikacıyı odasında ölü buldu.

警察はその政治家が自分の部屋で死んでいるのを見つけた。

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

西洋医学への抵抗が 死者を増やしています

Onu ölü bulduğumda benim için sürpriz oldu.

驚いたことに彼女は死んでいた。

Beni bir ölü gibi hissettirmekten hoşlanıyor musun?

俺を死人のような気分にさせてお前はそれを楽しむのか。

Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.

その少年は死んだ自分のペットのために墓を掘った。

Ürdün Nehri Ölü Deniz'e akan tek nehirdir.

ヨルダン川は死海に注ぐ唯一の川である。

Yaralı, hastaneye ve ölü ise kiliseye kaldırıldı.

けがをした人は病院に、死んだ人は教会に運ばれた。

Onun hem annesi hem de babası ölü.

彼女の両親は2人ともなくなっている。

Neden bir başka ölü Müslüman çocuk olmak istiyorsun?

なぜ ムスリムの若者として 自分も死に急ごうとするのですか?

Tamam, şimdi bu Ölü Adam Çapası'na kendimizi bağladık.

よし 死体の留め具を信じよう

Onun ölü mü yoksa hayatta mı olduğunu bilmiyorum.

彼が生きているのか死んでいるのかわからない。

Ebeveynleri ölü olan bir çocuğa bir yetim denilir.

- 両親が亡くなった子供は孤児と呼ばれる。
- 親の亡くなった子供は「孤児」と呼ばれる。
- 両親を亡くした子どものことを孤児という。

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

奇妙な事に、彼は死んだと言われている人に会った。

Yaşayan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.

- 生きている犬は死んでいるライオンにまさる。
- 死んだ獅子より生きている犬の方がましだ。

- Onun ölmüş olabileceğinden korkuyorlar.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.

彼は死んでいるのではないかと危ぶまれている。

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

- そのヘビは生きているのか死んでいるのか。
- そのヘビは生きているの?それとも死んでいるの?

Ölü bedenin kimliği, yanağındaki bir ben yoluyla tespit edildi.

その遺体の身元は頬のほくろで確認された。

Tom'un ölü mü yoksa canlı mı olup olmadığını bilmiyorum.

トムが生きてるんだか、死んでるんだかは分からない。

- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?

死にましたか?

Bu şey bir ayı değil. O ölü bir ayı.

あれはもはや熊ではない。熊の屍骸です。

Bu korku filminde, ölü için hayata geri gelmek mümkündür.

このホラー映画では死者が生き返ることが可能だ。

Ölü Adam Çapası, cesur bir seçim. Öncelikle bir oyuk kazacağız.

“死体の留め具”か 勇敢だ まずは溝を掘る

Onlar onun ölü mü yoksa diri mi olup olmadığını söyleyemedi.

- 彼らは彼が生きているか死んでいるかわからなかった。
- 彼らは彼が死んでいるのか生きているのか分からなかった。

Ve bu karton kutunun içinde üç tane ölü kedi yavrusu vardı,

段ボール箱の中には 死んだ3匹の仔猫が入っていて

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

‎掃除魚が寄生虫などを取る ‎若者も身支度をする

Wittgenstein'ın ilerlemesi için çok geçti 2.000 ölü ile birlikte Mormant'a yönlendirildi.

ヴィトゲンシュタインの前衛は モルマンで捕捉され2,000人の損害を受けた

Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.

故人を記念する記念碑を建設するために基金を開始した。

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

でもこれで 俺が死体になることを 防いでくれるんだ

- Onun üç yıldır ölü olduğunu öğrendik.
- Üç yıl önce öldüğünü ortaya çıkardık.

彼は3年前に死んでいたことがわかった。

Bennigsen'in ordusunun 40%'ı 20.000 civarında asker ölü, yaralı ya da esir durumdaydı

ロシア軍の被害は戦死 負傷 捕虜2万 全体の40%に及んだ

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.

ハゲタカが突っつく死んだ鹿とか、他の動物の食べ残しとか、 そういう腐った肉を死肉と書きました。