Translation of "Yiyerek" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yiyerek" in a sentence and their english translations:

Meksika yemeği yiyerek büyüdüm.

I grew up eating Mexican food.

Japon yemeği yiyerek büyüdüm.

I grew up eating Japanese food.

Meksika yemekleri yiyerek yetiştirildim.

I was raised eating Mexican food.

Aslanlar diğer hayvanları yiyerek yaşarlar.

Lions live on other animals.

Çok fazla yiyerek mideni rahatsız etme.

Don't get a stomachache by eating too much.

Çok fazla yiyerek midenize zarar vermeyin.

Don't injure your stomach by eating too much.

Biz öğleden sonrayı üzüm yiyerek geçirdik.

We spent the afternoon eating grapes.

Sürekli o salgıyı yiyerek besleniyor hareket yok

constantly eating that secretion, no movement

Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.

Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.

Tom evde televizyon izleyip pizza yiyerek pijamalarıyla oturuyordu.

Tom was sitting at home in his pajamas watching TV and eating pizza.

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

This bull sea lion hasn’t grown this big on a diet of fish alone.

Küçük bir karınca grubuna karıncayiyen daldığında o karıncaları yiyerek

when an ant dives into a small group of ants, by eating those ants

Tom hapishane tarafından temin edilen düşük kaliteli yiyecek yiyerek besleniyordu.

Tom was fed up with eating the low quality food provided by the prison.

Pandalar her gün en az 12 saati bambu yiyerek geçirirler.

Pandas spend at least 12 hours each day eating bamboo.

Tom kırmızı şarap içerek ve pahalı peynir yiyerek havuzun yanında oturdu.

Tom sat by the pool drinking red wine and eating expensive cheese.

Tom ve Mary bir ağacın altında piknik öğle yemeği yiyerek oturdu.

Tom and Mary sat under a tree eating a picnic lunch.