Translation of "Kasaba" in French

0.005 sec.

Examples of using "Kasaba" in a sentence and their french translations:

O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı.

Durant son séjour au Japon il alla de ville en ville.

Kasaba terk edildi.

- La ville était déserte.
- La ville était désertée.

Doğduğum kasaba güzeldir.

La ville où je suis né est belle.

Güzel bir kasaba.

- C'est une ville sympa.
- C'est une ville agréable.

Bütün kasaba patlatıldı.

La ville entière était dans le noir.

Kasaba turistlerle doludur.

La ville est pleine de touristes.

- Kasaba harabe haline düştü.
- Kasaba harabe haline dönüştü.

La ville tombait en ruine.

Uzakta bir kasaba gördüm.

Je vis une ville au loin.

Kasaba kaplıcası ile ünlüdür.

Cette ville est connue pour sa source chaude.

- Kasaba güzel.
- Şehir güzel.

La bourgade est belle.

Ne harika bir kasaba!

Quelle ville merveilleuse !

Bu bir hayalet kasaba.

C'est une ville fantôme.

Bu küçük bir kasaba.

C'est une petite ville.

Kasaba, kıyıdan iki mil uzaktadır.

Cette ville est à deux milles de la côte.

Kasaba birçok yüksek binaya sahip.

- Il y a de nombreux bâtiments de grande taille dans cette ville.
- Cette ville comporte de nombreux bâtiments de grande taille.

Doğduğum kasaba eski kalesiyle ünlüdür.

- La ville dans laquelle je suis né est connue pour ses vieux châteaux.
- La ville dans laquelle je suis né est célèbre pour ses vieux châteaux.

Kasaba, sakinleri tarafından terk edilmiş.

La ville fut désertée par ses habitants.

İki kasaba bir nehirle ayrılır.

Les deux villes sont séparées par un fleuve.

O kasaba iki mil uzaklıkta.

Cette ville est distante de 2 miles.

O iş için kasaba dışındadır.

Il est affairé en dehors de la ville.

Onların romantizmi kasaba hakkında konuşmaydı.

La ville ne parlait plus que de leur idylle.

Bütün kasaba onun hakkında biliyor.

Toute la ville est au courant.

Bütün kasaba bir kargaşa içindeydi.

Toute la ville était en effervescence.

Önümüzdeki hafta kasaba dışına çıkacağım.

Je ne serai pas en ville la semaine prochaine.

Onları kasaba kütüphanesinden ödünç aldım.

Je les ai empruntés à la bibliothèque municipale.

New York’un kuzeyindeki küçük bir kasaba

Si cela peut arriver

Kasaba o zamandan beri çok değişti.

- La ville a beaucoup changé depuis lors.
- La ville a depuis lors beaucoup changé.

Tüm kasaba yangın tarafından harap edildi.

La ville entière fut détruite par un incendie.

Sami kasaba çevresinde birçok düşman edindi.

Sami s'est fait plusieurs ennemis en ville.

Böyle bir kasaba börtü böcek aramak için

Ce genre d'endroit est parfait

Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba

En seulement deux générations,

Kasaba tepedeki bir depodaki su ile beslenir.

La ville est alimentée en eau par un réservoir dans les collines.

Bu, yüz elli nüfuslu küçük bir kasaba.

C'est une petite commune de cent cinquante habitants.

Biz biftek satın almak için kasaba gittik.

On est allé chez le boucher pour acheter des biftecks.

İstasyon, bu iki kasaba arasında yer alır.

La gare est située entre ces deux villes.

Kasaba fırtınadan sonra sel tarafından tahrip edildi.

La ville fut détruite par les inondations après la tempête.

Allah'ın siktir ettiği yerde küçük bir kasaba.

C'est une petite ville au milieu de nulle part.

Kasaba yeniden hayata dönecek, iş makinaları yollarda olacak.

Cette ville va revivre, des camions traverseront ses routes.

- Ne güzel bir şehir!
- Ne güzel bir kasaba!

- Quelle belle ville !
- Quelle belle bourgade !

Bir köy ve bir kasaba arasındaki fark nedir?

Quelle est la différence entre un village et une ville ?

- Kasaba halkı deprem tarafından korkutuldu.
- Deprem kent sakinlerini korkuttu.

Les habitants de la ville furent effrayés par le tremblement de terre.

Savigny-sur-Orge'de yaşıyorum, Paris varoşlarında küçük bir kasaba.

J'habite à Savigny-sur-Orge, une petite ville dans la banlieue parisienne.

Bu kasaba son on yıl içerisinde çok fazla değişmedi.

Cette ville n'a pas beaucoup changé au cours des dix dernières années.

O kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde bir kasaba.

C'est une ville au milieu de nulle part.

- Tom'un memleketi küçük bir kasaba.
- Tom'un memleketi küçük bir ilçe.

Tom vient d'une bourgade.

Ve İngiltere'deki pek çok küçük kasaba gibi, onun oldukça uzun bir geçmişi vardır.

Et comme beaucoup de petites villes en Angleterre, elle a une assez longue histoire.