Translation of "Ağacın" in French

0.007 sec.

Examples of using "Ağacın" in a sentence and their french translations:

- Ağacın arkasına saklandınız.
- Ağacın arkasına saklandın.

- Tu t'es caché derrière l'arbre.
- Tu t'es cachée derrière l'arbre.

Ağacın yaprakları kızardı.

Les feuilles de l'arbre devinrent rouges.

Sandalyeler ağacın altında.

Les chaises sont sous l'arbre.

Adam ağacın altında.

L'homme est sous l'arbre.

Ağacın arkasına saklandım.

- Je me suis caché derrière l'arbre.
- Je me suis cachée derrière l'arbre.
- Je me cachai derrière l'arbre.

Ağacın arkasına saklandı.

Elle s'est cachée derrière l'arbre.

Ağacın arkasına saklandık.

- Nous nous sommes cachés derrière l'arbre.
- Nous nous sommes cachées derrière l'arbre.

Ağacın arkasına saklandılar.

- Ils se sont cachés derrière l'arbre.
- Elles se sont cachées derrière l'arbre.

Bir ağacın altına sığındık.

- Nous nous abritâmes sous un arbre.
- Nous nous sommes abritées sous un arbre.
- Nous nous sommes abrités sous un arbre.

Ağacın altında biraz dinlenelim.

Reposons-nous un peu sous l'arbre.

Tavşan ağacın arkasına saklandı.

- Le lapin se cacha derrière l'arbre.
- Le lapin s'est caché derrière l'arbre.
- Le lapin se dissimula derrière l'arbre.
- Le lapin s'est dissimulé derrière l'arbre.

Ağacın tüm yaprakları sarardı.

- Toutes les feuilles de l'arbre sont devenues jaunes.
- Toutes les feuilles de l'arbre virèrent au jaune.
- Toutes les feuilles de l'arbre ont viré au jaune.
- Toutes les feuilles de l'arbre ont jauni.

Bir ağacın arkasına saklandım.

- Je me dissimulai derrière un arbre.
- Je me suis dissimulé derrière un arbre.

Bir ağacın altına oturdular.

Ils s'assirent sous un arbre.

O, ağacın arkasına saklandı.

- Il se cacha derrière l'arbre.
- Il s'est caché derrière l'arbre.

Şu ağacın gölgesinde oturalım.

Asseyons-nous à l'ombre de cet arbre.

O, ağacın altında uyuyordu.

- Il dormait sous l'arbre.
- Il était en train de dormir sous l'arbre.

Bir ağacın gölgesinde dinlendim.

- Je me suis reposé à l'ombre d'un arbre.
- Je me suis reposée à l'ombre d'un arbre.

Ağacın altında bank var.

Il y a un banc sous l'arbre.

- Ağacın altında bir bank var.
- Ağacın altında bir sıra var.

Il y a un banc sous l'arbre.

- Ağacın arkasına saklandın, değil mi?
- Ağacın arkasına saklandınız, değil mi?

- Vous vous êtes cachés derrière l'arbre, n'est-ce pas ?
- Vous vous êtes cachées derrière l'arbre, n'est-ce pas ?

Ağacın kabuğunu mu kullanmak istiyorsun?

Vous voulez utiliser l'écorce du bouleau ?

Ağacın arkasından bir kadın çıktı.

Une femme est apparue de derrière un arbre.

O büyük ağacın gölgesinde oturdular.

Ils se sont assis à l'ombre de ce grand arbre.

Sen bir ağacın altına sığındın.

Tu t'es abrité sous un arbre.

Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.

- Vite, accroche-toi à cet arbre.
- Vite, accrochez-vous à cet arbre.

Noel hediyelerini ağacın altına koyduk.

Nous avons mis les cadeaux de Noël sous le sapin.

Tom kendini ağacın arkasına sakladı.

Tom s'est caché derrière l'arbre.

Tom bir ağacın arkasına saklandı.

- Tom se cacha derrière un arbre.
- Tom s'est caché derrière un arbre.

Tom bir ağacın arkasında saklanıyordu.

Tom se cachait derrière un arbre.

Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.

Les racines de cet arbre s'enfoncent profondément.

Ağacın yanında iki at var.

Il y a deux chevaux près de l'arbre.

Alnını bir ağacın dalına çarptı.

Il s'est cogné le front contre la branche d'un arbre.

Tom bir ağacın altında uyuyakaldı.

- Tom s'endormit sous un arbre.
- Tom s'est endormi sous un arbre.

Tom bir ağacın gölgesinde dinleniyor.

Tom se repose à l'ombre d'un arbre.

O, bir ağacın altında oturuyordu.

Elle était assise sous un arbre.

Bazen zulalarını... ...bir ağacın dibine saklarlar.

Et parfois, ils cachent des noix au pied d'un arbre.

Bunun nedeni, ağacın ışığa, güneşe yönelmesi

C'est parce que cet arbre se dirige vers la lumière, vers le soleil.

Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

Si vous retirez un peu d'écorce…

Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.

Un vieil homme se reposait sous l'arbre.

Lamba bir ağacın dalından askıya alındı ​​.

La lampe était suspendue à la branche d'un arbre.

Çocuk büyük bir ağacın arkasında saklanıyordu.

L'enfant se cachait derrière un grand arbre.

Birkaç kuş o ağacın dallarına tünemiş.

- Des oiseaux sont posés sur la branche de cet arbre.
- Des oiseaux sont perchés sur la branche de cet arbre.

Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk.

Nous dressâmes notre tente à l'ombre d'un grand arbre.

Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.

Un vieil homme se reposait à l'ombre de l'arbre.

Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.

Le garçon a gravé son nom sur l'arbre.

Bir zamanlar bir ağacın içinde kayboldum.

Une fois, je me suis perdu dans un arbre.

Ağacın altında bir yığın kozalak vardı.

Il y avait une pile de pommes de pin au pied de l'arbre.

Bu ağacın etrafı üç metre ölçülür.

Cet arbre a une circonférence de trois mètres.

O çakısıyla ağacın bir dalını kesti.

Il a coupé un rameau de l'arbre avec son canif.

Ben ağacın kesilmesine kesinlikle karşı çıkıyorum.

- Je suis absolument opposée à ce que l'arbre soit abattu.
- Je suis absolument opposé à ce qu'on abatte l'arbre.

Çocuk büyük bir ağacın arkasına saklandı.

- L'enfant s'est caché derrière un grand arbre.
- L'enfant se cacha derrière un grand arbre.

Bu ağacın tepesine tırmanabileceğini düşünüyor musun?

- Penses-tu que tu pourrais grimper jusqu'en haut de cet arbre ?
- Pensez-vous que vous pourriez grimper jusqu'en haut de cet arbre ?

Kolayca bir çiçeğin, bir koyunun, bir ağacın

Il revendique facilement la propriété d'une fleur,

Tony adını bir ağacın üstüne bıçakla kazıdı.

Tony a gravé son nom sur un arbre avec un couteau.

Islanmaktan kaçınmak için bir ağacın altında durdum.

Je me suis abrité sous un arbre pour éviter d'être mouillé.

Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesi altına kurduk.

- Nous plantâmes notre tente à l'ombre d'un grand arbre.
- Nous avons planté notre tente à l'ombre d'un grand arbre.
- Nous dressâmes notre tente à l'ombre d'un grand arbre.

Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.

Nous nous sommes abrités de la pluie sous un arbre.

Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.

J'ai dû m'abriter de la pluie sous un arbre.

Ağacın kök sistemi otuz metre boyunca uzanır.

Le réseau de racines de l'arbre s'étend sur plus de trente mètres.

Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.

Mon père et ma mère étaient assis sous un arbre.

Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.

La personne en train de lire un livre sur le banc sous l'arbre est Tom.

Tom bir ağacın altında oturuyordu, şarap içiyordu.

Tom était assis sous un arbre, buvant du vin.

Tom'un evinin arkasındaki ağacın elmaları çok lezzetli.

Les pommes de l'arbre derrière la maison de Tom sont vraiment délicieuses.

Ağacın kabuğunu mu kullanmak istiyorsun? Peki, bunu deneyelim.

Vous voulez utiliser l'écorce de bouleau ? Bon, essayons.

Onu da bir ağacın kökünde haftada bir yapıyorlar.

ce qu'il fait environ une fois par semaine au pied d'un arbre.

- Tıpkı babasına benziyor.
- Elma ağacın dibine düşer.
- Babasının oğlu.

- Tel père, tel fils.
- Tel père, tel fils !

O yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında biraz kestirdi.

Il s'est allongé au bord de la route et a fait une sieste sous un arbre.

Noel sabahı ağacın altında bunlardan birini bulmayı kim istemez ki?

Qui n'aimerait pas en trouver un sous le sapin le matin de Noël ?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

Birkaç boş saatim vardı, ben de bir ağacın altına oturdum ve kitap okudum.

Je disposai de quelques heures de libres, aussi je m'assis sous un arbre et lus un livre.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

Ça me donnera pas beaucoup d'énergie, mais c'est déjà ça. Si vous retirez un peu d'écorce…

Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.

Il était une fois un homme et sa femme. Ils n'avaient pas de maison. Ils vivaient dans les champs et dormaient aux pieds d'un arbre.