Translation of "Hayvanların" in French

0.005 sec.

Examples of using "Hayvanların" in a sentence and their french translations:

Hayvanların bile sayılıp

même les animaux sont comptés

Aslan hayvanların kralıdır.

Le lion est le roi des animaux.

Evcil hayvanların nelerdir?

- Quels sont tes motifs d'irritation favoris ?
- Quels sont vos motifs d'irritation favoris ?

Hayvanların yemesi gerekiyor.

Les animaux ont besoin de manger.

Hayvanların derisi kıllarla kaplıdır.

La peau des animaux est couverte de poils.

Şu hayvanların davranışı saçmadır.

Le comportement de ces animaux est absurde.

Hayvanların kızdırıldığını görmeye dayanamıyorum.

Je ne supporte pas de voir des animaux être taquinés.

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

Vous vous souvenez qu'avec la méthode du bracketing phylogénétique,

O hayvanların bu figürlerden korkarak

Craignant que ces figures d'animaux

Hayvanların ateşten niçin korktuğunu düşünüyorsunuz?

Pourquoi pensez-vous que les animaux craignent le feu ?

Sizce hayvanların ruhu var mıdır?

Pensez-vous que les animaux ont une âme ?

Onlar hayvanların yanlış kullanılmasına karşılar.

Ils militent contre les violences aux animaux.

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

C'est le genre d'endroit où les animaux s'embourbent,

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

C'est le genre d'endroit où les animaux s'embourbent,

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la nuit présente aux animaux des obstacles...

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

la nuit propose aux animaux des épreuves extraordinaires...

Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.

On franchit une limite en s'immiscant dans la vie des animaux.

Hangi dilde hayvanların adlarını görmek istiyorsun?

- En quelle langue veux-tu voir les noms d'animaux ?
- En quelle langue voulez-vous voir les noms d'animaux ?

Bu Tarzanvari hayvanların bizi kolayca öldürebilecekleri kuşkusuz.

Il n'y a aucun doute que ces primates pourraient nous tuer facilement.

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

Les appels d'animaux cachés, communiquant dans le noir.

Virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak

éviter les environnements d'animaux sauvages porteurs de virus

Tembel hayvanların gizli silahı dört bölmeli bir mide

L'arme secrète du paresseux est un estomac à quatre poches

Aslan hayvanların kralı iken, kartal da kuşların kralıdır.

Si le lion est le roi des animaux, l'aigle est le roi des oiseaux.

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

Les animaux qui se cachent pendant la chaleur du jour sortent souvent la nuit.

Bu hayvanların şartlara uyum sağlayabilir olduğunu görmenizi sağlıyor bu.

Ça fait nous prendre du recul et on réalise à quel point ils peuvent s'adapter.

Şehirde başarılı olmak için... ...hayvanların caddelerde dolaşmayı öğrenmesi gerekir.

Pour vivre en ville, les animaux doivent apprendre à parcourir les rues.

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

fournit l'environnement idéal aux animaux pour retrouver leur mode de vie sauvage.

Bana hayvanların kokusundan nefret ettiğini yazdığı bir kartpostal göndermiş.

Elle m'a envoyé une carte postale qui disait qu'elle détestait l'odeur des animaux.

Aşağıda su varsa bu orada hayvanların da olacağı anlamına gelir.

S'il y a de l'eau en bas, ça veut sûrement dire qu'il y a des animaux.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

On comprend à quel point ces animaux sont vulnérables.

...hayvanların, bu yeni gece dünyasını şaşırtıcı yöntemlerle nasıl fethetmekte olduğunu keşfediyoruz.

nous découvrons les méthodes remarquables des animaux pour conquérir ce nouveau monde nocturne.

Yabancı bitkilerin ve hayvanların tanıtımı ekosistemler için ciddi hasara sebep olabilir.

L'introduction de plantes et animaux étrangers peut causer des dommages sévères aux écosystèmes.

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

Par ailleurs, la loi "encourage[a] la domestication et l'élevage d'animaux sauvages".

- Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
- Sadece kendi öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanların etini yerim.

Je ne mange que la viande d'animaux que j'ai moi-même tués et découpés.