Translation of "Maruz" in French

0.006 sec.

Examples of using "Maruz" in a sentence and their french translations:

Yağmura maruz bırakmayın.

Ne le mets pas sous la pluie.

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

Il fut exposé à de nombreux dangers.

O, tehlikeye maruz kaldı.

Il a été exposé au danger.

Onu yağmura maruz bırakmayın!

- Ne l'exposez pas à la pluie !
- Ne l'expose pas à la pluie !

Tom şoka maruz kaldı.

Tom est dans un état de choc.

Hiç ayrımcılığa maruz kalmadım.

Je ne me suis jamais senti discriminé.

Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.

- N'exposez pas les photos au soleil.
- N'expose pas les photos au soleil.

Amaç olduğu sporlara maruz kalmayacaklar.

dont l'objectif est d'abîmer le cerveau de son adversaire.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

ou à subir des agressions.

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

Il est dangereusement exposé au froid.

Haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

ils ont été exposés aux armées des croisés faisant

Askerler düşman ateşine maruz kaldı.

Les soldats étaient exposés au feu ennemi.

- Tom soğuktan dondu.
- Tom soğuk ısırığına maruz kaldı.
- Tom soğuk ısırmasına maruz kaldı.

Tom a des engelures.

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

Une thérapie d'exposition au niveau des circuits.

Onun sert cezalara maruz kalmasını sağladı.

lui ont valu de brutales punitions.

Gelince , enfeksiyona maruz kaldıktan üç ila

aux symptômes de ce virus, ils commencent à apparaître dans les trois à

O bir beyin ameliyatına maruz kaldı.

Il a subi une opération chirurgicale au cerveau.

Kendini bir sürü eleştiriye maruz bırakıyorsun.

Tu t'exposes à bien des critiques.

O çocuk Fransızcaya 15.000 saat maruz kaldı,

qui a accumulé 15 000 heures d'exposition au français

Vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

de la manière de vivre des cellules cancéreuses dans notre corps.

Onun güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.

Sa beauté l'exposait à de nombreux dangers.

Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.

Il est dangereux de laisser un bébé exposé à un fort ensoleillement.

Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.

Ne pas exposer à une température supérieure à cinquante degrés centigrades.

Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

- Ne soumettez pas ce produit chimique à la lumière directe du soleil.
- N'exposez pas ce produit chimique à la lumière directe du soleil.

O, bilinçli olarak onu tehlikeye maruz bıraktı.

- Elle l'exposa délibérément au danger.
- Elle l'a délibérément exposé au danger.

İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

L'homme est le seul animal susceptible de devenir imbécile.

Bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

plus ils s'exposaient à ces risques,

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

et tellement de gens sont exposés à un niveau de bruit important.

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

Les enfants pauvres et homosexuels ont plus de risques d'être persécutés,

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

sont aussi les groupes de personnes les plus persécutés à l'école.

Onlar işte yeryüzüne ulaşıyor ve biz onlara maruz kalıyoruz

ils atteignent la terre au travail et nous y sommes exposés

maruz kaldı . Pasifik Okyanusu'ndaki adalardan oluşan Tuval ve Kibati,

inondations qui ont détruit les récifs coralliens et détruit les cultures. Alors que Tuval et Kibati,

Aydınlanma, insanın kendi kendine maruz kaldığı olgunlaşmamışlıktan ortaya çıkmasıdır.

Les Lumières sont pour les gens, l'issue à leur propre irresponsabilité.

Herhangi birimiz yetersiz beslenmeye maruz kalabilir ve bunu bilmeyebilir.

Quiconque d'entre nous pourrait souffrir de malnutrition sans le savoir !

Yani biz her yıl kanser riskine %10 daha fazla maruz kalıyoruz

nous sommes donc exposés au risque de cancer 10% de plus chaque année

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

Il a été exposé à de multiples zones gravitationnelles et d'impact en orbite, en outre

Sahibi tarafından kötü muameleye maruz kalan köpeği insan görünce yüreği burkuluyor.

Maltraité par son maître, ce chien fait pitié à voir.

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

Cependant, il a été observé que Soult était maintenant moins enclin à s'exposer au feu ennemi,

Vlad'ın görüşününe göre, onlar daha iyi bir öteki dünya için dünyevi acılara maruz bırakıldılar

De l'avis de Vlad, ils "quittaient les souffrances terrestres pour une meilleure vie après la mort ".

Tom, başka bir kadın için Meryem ve çocukları terk edince şiddetli eleştirilere maruz kaldı.

Tom a essuyé beaucoup de critiques après avoir quitté Mary et les enfants pour une autre femme.