Translation of "Babasını" in French

0.004 sec.

Examples of using "Babasını" in a sentence and their french translations:

- Babasını zaten gördün.
- Babasını gördün bile.

Tu as déjà vu son père.

O, babasını özlüyor.

Son père lui manque.

O, babasını tanımıyor.

Il ne connaît pas son père.

O, babasını bilmiyor.

Elle ne connait pas son père.

O, babasını andırıyor.

Il ressemble à son père.

Herkes babasını sever.

Tout le monde aime son père.

- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.

Je connais le père de cette fille.

Babasını mutfakta yatarken buldu.

Il a trouvé son père étendu dans la cuisine.

Onun babasını tanıyor musun?

- Connais-tu son père ?
- Connaissez-vous son père ?

Konuştuğunda bana babasını hatırlatır.

Il me rappelle son père quand il parle.

Babasını kaybettiği için üzgündü.

Il se sentait triste parce qu'il a perdu son père.

O, babasını çok sever.

Il adore son père.

Tom'un boyu babasını geçmiş.

Tom est maintenant plus grand que son père.

Tom babasını hiç tanımadı.

Tom n'a jamais connu son père.

Tom'un babasını tanıyor musun?

Connais-tu le père de Tom ?

O merdivenlerden çıkarken babasını aradı.

Il appela son père tout en montant les escaliers.

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

Il me demanda si je connaissais son père.

O gidip istasyondan babasını almalı.

Il doit aller chercher son père à la gare.

Tom'un babasını görmesine izin verilmedi.

Tom n'a pas été autorisé à voir son père.

Bir daha babasını hiç görmedi.

- Il ne revit jamais son père.
- Il n'a jamais revu son père.

Tom anne babasını hiç bilmiyordu.

Tom n'a jamais connu ses parents.

O, babasını ikna etme girişiminde bulundu.

- Elle a essayé de convaincre son père.
- Elle essaya de convaincre son père.

O, babasını bir daha hiç görmedi.

- Elle ne revit jamais son père.
- Elle n'a jamais revu son père.

O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.

- Elle lui pardonna d'avoir tué son père.
- Elle lui a pardonné d'avoir tué son père.

O üç yaşında iken babasını kaybetti.

Elle a perdu son père lorsqu'elle avait trois ans.

- Ebeveynini mutlu etti.
- Annesini babasını mutlu etti.

Il a rendu ses parents heureux.

Anne ve babasını bir daha hiç görmedi.

Il n'a jamais revu ses parents.

- O tıpa tıp babasına benziyor.
- O, babasını kopyasıdır.

- C'est le portrait craché de son père.
- Il ressemble comme deux gouttes d’eau à son père.

Sadece babasını değil, aynı zamanda oğlunu da tanıyorum.

Je ne connais pas seulement le père, mais aussi le fils.

Tom, onu terk ettiği için babasını affetmek istiyor.

Tom veut pardonner à son père de l'avoir abandonné.

Tom bir trafik kazasında anne ve babasını kaybetti.

Thomas a perdu ses parents dans un accident d'auto.

Tom her hafta sonu anne babasını ziyaret eder.

Tom se rend chez ses parents chaque week-end.

Babamın, Rudy'nin babasını kurtarması için biraz geç olsa da

Même si mon père arrivait trop tard pour sauver le sien,

Mary, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için annesini ve babasını zorladı.

Marie pressa ses parents de la laisser sortir avec ses amis.

Tom ve Mary, hayat sigortası için Tom'un babasını öldürmek amacıyla kumpas kuruyorlardı.

Tom et Marie planifiaient de tuer le père de Tom pour l'argent de l'assurance-vie.

- Tom hem annesinin hem de babasını kaybetti.
- Tom ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

Tom a perdu ses deux parents.

- Tom'un ailesini tanıyor musun?
- Tom'un anne ve babasını tanıyor musunuz?
- Tom'un ebeveynini tanıyor musunuz?

Connais-tu les parents de Tom ?