Translation of "Kaçınmak" in French

0.004 sec.

Examples of using "Kaçınmak" in a sentence and their french translations:

Stresten kaçınmak gereklidir.

Il est nécessaire d'éviter le stress.

Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.

Le suspect voulait éviter d'être arrêté.

Veya aç olmanın acısından kaçınmak.

ou éviter la douleur comme lorsqu'on a faim.

Onursuzluk pahasına savaştan kaçınmak istedin.

Vous avez voulu éviter la guerre au prix du déshonneur.

İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.

Je veux éviter les heures de pointe.

Hideo bisikletliden kaçınmak için direksiyonu hızlıca çevirdi.

Hideo tourna vivement le volant pour éviter le cycliste.

Islanmaktan kaçınmak için bir ağacın altında durdum.

Je me suis abrité sous un arbre pour éviter d'être mouillé.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

celles qui vivent en milieu urbain deviennent nocturnes pour éviter les humains.

Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.

Mary fit croire qu'elle était malade pour éviter d'aller à l'école.

Bir trafik sıkışıklığından kaçınmak için şafak vakti kalktık.

Nous nous sommes levés à l'aube pour éviter un embouteillage.

Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.

Tom a brusquement freiné pour éviter de percuter un chien.

Onlar yağmurdan kaçınmak için mağazanın önündeki gölgeliğin altında durdular.

Ils se tenaient sous la verrière en face de la boutique, afin d'éviter la pluie.

Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.

- Tu dois être plus prudent pour éviter de commettre une grosse erreur.
- Tu dois être plus prudent pour éviter de commettre une erreur grossière.

Ancak östrojeni bastıracak şeylerden kaçınmak da bir o kadar önemli,

mais il est tout aussi importent d'éviter les choses éliminant les œstrogènes,

Mary, kuzeninin sorularını cevaplamaktan kaçınmak için başı ağrıyormuş numarası yaptı.

Marie feignit d’avoir un mal de tête pour éviter de répondre aux questions de sa cousine.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Tom fit de son mieux pour éviter tout contact visuel avec Mary.

Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.

Aujourd'hui je quitte le travail un peu plus tard, afin d'éviter d'être surchargé de travail demain matin.

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

Mais en réalité, si on le fait, c'est pour éviter de mourir.

- Tom bir köpeğe çarpmamak için yoldan çıktı.
- Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.

Tom a fait une embardée pour éviter un chien.

Böyle bir kişi karşı cinsinden biriyle karşılaşmaktan kaçınmak için çoğunlukla yolunun bir blok dışına gider.

Une telle personne fera souvent un effort particulier pour éviter de rencontrer une personne du sexe opposé.