Translation of "Arabasını" in French

0.007 sec.

Examples of using "Arabasını" in a sentence and their french translations:

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

Il conduit sa propre voiture.

O, arabasını yıkıyor.

Il lave sa voiture.

Tom arabasını yıkıyor.

Tom est en train de laver sa voiture.

Tom arabasını onarıyor.

Tom répare sa voiture.

Tom arabasını bereledi.

Tom cabossait sa voiture.

Yeni arabasını gösterdi.

- Ils ont exhibé leur nouvelle voiture.
- Elles ont exhibé leur nouvelle voiture.

- Tom arabasını yıkamaya başladı.
- Tom kendi arabasını yıkamaya başladı.

Tom a commencé de nettoyer sa voiture.

Amcam bana arabasını verdi.

- Mon oncle me donna sa voiture.
- Mon oncle me confia sa voiture.

O, arabasını yıkamaya başladı.

- Il se mit à laver sa voiture.
- Il s'est mis à laver sa voiture.

Arabasını garaja geri götürdü.

Il a rentré sa voiture en marche arrière dans le garage.

Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.

Il a comparé sa voiture avec une neuve.

Arabasını sağa dönerken gördüm.

J'ai vu sa voiture tourner à droite.

Şu otoparkta arabasını çaldırdı.

Sa voiture a été volée dans ce parking.

Tom çekinmeden arabasını sattı.

Tom a vendu sa voiture sans hésitation.

Tom asla arabasını yıkamaz.

Tom ne lave jamais sa voiture.

Tom arabasını Mary'ye sattı.

Tom a vendu sa voiture à Marie.

Tom arabasını Boston'a sürdü.

Tom a conduit sa voiture jusqu'à Boston.

Öğretmenimiz yeni arabasını seviyor.

Notre professeur aime sa nouvelle voiture.

Erkek kardeşimin arabasını yıkıyorum.

Je lave la voiture de mon frère.

Tom kendi arabasını sürüyor.

Tom conduit sa propre voiture.

O, kendi arabasını sürüyor.

Elle conduit sa propre voiture.

Mary kendi arabasını sürüyor.

Marie conduit sa propre voiture.

Tom zaten arabasını sattı.

Tom a déjà vendu sa voiture.

Tom arabasını çaldığını söyledi.

- Tom a dit que tu avais volé sa voiture.
- Tom a dit que vous aviez volé sa voiture.

Bana yeni arabasını gösterdi.

Elle m'a montré sa nouvelle voiture.

Amcam arabasını bana verdi.

- Mon oncle me donna sa voiture.
- Mon oncle me confia sa voiture.

Tom'un arabasını ödünç almamalıydın.

- Tu n'aurais pas dû emprunter la voiture de Tom.
- Vous n'auriez pas dû emprunter la voiture de Tom.

Tom arabasını satışa koydu.

Tom a mis sa voiture en vente.

Tom arabasını tamir ettirdi.

Tom a fait réparer sa voiture.

Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.

Il m'a dit que je pouvais utiliser sa voiture.

O, arabasını binanın arkasına parketti.

Il gara sa voiture derrière le bâtiment.

O kendi arabasını tamir eder.

Il répare sa propre voiture.

O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.

Il a fait laver sa voiture à la station-essence.

Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.

Il a accéléré sa voiture et m'a dépassé.

O, bana yeni arabasını gösterdi.

- Elle m'a montré sa nouvelle voiture.
- Elle me montra sa nouvelle voiture.

O, arabasını sürmeme izin vermezdi.

Il ne me permettrait pas de conduire sa voiture.

Sık sık babasının arabasını sürer.

Il conduit souvent la voiture de son père.

Arabasını binanın önünde park etti.

Il gara sa voiture devant le bâtiment.

O, onu arabasını çalmakla suçladı.

Elle l'a accusé d'avoir volé sa voiture.

Tom arabasını satmaya karar verdi.

Tom a décidé de vendre sa voiture.

Amcan sana arabasını sürdürür mü?

Ton oncle t'a-t-il laissé conduire sa voiture ?

O, Bay Black'in arabasını hatırlar.

Il se souvient de la voiture de M.Black.

Babamın arabasını yıkamasına yardımcı oldum.

J'ai aidé mon père à laver la voiture.

Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.

Tom n'aurait pas dû emprunter la voiture de Marie.

Bir dondurma arabasını nereden bulabiliriz?

Où est-ce qu'il y a un marchand de glaces ?

Tom eski arabasını satmaya çalışıyor.

- Tom essaye de vendre sa vieille voiture.
- Tom essaie de vendre sa vieille voiture.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

- Demande-lui où il a garé sa voiture.
- Demandez-lui où il a garé sa voiture.

O, evde olmalı. Garajında arabasını görüyorum.

Il doit être à la maison. Je vois sa voiture au garage.

O, onu yeni arabasını sürerken gördü.

- Elle l'a vu conduire sa nouvelle voiture.
- Elle le vit conduire sa nouvelle voiture.

Tom arabasını binanın arkasına park etti.

Tom a garé sa voiture derrière l'immeuble.

O sık sık babasının arabasını kullanır.

Elle conduit souvent la voiture de son père.

Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.

Tom ne savait pas où garer sa voiture.

Tom haftada bir kez arabasını yıkar.

Tom lave sa voiture une fois par semaine.

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

Mike n'a pas besoin de laver la voiture de sa mère aujourd'hui.

Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.

Il veut vendre sa vieille voiture à un homme de Kobe.

O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.

Il a vendu son automobile sans hésitation.

O, boş bir arazide arabasını park etti.

- Elle gara sa voiture sur une place libre.
- Elle a garé sa voiture sur une place libre.

Tom arabasını nereye park ettiğini bana söylemezdi.

Tom ne me dirait pas où il a garé sa voiture.

Polis Dan'ın arabasını durdurdu ve onu aradı.

La police a arrêté la voiture de Dan et l'a perquisitionnée.

Tom arabasını üç yüz dolara Mary'ye sattı.

Tom a vendu sa voiture à Mary pour trois cents dollars.

Tom'a arabasını nereye park ettiğini bilmediğimi söyle.

- Dis à Tom que je ne sais pas où il a garé sa voiture.
- Dites à Tom que je ne sais pas où il a garé sa voiture.

Tom, Mary'nin arabasını nereye park ettiğini bilmiyor.

Tom ne sait pas où Marie a garé la voiture.

Tom'un arabasını sık sık mı ödünç alıyorsun?

- Est-ce que tu empruntes souvent la voiture de Tom ?
- Est-ce que vous empruntez souvent la voiture de Tom ?

Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.

Dans une certaine mesure, il est possible de contrôler la voiture lors d'un dérapage.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.

Je n'ai pas le courage de demander à mon chef de me prêter sa voiture.

Arabasını bana ödünç vermesi için annemi ikna ettim.

J'ai persuadé ma mère de me prêter sa voiture.

Tom arabasını o kadar çok paraya satmayı ummuyordu.

Tom ne s'attendait pas à vendre sa vieille voiture pour autant d'argent.

Tom arabasını en az haftada bir kez yıkar.

Tom lave sa voiture au moins une fois par semaine.

Tom'un Mary'nin arabasını nereye park ettiğini bildiğini sanmıyorum.

Je ne crois pas que Tom sache où Mary a garé sa voiture.

Doğrusunu söylemek gerekirse, babamın arabasını onun izni olmadan sürdüm.

- À dire vrai, j'ai conduit la voiture de mon père sans lui en demander la permission.
- À vrai dire, j'ai conduit la voiture de mon père sans sa permission.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemek için cesaretim yok.

Je n'ai pas le courage de demander à mon patron qu'il me prête sa voiture.

Arabasını tamir etmek için Tom'dan ne kadar para aldın?

Combien as-tu demandé à Tom pour réparer sa voiture ?

Arabasını iki yanı ağaçlı yolun ortasına koydu ve uyudu.

Il abandonna la voiture dans une allée et se mit à courir.

Bu el arabasını ve güzergâhı kullanırsak doğru yolda ilerlememizi sağlayacaklardır.

En utilisant la caisse et la corde, on restera dans la bonne direction.

- Onun arabasının sağa dönüş yaptığını gördüm.
- Arabasını sağa dönerken gördüm.

J'ai vu sa voiture tourner à droite.

Tom sadece herhangi bir araba istemedi. O büyükbabasının arabasını istedi.

Tom ne voulait pas n'importe quelle voiture. Il voulait la voiture de son grand-père.

Tom Mary'yi yeni arabasını kendisine ödünç vermesi için ikna etti.

Tom a persuadé Mary de lui prêter sa nouvelle voiture.

Komşum beni eski arabasını ondan almama ikna edemediği için bana kızdı.

Mon voisin est fâché contre moi, car il n’a pas su me convaincre de lui acheter sa vieille voiture.

- Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
- Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

Mademoiselle Baker savait que le jeune homme devrait partir très bientôt, elle décida alors de lui demander de bouger un peu sa voiture, afin qu'elle puisse garer la sienne à une bonne place pour la nuit avant d'aller se coucher.