Translation of "Yaklaştı" in French

0.006 sec.

Examples of using "Yaklaştı" in a sentence and their french translations:

Noel yaklaştı.

Noël se rapprochait.

Onlar yaklaştı.

- Ils s'approchèrent.
- Elles s'approchèrent.
- Ils se sont approchés.
- Elles se sont approchées.

Tom yaklaştı.

Tom s'est approché.

O, istasyona yaklaştı.

Il s'approchait de la gare.

O bana yaklaştı.

Elle est venue près de moi.

O zirveye yaklaştı.

- Il finit en tête.
- Il termina en tête.
- Il débuta au sommet.

Tom dikkatlice yaklaştı.

Tom s'est approché avec prudence.

Tom, Mary'ye yaklaştı.

Tom s'approchait de Marie.

Tom onlara yaklaştı.

Tom s'est approché d'eux.

Tom çekinerek yaklaştı.

Tom s'est approché timidement.

Tom ihtiyatla yaklaştı.

Tom s'est approché avec prudence.

O, kapıya yaklaştı.

Il s'est approché de la porte.

O ona yaklaştı.

- Il s'approcha d'elle.
- Il s'est approché d'elle.

Tom otuza yaklaştı.

Tom a environ trente ans.

Köpek balıkları körfeze yaklaştı.

Les requins venaient à cet endroit.

Saklanarak ona arkadan yaklaştı.

Il s'approcha de lui par derrière, en se dissimulant.

Teknemiz küçük bir adaya yaklaştı.

Notre bateau s'approcha de la petit île.

Mary beni gördüğünde bana yaklaştı.

Mary s'est dirigée vers moi quand elle m'a vu.

O gizlice onun arkasına yaklaştı.

- Il se faufila furtivement derrière elle.
- Il s'est faufilé furtivement derrière elle.

Gürültü yapmadan bana arkamdan yaklaştı.

Elle s'approcha de moi, par derrière, sans faire de bruit.

Bir kız kalabalığın arasından krala yaklaştı.

Une fille s'approcha du roi à travers la foule.

Kedi masum kuş üzerine sinsice yaklaştı.

- Le chat s'approcha sans bruit de l'oiseau qui ne se doutait de rien.
- Le chat s'est approché sans bruit de l'oiseau qui ne se doutait de rien.

Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.

- Elle s'approcha de lui, un sourire aux lèvres.
- Elle s'est approchée de lui, un sourire aux lèvres.

- Yaz tatili yakında.
- Yaz tatili yaklaştı.

Les vacances d'été approchent.

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

gravée dans ma mémoire d'un requin qui s'approche d'elle.

Kalkanıyla yaklaştı ve saldırırsa diye kalkanını havada tuttu.

Elle s'approche avec un bouclier pour se protéger en cas d'attaque.

Tom ateşe çok yaklaştı ve sakalınını ucunu yaktı.

Tom s'approcha trop près du feu et roussit sa barbe.

- O elden ayaktan düştü.
- Onun bir ayağı çukurda.
- Onun bir gözü toprağa bakıyor.
- Onun bir ayağı mezarda.
- O, ölüme yaklaştı.

Il a un pied dans la tombe.

- "Bilim insanları insan klonlamaya yaklaştı mı?" "O aşamaya gelinmesine daha çok var."
- "Bilim insanları insan kopyalamanın neresinde?" "Henüz yanına bile yaklaşmış değiller."

- «les scientifiques sont-ils sur le point de répliquer un être humain ?» «Loin de là.»
- «Les scientifiques sont-ils sur le point de répliquer un être humain ?» «Loin s'en faut.»