Translation of "Alıp" in French

0.015 sec.

Examples of using "Alıp" in a sentence and their french translations:

Alıp tıpasını açtı ve

la débouchait,

Birisi o parçayı alıp

Quelqu'un a pris ce morceau et

Gitar alıp çalmaya başladı.

Il a pris la guitare et a commencé à jouer.

Alıp almamak size kalmış.

À toi de voir si tu l'achètes ou pas.

Kalemi alıp adresi yazdı.

Elle prit le stylo et écrivit l'adresse.

Nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

au bout de votre nez.

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

Vous vous souvenez qu'avec la méthode du bracketing phylogénétique,

Derin nefes alıp bulutlara bakmak

était de respirer profondément, regarder les nuages

Ya da larvalardan biraz alıp

Ou alors, je peux prendre ces larves...

Ya da bu larvalardan biraz alıp

Ou alors, je peux prendre ces larves…

Bizim kadınımızdan ne alıp veremediğiniz var?

Qu'obtenez-vous de nos femmes?

O tavşan benim turplarımı alıp kaçıyor.

Le lapin se taille avec mes radis !

Bu riski alıp bu ürünleri kullanmaya istekliler.

afin de mieux correspondre au canon de beauté qu'on leur a vendu.

Şimdi biraz zamanınızı alıp hikâyemi anlatmak istiyorum.

J'aimerais partager une histoire avec vous : « Modeler son destin. »

Şu halatı hızlıca geri alıp buradan gidelim.

On récupère vite la corde et on fiche le camp.

Biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

pour aller chercher de l'eau et la verser dans le trou

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

Nous pouvons voir les émotions en termes de compétences, et non plus de genres.

Bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

Dans cette représentation, j'emmène les gens, quelle que soit leur vue,

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alıp bir karar verin.

Prenez votre tablette et choisissez.

Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde

Le gaz carbonique rentre dans le sol grâce au procédé de la photosynthèse :

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

Il l'a emmenée dans la forêt brumeuse.

Tom Mary'den haber alıp almadığını bilmek istiyor.

Tom veut savoir si tu as eu des nouvelles de Marie.

- O, derin bir nefes alıp durumunu anlatmaya başladı.
- O, derin bir nefes alıp hâlini anlatmaya başladı.

Elle inspira profondément et commença à conter sa situation.

Yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

ou bien on va pêcher dans un lac gelé avec les larves ?

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

Mais on peut utiliser du sable comme crampon.

Kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.

limiter leur pollution, et mener la lutte.

Biz bu fikirleri alıp çoğaltacak yollar bulmak istiyoruz.

Nous voulons trouver des moyens d'augmenter la portée de ces idées.

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

que je peux prendre ces deux idées et les superposer en une seule image.

Şimdi ise virüsü kontrol altına alıp yayılmasını engelliyorlar

Maintenant, ils contrôlent le virus et l'empêchent de se propager.

Onun son maçtan zevk alıp almadığını merak ediyorum.

Je me demande s'il a aimé le dernier match.

Bana bir bira daha alıp alamayacağını merak ediyorum.

Je me demandais si tu pouvais m'apporter une autre bière.

Tom Mary'ye onun bisikletini ödünç alıp alamayacağını sordu.

Tom demanda à Mary s'il pouvait emprunter son vélo.

Bir kaya matkabı alıp, ağaçları dikip, büyümesini beklemeniz gerekebilir

il faut un marteau-piqueur, planter des arbres et attendre qu'ils poussent,

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

En janvier, j'ai pris le risque d'appeler mon père pour son anniversaire,

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

On pourrait prendre un peu de viande pourrie, faire un piège dans la forêt…

Ya da larvalardan biraz alıp onları yem olarak kullanır

Ou alors, je peux prendre ces larves... pour m'en servir d'appât,

Yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

ou bien on va pêcher dans le lac gelé avec les larves ?

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

Il faut l'attraper et le mettre dans cette bouteille.

Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.

Lance un bâton et regarde le chien le rapporter.

Biri çok nazik sonra saçımı alıp başımın üstünde çekin ve

Un gars s'agenouille pour être décapité, et il dit: «Je suis un peu inquiet pour mes cheveux,

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

J'ai ressorti ma caméra et je me suis remis à faire ce que j'aimais.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Il faut mettre le gant en latex par-dessus ça, lui prendre la tête,

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Il faut mettre le gant en latex par-dessus ça, lui prendre la tête,

Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.

Apportez-moi une assiette propre et emmenez la sale.

Hiç yediğiniz gıdalardan yeterli miktarda besin alıp almadığını merak ettiniz mi?

Vous êtes-vous jamais demandé si les aliments que vous consommez vous fournissent les substances nutritives adéquates ?

Sizden üç yüz dolar ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum. Gelecek pazartesi size geri ödeyebilirim.

Je me demandais juste si je pouvais t'emprunter trois cents dollars. Je peux te rembourser lundi prochain.

Amcamı aramak için dışarı çıkacağım, o biraz içmiş bu yüzden onu arabayla alıp eve geri getireceğim.

Je vais sortir chercher mon oncle, il a un peu bu, donc je vais prendre la voiture à sa place pour le ramener.